Cevikce / Haber ayrıntısı

PARTIZANLIGIN DAYANILMAZ AGIRLIGI!

Birlesmis milletlerin üye ülke sayisi 192’dir. Bu ülkeler, birçok degisik açidan derecelendirilir ya da siralanir.
 

En sik yapilan siniflandirmanin basinda ekonomik düzey bakimindan olani gelir: “Az gelismisler”, “Gelismekte olanlar” ve “Gelismisler” gibi. “Yoksul” ve “zengin” ülkeler gibi. Gelir dagilimi, egitim düzeyi, saglik hizmetleri açisindan yapilan derecelendirmeler, ülkelerin sosyal yapisini gösterir.

Siyasal siniflandirma da, ülkenin siyasal yapisini yansitir. Örnegin, “Sömürülen” ve “Sömüren” (emperyalist) ülkeler ayirimi, uygar geçinenlerin çirkin suratini gösterir. “Bagimli” ve “Bagimsiz” ülkeler hala tartisma gündeminin ön siralarindadir. Gizli oy ve açik sayima dayanan yani halkin, özgür iradesiyle yönetimini belirledigi ülkeler; bir sinifin, grubun, ailenin ya da kisinin halkina ragmen yönetimi eline geçirdigi ülkeler: Demokratik, fasist, komünist ülkeler gibi, cumhuriyet, krallik, diktatörlük, emirlik vb. gibi.

Bütün bu siniflandirmanin, aslinda o ülkenin ekonomik kaynaklarinin kimler tarafindan, kimler için ve nasil kullanildigina dayandigina inananlardanim. Ne var ki, bugün çagdas demokrasiyi özümsemis ülkelere bakildiginda, her ülkenin tarihi gelismesi ve evrimi içinde bu asamaya iç ve dis kanli çatismalar sonucu geldigi görülür. Üstelik yine ülkesine göre bu degisim, 10 ya da 100 yillar almistir.

Son Birlesmis Milletler Iklim Degisikligi Zirvesi’nde Türkiye, Kyoto Protokolündeki “gelismisler” grubundan çikmak ve “kendine özgü gelismekte olan” tanimi ile özel bir konuma” geçmek için çok direndi! Demek ki, isimize geldiginde Avrupa Birligi (AB) indinde demokrasimizin Kopenhag Kriterlerini içerdigi savinda direniyoruz, bazan da, elestirilen demokratik eksikliklerimiz karsisinda, alinganligimizi sert tepkilere dönüstürüyoruz.

Bütün bunlari, baskisi ve etkisi altinda kaldigimiz ABD ve AB’nin Türkiye’yi degerlendirme raporlarinda hiç deginilmeyen bir özelligini açmak için yazdim. PARTIZANLIK. Türkiye 1950’den bu yana gelismis bati dünyasinin içinde kalma çabasindadir. O tarihten bu yana ara dönemler disinda halkin oyu ile seçilmis partilerin yönetimini oturtmaya çalisiyor. AB’ye, aday üye olabilen bir düzeye ulastik. Birçok alanda Kopenhag Kriterlerini gerçeklestirdigimizi söyleyebiliriz. Ancak, Türkiye 21. yüzyilin basinda, demokrasiyi özümsemis ülkelerin hiç birinde görülmedik yogunlukta bir “partizanligi” yasiyor. 7. yilinda AKP iktidarinin devlet yönetiminde uyguladigi partizan kadrolasma, nicelik olarak daha öncekileri katlamis durumda. Son iki yildir AKP, hükümet gücünü kullanarak, dolayli yoldan sivil toplum örgütlerine ve özel sektörün önemli kurum ve kuruluslarina da, partizanlarini yerlestirdi. Geçmise bakildiginda prensleri ve ailesi yüzünden çok tartisilan Özal ve eski basbakanlarin hiç biri, R.T.Erdogan’in yaninda çirak bile olamazmis.

Hiçbir parti hükümeti sirasinda, Genel Kurmay, Mit ve Polisin açikça çatistigi görülmemistir. Hiçbir basbakan medyayi bu denli birbirine düsürememistir. Ankara’daki kamu kurumlarinda simdi artik, tarikat yanlilari sinsi bir mücadelenin içindeler. Yüzyildir tarafsizligi tartisilmayan yarginin içinde “yandaslar-karsitlari” kiskirtmasi en üst düzeydedir. Semdinli’den Enez’e kadar partizanligini kanitlamayan hiçbir genç, devlet çarkina adim atamaz oldu. Inancin örtüsü olmasi gereken türbanin, partizanligin simgesi haline geldigini kimse yadsiyamaz.
20. yüzyilin basindan beri, Türkiye’den baska hiçbir Müslüman ülkede, laik demokratik bir cumhuriyet denemesi görülmedi. O yüzden Türkiye, Kafkaslardan doguya dogru hiçbir ülkeyle, uygarlik yolunda tartisilamaz. Ama yine Yunanistan’dan batiya dogru hiçbir ülkede de, partizanlik bu düzeye çikmadi. BM’lerin siniflandirma ve derecelendirme yaptigi hiçbir konuda birinci olmayan Türkiye, eger degerlendirilmis olsa, partizanlikta örnek bir birincilik alir.

R.T.Erdogan’in da içinde oldugu önceki kusaklar, bu ülkede Vatan Cephelerini, Milliyetçi Cepheleri yasadi. Ama genç kusaklar, bu adlari TV dizilerinin soluk fotograflari saniyor. Gelecek seçimde oy kullanacak nüfusun çok büyük oranda gençlerden olusacagini herkes bilsin. Özellikle de, R.T.Erdogan’in yakin çevre partizanlari. Tarih, halklarin partizanlari asla bagislamadigi kara sayfalarla doludur.


Tarih: 31.12.2009 08:18:12

Okunma : 632

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır