Cevikce / Haber ayrıntısı
“Vallahi de yalan, Billahi de yalan” diyen Birisi. |
Referandum artik, Basbakan R.T.Erdogan’la muhalifler arasindaki bir oylamaya dönüstü. |
|
Referandum artik, Basbakan R.T.Erdogan’la muhalifler arasindaki bir oylamaya dönüstü. Uzun süredir CHP’ye soguk bakan basta orta direk olmak üzere genis halk kesiminin, Kiliçdaroglu’na “Bizden Biri” diyerek sahip çikmasi ve meydanlari doldurmasi Recep Beyi çok fazla sasirtti ve biraz da çildirtti. Agzindan çikan sözler ve bakislarindaki hirçinliktan anlasiliyor ki, gün geçtikçe ibrenin “Hayir”a dogru döndügünü o da görüyor. Kabinenin bütün bakanlari her isi birakti, ilçe ilçe hükümet güçlerini “evet” için kullanir oldular. Içlerinden eski solcu biri de var ki, 60 yasindan sonra bir kez daha milletvekili olmak için R.T.Erdogan’in pesinden kosturuyor. Basta Recep Bey, milli görüsçü politikacilarin ortak özelligi, dini politikaya alet etmeleridir. Bunu da, “halk iradesini yönetime hâkim kilmak” için yaptiklarini söylerler! Ancak, bu tavirlarina karsin, söylemlerinde çok dikkatlidirler. Örnegin ben, Erbakan Hocayi 1974’deki CHP-MSP hükümetinde, o basbakan yardimcisi ben de bayindirlik bakaniyken tanidim. Hoca, Gül, Erdogan dahil, sorumluluk alanlarin hiç birinin halkin karsisinda Arapça yemin ettiklerini duymadim. Kültür ve Turizm Bakani olan sosyal demokrat eski arkadasim, Recep Beye yaranmak için Anayasa degisikligine “evet” propagandasi sirasinda, muhalefetin “Türkiye bölünecek” savlarinin gerçegi yansitmadigini belirterek, “Bu mübarek günde söylüyorum, vallahi de yalan, billahi de yalan” diyecek kadar, siyasal dinci olabilmis. Aslinda bu duruma gelecegini bilselerdi AKP’nin Cemil Çiçek basta kulagi kesikleri, bir yolunu bulup Erdogan’i referanduma gitmekten alikoyarlardi! Çünkü AKP, Anayasa Mahkemesince kapanmaktan bir oy farkla kurtulunca, 2007 seçiminde aldigi yüzde 47 oydan sonra bir kez daha kapanma korkusuna girmesine hiç gerek yoktu. Ne var ki, 8 yildir iktidar partisi olduklari halde ve “degistik” demelerine karsin, AKP üst yöneticileri demokratik cumhuriyetin çagdas ilkelerini bir türlü özümseyemediler. Dolaysiyla sürekli olarak kusku içindeler. Iste, yargiyi etkileri altina alma savasimlari bu korkudan kaynaklaniyor. Anayasa degisikligindeki asil amaç bu idi. Kendi içlerinde bile yalnizca iki maddelik degisikligin destek bulamayacagini bildikleri için digerlerini tamamen dolgu maddeleri olarak getirdiler. Elbette referandum sandigindan “evet” çikacagina da çok güveniyorlardi. Çünkü 2002’den beri hak etmedigi halde, olumsuz ve magrur tavirlari yüzünden halkin giderek daha soguk baktigi eski Genel Baskani hedef aldiklarinda, CHP’yi zayiflatmayi bilmislerdi. Surada kaldi bir hafta. 12 Eylül darbesini animsattigi için çok sayida demokrat, liberal, sosyal demokrat, sosyalist, komünist, ülkücü olan özellikle genç kusaklarin kisa süre önceye dek süren samimi ve duygusal destegi hizla düsmeye basladi. Son güvenilir anketler “evet” ve “hayir” oylarinin ayni oranda, yüzde 45’lerde oldugunu gösteriyor. Yüzde 10 karasizlarin, sandik gününe dogru “hayir” egilimine girdigi tahmini yapiliyor. Bu gelismede, iki muhalefet partisinin yaptigi etkili çalismanin çok önemli katkisi var. Ancak, “evet” kampanyasini götüren bazi eski tüfek liberal ve solcu yazarlarin ve Ertugrul Günay gibi Tanrinin adini bile oy sandiginda kullanan inançsizlarin halkin indinde yarattigi tepkinin de büyük payi oldugu bir gerçek. |
Tarih: 7.09.2010 12:05:16 |
Okunma : 654 |
Kategori : Vatan Gazetesi |