Cevikce / Haber ayrıntısı

Sizin de bir hikâyeniz olmali

Emekli generali herkes kendine göre dinledi. Kimine göre bir halk düsmaniydi.
 

Kimi ise yasli bir pasanin acikli hali sandi. Kimileri, "hesap vermesi gereken bir suçlu" dedi. Kimine göre de, laik cumhuriyetin savunucusuydu. Ben ise Çetin Dogan'i izlerken, ayni kusaktan olmanin sorumluluguyla, daha sakin olmaya çalistim. 1960'ta asker kislasindan ilk kez çiktiginda, 27 Nisan'da Beyazit Meydani'ndaki üniversite ögrencilerinden biriydim. Turan Emeksiz öldügünde, 27 Mayis'in o kadar erken gelecegini düsünememistik. 12 Mart 1971'de Ecevit, "bu, sola karsi bir darbedir" derken, Demirel sapkasini alip basbakanliktan gitmeye zorlandi. O Ecevit'in 1974'te, milli görüsçü Tayyip Erdogan'in hocasi Erbakan'la kurdugu hükümette Deniz Baykal maliye, ben de bayindirlik bakaniydim. Çetin Dogan'i dinlerken, 36 yil önce Baykal'in "12 Mart'ta suçlayanlar simdi Karaoglan'in karsisinda topuk vurup selam duruyorlar" deyisi, gözümün önüne geldi. 12 Eylül partimi kapatti, hapislere girdik. Arkadaslarim iskence gördü. 28 Subat 1996'da mecliste CHP milletvekiliydim. Askerlerin dolayli darbesinde asil yanlisi, Erbakan'dan önce, onu kullanmaya kalkan Mesut Yilmaz'la Tansu Çiller yaptilar. Emekli Generali izlerken bütün bunlari animsadim.

Sonra kalktim, hâlâ bitiremedigim kitap taslagimin su sayfalarini buldum. "Kabatas'ta (lisede ögrenciyim) bazilarimiz ders disinda laboratuvarda kimyasal deneyler yapardi. Arkadaslar siir, öykü ve romanlari tartisirdi. Böyle seylere merakli degildim, ben futbol oynuyordum. Bir gün Kuleli Askeri Lisesi ile maç yaparken, galip duruma geçtigimiz için kavga çikti, maç yarida kaldi. Ben ilk kez orada askeri bir liseyle sivil bir lise arasindaki psikoloji farkini somut bir sekilde algiladim. 1950'lerdeki Silahli Kuvvetler'in lise düzeyindeki bir ögrencisinin ruh yapisiyla bizim siyasal-toplumsal psikolojimiz oldukça farkliydi. Onlara, bir futbol maçinda bile, sivil bir liseye yenilmeme psikolojisi asilanmisti. Futbol maçindan, sportif bir karsilasmadan çok, bir savas psikolojisi egemendi. Bu beni çok etkilemisti. Tüm siyasal yasamimda karsi karsiya kaldigim birçok olayda bu psikolojiyi anlamaya, yorumlamaya çalistim. Günümüzde, demokratik yasamimizin son 40-50 yilinda sürekli tartisilan askerlerin gidis gelislerini, varliklarini, iliskilerini bu psikolojiyi iyi irdeleyerek arastirmak gerekir. Tarihi, psikolojik bir misyondan kaynaklandigini düsünüyorum. Dünya siyasal tarihindeki daha felsefi nedenleri ararken, bu kadrolarin bireysel yetisme biçiminde nasil somutlastigini, hangi evrelerden geçtigini de anlamak çok önem tasiyor." (Bunlari 20 yil önce yazmisim.)

Hâlâ demokratiklesmek için çabalayip duruyoruz. Saniyoruz ki askerden kurtulursak yarin sabah demokrasi gelecek, elli kere degistirdigimiz Anayasa'yi sil bastan yaparsak, askerlerden kurtulacagiz. Günlerdir Çetin Dogan'la yatiyor, darbe rüyalariyla uyaniyoruz. Oysa Türkiye'de ve 2010 yilinda oldugumuzu unutuyoruz. Daha Avrupa Birligi'nin kapisina bile gelemedik. Hepimiz geçmisimizi daha dogru ve gerçekçi bir gözle yorumlamaliyiz. Bakin daha demokrasi yoluna çiktigimiz ilk yillar. 1954'te bir lise ögrencisi olarak basimdan geçenleri yillar sonra böyle yorumlamisim. Kimseye "siz de deneyin" demiyorum! Bazilari böyle yaparsa, belki intikam pesinde kosmaktan yorgun düsmezler.

Tarih: 24.03.2010 07:08:00

Okunma : 635

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır