Cevikce / Haber ayrıntısı
BASBAKANIN ADALETE BORCU |
Türkiye Cumhuriyetinde, Seriat düzeni yikilip, mecellenin rafa kaldirilmasindan sonra artik, Adalet’i insanoglunun icat ettigi Hukuk Kurallari dagitiyor. Dünyada haksizligin ve Hukuksuzlugun tümüyle ayaklar altina alindigi ortamlar savaslardir. O nedenle II. Dünya Savasi sonrasi kisi özgürlük ve haklarinin korunmasinin, yalniz ulusal düzenlemeye birakilamayacagi anlayisi uluslar arasi ortak görüs oldu. Ve Birlesmis Milletler, üye ülkelerin uymayi kabul ettikleri “Insan Haklari Evrensel Bildirisini” benimsedi. |
|
1948 Aralik ayinda yayimlanan bildiriyi Türkiye 10 Mart 1954’de imzaladi. “Bu bildiriye göre: Bütün insanlar ana, baba, cins, irk, milliyet ve dinleri ne olursa olsun, esit haklara sahip olarak dogarlar, bu haklar kanun önünde de geçerlidir, bütün çocuklarin-evlilik disi dogsalar dahi özel bakim ve korunmaya haklari vardir, her türlü sekliyle kölelik ve kulluk yasaklanmistir. Her sanik suçu kanitlanincaya kadar suçsuz sayilacaktir. Hiç kimseye, hiçbir sebepten ve hiçbir zaman iskence edilmeyecektir. Hiç kimse insanlik disi, insanlik onurunu kiracak cezalara çarptirilmayacaktir. Hiç kimse keyfi olarak vatandaslik hakkindan ve vatandasligi degistirmek hakkindan mahrum birakilmayacaktir. Herkesin egitim görme ve çalismaya hakki olacaktir”. Uymayi dünya kamuoyuna 50 yil önce açikladigi bu bildirgedeki hangi ilkeyi Türkiye tam anlami ile uyguladigini söyleyebiliriz? Bu ilkelerin büyük bir bölümü, daha dün açiklanan Avrupa Birligi Bakanlar Konseyinin son kararinda, Türkiye’nin müzakerelere baslayabilmesi için uygulamasi istenenler arasinda yer almaya devam ediyor. 21. yüzyilin basinda çogu yurttasimizin insan haklarindan, esitlikten, özgürlükten, adil ve hizli yargilanmadan hala yoksun oldugunu kabul etmeyen kafalar ülke yönetimini elinde tutuyor. Üstelik Büyük Meclisin üyeleri bile Devletin savcisindan, yargicindan korktuklarini söyleyerek adi suçlardan kendilerini kurtaran dokunulmazliklarinin kaldirilmasina cesaret edemiyorlar. Ülkeyi yöneten partinin bir Genel Baskan Yardimcisi, “Yargitay Bassavcisina güvenmedigini” açikça söyleyebiliyor. Yargidan gelmis Cumhurbaskanindan ses çikmiyor. Basbakan Yardimcisinin o sözünü Adalet Bakani saptirmaya çalisarak, konuyu gündemden çikarmaya çalisiyor. Hukukçu Meclis Baskani da sözün sahibi Basbakan Yardimcisi, Milletvekilini en agir sekilde azarliyor. AKP’nin degil de baska bir partinin Genel Baskaniymis, gibi Basbakan da vurdumduymaz davranmayi yeglemektedir. “Adalet mülkün temelidir” ilkesi Toplumsal yasamin, Devleti yönetme sorumlulugunun, siyasal ideolojilerin temel dayanagidir. Geçen gün Demirel’e yakin bir kisiden, bu olay karsisindaki degerlendirmesini aldim. Eski Cumhurbaskani, “Vahim bir durum, Basbakan Yardimcisi düzeyinde bir zat, Adalet’e güvensizligini belirtiyor, bundan daha vahim bir sey olamaz” diyor. Eger AKP Avrupa Birligine girme konusunda ciddi ve samimi ise, Kopenhag Kriterlerinin en basinda yer alan yarginin, tarafsiz ve bagimsiz olmasi konusunda ülkemiz hakkinda güvensizlik belirten o Basbakan Yardimcisini en azindan istifa ettirmesi gerekirdi. Basbakan Erdogan’in, kendisinin milletvekili ve Basbakan’liginin önünü açarken Hukukun sekil engellerini asarak, demokratik seçilmislik hakkini teslim eden Adalet Kurumumuza duymasi gereken ahlakî borcu bunu gerektirir. |
Tarih: 17.12.2003 |
Okunma : 939 |
Kategori : NTVMSNBC |