Cevikce / Haber ayrıntısı

58-42’den seçim sonucunu göremezsiniz

Halk oylamasi sonuçlarini derinligine yorumlamakta acele edenler bir süre sonra büyük oranda yanildiklarini görecekler.
 


--------------------------------------------------------------------------------
Ben belki onlar kadar bilgili ve deneyimli degilim. Simdilik sonuçlari daha yüzeysel ve kendi politik durusum açisindan ve duygusalliktan arinarak yorumlamaya çalisacagim:

Bu anayasa degisikligini, mecliste kabulünden sonra iptali için Anayasa Mahkemesi’ne CHP götürdü. Yani referandumun yolu, CHP’de genel baskan degisikliginden önce açildi. 23 kez, 81 maddenin degisikliginde oldugu gibi referanduma gitmeden mecliste sonuç alabilmek yerine, Basbakan ve o tarihteki ana muhalefet lideri, iki maddelik anayasa degisikligini, köprü üstündeki iki keçi gibi inatlasma konusu yaptilar. Ve öylece “hayir” kampanyasi, çiçegi burnunda Kiliçdaroglu’nun sirtina yikilmis oldu. Geri dönüsü de yoktu. Ana muhalefet lideri olarak, simdiye dek bu kadar kisa sürede hiçbir genel baskaninin yasamadigi kadar tek basina o meydandan bir ötekine kostu durdu. Bütün çabasi da, sözde demokrasi diyerek, partisinin kapatilma korkusunu içinden atamayan Basbakan’in asil amacinin yargidan intikam almak oldugunu anlatmakti. Dolaysiyla kampanya, degisikligin özünden çok yine, genel baskanlarin karsilikli kisisel suçlama ve savunma sürecine dönüstü. Bundan da, dogal olarak Basbakan yararlandi. CHP ve DISK disinda; diger partilerin ve sivil toplum örgütlerinin tabanlarina hâkim olamadigi bir gerçek. O nedenle kim ne derse desin, sagduyusunu yitirmemis ve duygusalliga kapilmayan herkes, yüzde 42’nin Kiliçdaroglu’nun basarisi oldugunu görüyor olmalidir.

Agaçlara degil ormana bakarak yani sayilarla nesnel bir yaklasim yaparsak, 21 milyon "Evetçinin", kaçta kaçi AKP'lidir, ne kadari gerçek 12 Eylül magdurudur, ciddi bir arastirma yapmadan kimse bir sey diyemez. Yüzde 58’e çikmak için Saadet’çileri, soldan çarkli Tayyip’çi liberal-demokratlari, BBP'lileri, çözülen MHP tabanini ve BDP etkisinde kalmayan Kürt kökenli yurttaslari üst üste koymak gerekir. Yüzde 42 "Hayirci" cephenin ise ana omurgasi CHP’dir. Son yerel seçime göre ölçümlersek “Hayir” oraninin içinde en az yüzde 20’si, Kiliçdaroglu’na yillar sonra “bizden biri” diyerek sahip çikan orta diregin oyudur. Ayrica bir gerçegin altini çizmek gerekir. Katilim çok düsük olmustur. Çünkü halk, bu kisisel çekismeye dönüsen yarista kendi as ve is sorunlarinin çözümüne dönük bir sonuç görmemistir. Öyle olmadigini son çeyrek yüzyildir yapilan seçimlerin katilim oranlari belgelemektedir: 1983 seçimlerinde yüzde 92, 1987 seçimlerinde ise yüzde 93 oraninda sandiga gidilmistir. Bu oran, 1991’de 84, 1995’te 85, 1999’da ise yüzde 87 olmustur. 2002’de yüzde 80 dolayinda, 2007’de yüzde 84’tür. Oysa bu referandumda seçmenin yaklasik dörtte biri sandiga gitmemistir.
Bu saptamalarimdan su sonuca varmak istiyorum. Bu halk oylamasi, en geç 10 ay sonra yapilacak seçim için dogru bir isaret degildir. Elbette umutlari son bir yildir hizla düsen AKP’lilerin yüregine su serptigi bir gerçek. Ancak seçimlerde halkin oyunu, Türkiye’de her ülkede oldugundan daha çok, öncelikle ve agirlikli oranda ekonomik durumu belirler. Bu, issizligin en üst düzeye çiktigi, tarimin gelir kapisi olmaktan çiktigi, esnafin ve küçük-orta ölçekli sanayinin kurudugu bir süreçte yapilacak seçimlerde de böyle olacaktir. Parti içi intikam hirsi içinde olanlar basta, hiç kimsenin halkin yeniden güvenini kazanan CHP’yi iç çekismelerle ugrastirmaya hakki yoktur. Kiliçdaroglu genel baskan oldugunda sunu söyledi; “ilk seçimde anlamli bir basari saglayamazsam, giderim.” Onun hedefi bu referandum degil 2011 genel seçimidir. Daha 6 ay öncesine kadar 8 yilda, R. T. Erdogan’i bu günkü seçeneksiz hale getirenlerin hiç yoksa gölge etmemeleri en azindan ahlaki bir yükümlülüktür.





Tarih: 22.09.2010 13:34:11

Okunma : 661

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır