Cevikce / Haber ayrıntısı
CHP'ye hep muhtaç oldular |
Bati kulübü karsitligi, evrensel çagdas degerlere, laiklige karsitlik, ilimli Islamcilik, asiri dinî muhafazakârlik ve benzeri tanimlamalarin sahibi Milli Görüsçülerle ilk kez 1960'larin ikinci yarisinda tanistim. |
|
Devlet Planlama Teskilati'na (DPT) müstesar oldugunda Turgut Özal'in degistirmek istedigi ortanin solundakilerden biriydim. Kisa süre içinde üst düzey görevlere dindarliklarini islerine ve is yerine sokan arkadaslarini getirdi. Basinda, "Takunyalilar" denenlerin çogu önce Adalet Partisi'nde (AP) sonra da Erbakan Hoca'nin Milli Selamet Partisi'nde (MSP) politikaya girdiler. 12 Mart müdahalesi sonrasi Ecevit'in "bu düzen degismelidir" anlayisi benim gibi çok genç insanin ilgisini çekti. 1973 seçiminde, sosyal demokrat CHP'de baslayan politikaciligim, milli görüsçüleri daha yakindan tanimama firsat verdi. CHP-MSP Koalisyon hükümeti 100 gün süren tartismalardan sonra 1974 Subat ayinda meclisten güvenoyu alarak göreve basladi. MSP'nin önde gelen ilk bes milletvekilinin katildigi koalisyon protokolü ve hükümet programini hazirlayan komisyonun CHP'li bes kisisi arasinda Deniz Baykal'la birlikte ben de vardim. Kurulan 1. Ecevit Koalisyon Hükümeti'nin kabinesinde de olmam, milli görüsün amaç, hedef ve kadrosunu gerçek yüzüyle daha yakin tanimamin açisini genisletti. 12 Eylül 1980 darbesiyle baslayan ve 28 Subat 1997'ye kadar süren Milli Görüsün yükselis sürecinde bu kadro ile iliskim devam etti. Açilip kapanarak, ama bu güne kadar daha da güçlenerek süren politik yasamlarinda, temel varsayimlarini, önyargilarini, önceliklerini, ilkelerini, hedeflerini ve amaçlarini, tersini söyleseler de hiç degistirmediler. Bu yazimda altini çizmek istedigim bunlardan birisi de, CHP ile terslesmemek, karsi düsmemek, olabildigince destegini almak ya da laiklige duyarli güçler karsisinda koruyucu tavrini yanlarinda hissetmek. Bu yargimi yaratan ve dogrulayan çok sayida olayin ve görüsmenin içinde oldum. Önemlilerinden ilkini, Kibris Baris Harekâti sonrasi Ecevit'in koalisyon hükümetini bozmasinda gördüm. O hükümetin sürmesi için Erbakan Hoca çok çaba gösterdi. Bakanlarindan Korkut Özal'la birlikte beni de Basbakan Ecevit'i kararindan çevirmeye gönderdi. Inandirici olmak için laik demokratik cumhuriyet ilkelerine bagliligi konusunda Ecevit'in kaygilarini gidermek için siddetli bir israrin içindeydi. CHP'ye dayanma konusundaki yargimi pekistiren önemli bir olayi da Erbakan Hoca 1995 seçim sonrasi Basbakanlik görevini aldiginda yasadim. Oguzhan Asiltürk'le birlikte CHP ile görüsmeye geldi. Genel Baskan Baykal'in yaninda yardimcisi olarak ben vardim. Tansu Çiller ile anlasmislar ve REFAH-DOGRUYOL koalisyonu güvenoyu alabilir olmustu. Hoca israrla CHP'yi de koalisyona katmak istiyordu. Hoca'nin saatler süren israrinin temel gerekçesi, koalisyonun sürekli olmasi ve bir kazaya ugramamasi için CHP'yi yaninda koruyucu kalkan olarak görmesiydi. Tayyip Erdogan'in önderliginde 2002'de baslayan bu son süreçte de AKP, laik demokratik cumhuriyet çizgisinde kalma baskisi karsisinda CHP'yi arkasinda görmek istedi. Yasaginin kaldirilmasi ve Siirt'ten milletvekili seçilmesi CHP Genel Baskani'nin demokratik duyarliliginin sayesinde olmustur. CHP Genel Baskani'nin bu tavri, 2007'deki cumhurbaskanligi seçimine kadar sürdü. Üç yildir tirmanan ve AKP'nin magdur rolünü oynadigi gerginlik ortaminin, hem nedeni hem de yaraticisi Basbakan Erdogan'dir. Çünkü 2007'de aldigi yüzde 47 oyuna dayanarak artik CHP ile uzlasmayi tümüyle terk etti. Nedeni, hiçbir zaman degismeyen hedef ve amaçlarinin önündeki engelleri tek basina ezip ya da asip geçebilecegini sanmasiydi. Basbakan Erdogan'in "normallesme" dedigi bu politikasi, laik demokratik cumhuriyetin en önemli kurumlarini hem kendi içinde hem de aralarinda tam bir güven bunalimina sürükledi. Bu sorumsuzluga karsin Anayasayi istedikleri gibi degistirmedikçe, hedeflerine ulasamayacaklarini gördüler. Geçmis deneyleri, sinsi ve gizli hesaplari için CHP'nin önemini bir kez daha önlerine getirdi. Bu nedenle, CHP Genel Baskani Deniz Baykal'in, "siyasi partilerin camiye, kislaya ve mahkemeye girmemesi gerekir. Askerin siyasete müdahalesi karsisinda en büyük güvence CHP'dir" sözlerini, AKP'nin sözcüleri kendileri için çok önemli ve olumlu karsiladilar. Bu sözleriyle, Baykal'in "partisine ince ayar yapmak istedigini(!)" yorumladilar. Oysa 12 Mart 1971'den beri, basta 12 Eylül 1980 darbesi olmak üzere, demokrasiye karsi atilan her adim, karsisinda önce CHP'yi bulmustur. Ince ayar diye, degisiyor izlenimi vermek istedikleri Baykal da, generallerin verdigi muhtiraya karsi çiktigi 13 Mart 1971'den bu yana halkin oyu disinda hiçbir güce boyun egmemistir. Bunu dün Erbakan Hocasi'nin bildigi kadar bugün de talebesi R. T. Erdogan iyi bilir. Milli görüsçüler gerçekten degistilerse ve demokratiklesme konusunda içtenlikli iseler, CHP'ye her zamandan daha çok ihtiyaçlari oldugunu yüreklice ve inandirici bir sekilde görmeliler. |
Tarih: 24.03.2010 07:16:10 |
Okunma : 702 |
Kategori : Vatan Gazetesi |