Cevikce / Haber ayrıntısı

Halk yine ''KENDINDEN''i ariyor

1950 öncesinin toplumsal ve ekonomik yapisi, yalniz Türkiye'de degil bütün dünyada çok ayriydi.
 

O nedenle yönetim kadrosu her ülkenin kendi kosullarina göre olustu ve geleneksel yöntemleriyle karar aldilar. Atatürk'le baslayan ve Inönü'yle süren cumhuriyetin ilk kusagi kadrolarini, o tarihlerdeki iç ve dis etmenlere göre degerlendirmek gerekir. Birakiniz 21.Yüzyilin ilk on yilinin tartisma gündemini ve deger yargilarini, 20. yüzyilin ikinci yarisindaki kadrolara ve olaylara bile olabildigince bilimsel ve gerçekçi bakmak zorundasiniz. Üstelik çagdas uygarlik yarisina katilabilmek için çirpinan ve de Müslüman bir ülkede iseniz, her savinizda ve elestirinizde çok daha önyargisiz ve nesnel olmalisiniz.
Cumhuriyetin kurucu kusaginin önde gelen ilk dört politikacisini, Mustafa Kemal Atatürk, Ismet Inönü, Celal Bayar ve Adnan Menderes'i bir yana birakirsak, son 60 yilin kalkinma ve demokratiklesme sürecinde en çok payi olan, Süleyman Demirel'dir. Gerçekte, Turgut Özal da Demirel'in kadrosundandir ve onun uzantisidir. Az gelismis ve gelismekte olan ülkelerin zorunlu olarak uyguladigi gümrük duvarlariyla koruma politikasi, Demirel'in basbakanliginda ve Özal'in planlama müstesari oldugu tarihte degistirildi. Yarim asirdir kullanilan ve hâlâ tartisilan 17 sayili Türk Parasini Koruma Kararlari 24 Ocak 1979'da yürürlükten kaldirildi. O tarihten bugüne degin basta R. T. Erdogan, gelen basbakanlarin hepsi de, IMF'nin güdümündeki serbest pazar ekonomisini sürdüregeldiler.

Aslinda Sovyetler Birligi'nin dagilmasiyla Çin basta, merkezi planlamaya dayali sosyalist ekonomiler bile agir aksak da olsa, rekabetçi küresel ekonominin gerektirdigi açilimlara ayak uydurmak zorunda kaldilar. Çünkü bilgisayar teknolojisindeki hizli gelisme, ulus devletin ulusalci koruma politikalarini bir anlamda deldi geçti. Basta sermaye, üretimde ve pazarlamadaki buluslar ve is gücü, sinir tanimaz oldu.

Bu süreçte Türkiye'de seçilmis dokuz basbakan görev yapti. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Yildirim Akbulut, Mesut Yilmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdogan. Parti üst yönetiminde ve mecliste politikaci olarak bu sürecin hep içinde oldum. Bu yazi için geriye dönük ciddi bir belgesel çalisma yaptim. Ilk saptadigim, diger sekiz basbakan bir yanda, R. T. Erdogan öbür yanda. Özellikle dis iliskilerde sekizlerin hemen hepsi, söylem ve eylemlerinde birkaç özel durum disinda son derece titiz, dikkatli ve tutarli olmus. Ulusal yarar ve çikarlar söz konusu oldugunda, hiçbir zaman ilkel oy hesapçisi degiller. Yeri geldiginde çok cesur, gerektiginde yumusak olabilmisler. Iktidardayken, her zaman sogukkanli, muhaliflerine karsi saygili, halka hosgörülü olmaya özen göstermisler. Tartisma ortaminda hazirlikli, bilinçli ve donanimli olmaya özen göstermisler. Özellikle sorunlu konularda uzun erimli ve sabirli bir özgüven içinde olabilmisler.

Iyi niyetli arastirmama karsin, R. T. Erdogan'da bu niteliklere, sifatlara ve yaklasimlara benzer bir söylem ve eylem bulmakta zorlandim. Seyrek görülen olumlu ve yapici tavirlarinin ise, egitilmis gözüken danismanlarinin zoraki doldurusundan kaynaklandigi söylenebilir. Zaten, çok kisa süre sonra da gerçek düsünce ve hesaplarini açiga vurmayi cesaret gösterisi sanmis ve hâlâ da öyle yapiyor. Daha geriye gitmeye gerek yok, yalnizca su son iki yildaki eylem ve sözlerine bakmak yeterli. Üstelik hem yanlislarindan ders almiyor, hem de çatismayi tirmandirarak, tehdide ve santaja basvurarak, inatla hakliligini ispata çalisiyor. Öyle gözüküyor ki, bu telas ve gerginliginin altinda, önceki basbakanlarin hiçbirisinde olmadigi kadar, iktidari yitirme korkusu var.

Son anketlerde AKP'nin hizla oy yitirdigi görülüyor. Zaman içindeki degisim, daha önce partisinin önünde giden R. T. Erdogan'in artik partisine oy kaybettirdigini gösteriyor. Cumhurbaskani Gül'ün "kaçak Ermeniler" konusundaki, son vukuatli söylemini düzeltmek için gösterdigi çaba, diplomatik kaygidan çok, kurucusu oldugu partisini koruma amacindan kaynaklaniyor.

Halkimiz kendi sesini ve kokusunu aldigi politikaciya hep sahip çikmistir. Bunun yakin geçmisteki en çarpici iki örnegi Çoban Sülü Demirel ve Karaoglan Ecevit'tir. 2001 krizinde de, as ve is derdindeki kitleler Kasimpasali Erdogan'i da kendinden bilmisti! Yedi yil sonra halk yine, milyonlara varan is pesindeki ogluna, kizina sahip çikacak bir "KENDINDEN"i ariyor.

Tarih: 29.03.2010 08:36:07

Okunma : 643

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır