Cevikce / Haber ayrıntısı

ZÜHAL NAKAY’I OKUMANIZI ISTEDIM

Geçen haftaki yazimin basligi “CHP Genel Baskani Dogrusunu Yapiyor” idi.
 


Her zaman yorumlarini ilgiyle izledigim yeni kusaktan Zühal Nakay da son yazisini söyle bitirmis, “ben kendisinin (Kiliçdaroglu’nun) dogru yolda olduguna inaniyorum”. Ancak, benim yazim daha çok Kiliçdaroglu’nun tutum ve söylemiyle ilgiliydi. Oysa sevgili Nakay, CHP’nin bu yeni dönemdeki temel yaklasimini degerlendiriyor ve önerilerde bulunuyor. Genel Baskan basta CHP’nin özellikle üst yöneticilerinin görmesi gereken bu yaziyi okurlarla paylasmak istedim;
“Son zamanlarda bu soruyu sikça kendi kendime sorar oldum: CHP kimin veya kimlerin partisi? Benim açimdan aslinda cevabi çok basit: Benim veya benim gibilerin de partisi olmasini çok istiyorum. Bu durumda aklima ikinci soru geliyor: Bu beklentim gerçekçi mi? Cevabim: Gerçekten de bilmiyorum! Eger CHP ile ilgili olarak toplumdaki egemen iki bakis açisindan birine sahip degilseniz, bu partiyle duygusal ve siyasal zeminde iliski kurmaniz biraz zor. Birinci bakis açisina göre CHP Türkiye'de Atatürk mirasinin tek ve gerçek sahibidir, böylece tüm misyonu bu ilkeleri her ne pahasina olursa olsun korumak ve yasatmak üzerine kuruludur. Modern kitlelerin yegâne sözcüsüdür. Ikinci bakis açisina göre ise CHP her seyden önce din karsiti kati bir laikligin savunucusudur ve sirtini tümüyle askere dayamis durumdadir. Dindar kitlelerin yegâne düsmanidir. CHP denilince akla kabaca bu iki yaklasim geliyor. Peki, bu ben bu iki cepheden hangisinde yer aliyorum? Hiçbirinde! Benim asil sorunum da bu.
Belki de bu sorunu sadece ben degil, daha genis kitleler de yasiyordur. Ben ne kati laik, ne de CHP'yi din düsmani olarak gören cepheye dâhilim. Ben diniyle barisik, basi açik ve kapali olanlari ayni çati altinda barindiran, dikey ve yatay olarak erkekler kadar kadinlara da yer veren, çagdas sosyal demokrat ve esitlikçi bir CHP'nin seçmeni olmak istiyorum. Ben AKP'nin sosyal ve ekonomik politikalarina gerçek anlamda alternatif sunan bir partinin özlemi içersindeyim. Ama bunun için adres olarak CHP'yi seçme hakkimin olup olmamasindan bile emin degilim. Çünkü… arkadas sohbetlerinde Kemal Kiliçdaroglu'nun bana göre basörtüsü bazilarina göre ise türban sorununun çözümünde AKP'ye dogru bir adim atmis olmasinin bile hos karsilanmadigini görüyorum. Çünkü özellikle kadinlar üniversitede basörtüsü/türban serbestîsinin kamu alanlarinda da kiyafet özgürlügünü beraberinde getireceginden ve bunun sonuçta kendilerine basini kapatma zorunlulugu olarak geri döneceginden eminler. Öyle bir durumda çok büyük bir mahalle baskisinin olusacagindan - belki de hakli olarak - korkuyorlar. Ben öyle düsünmüyorum, ama böyle bir düzenin olusmasi için can atan kesimlerin oldugunu biliyorum, nasil ki askeri darbeyi cani gönülden arzulayan kesimlerin varligini da biliyorsam. Ancak sayi açisindan bu uçlarin azinlikta kaldigini düsünüyorum. Ben hala büyük bir kitlenin ortada bulasabileceginden eminim ve bunun için de mutlaka CHP'nin aktif bir aktör olarak siyaset sahnesinde yer almasi gerektigine inaniyorum.
Diger yandan ise, eger CHP gerçekten de olusabilecek tüm dini baskilara karsi yegâne güvenli kale olarak görülüyorsa, partinin benim istedigim yönde gelismesini beklemenin bu insanlara karsi bir haksizlik olabilecegini de düsünüyorum. Çünkü CHP'nin asil sahibi onlar, ben ise disaridan dâhil olmak isteyen kesime aidim ve belki de kendimce sartlar öne sürmek hakkina sahip degilimdir. Bu konuda gerçekten soru isaretleri tasiyorum, insanlarin ayaklarinin altindan güvendikleri haliyi çeken vatandas konumuna düsmek istemem. Eger benim gibi düsünen, yani klasik anlamda diniyle barisik olan insanlarin CHP'de yeri olmadigi tezine göre hareket edecek olursak, bu defa da bu partinin genis kesimlere açilmasinin mümkün olmadigini düsünüyorum. Çünkü ne olursa olsun Türkiye Müslüman bir ülkedir ve basörtüsü veya türban bu dinin bir parçasidir ve insanlarin en çok kendi ülkelerinde istedikleri gibi giyinme özgürlügüne sahip olmalari gerektigine inaniyorum. Tabi bu her kesim için geçerlidir.
Mevcut sekliyle AKP her kesime açik gözükürken, CHP kapali duruyor. Çok uç bir örnek verecegim, basi kapali bir milletvekili düsünün, kürsüden modern Atatürk Türkiye'sini övüyor, çünkü kadin haklarina, dininin ona vermis oldugu en temel haklara en çok bu devletin çatisi altinda kavustuguna inaniyor. Diger Müslüman ülkelerdeki kadinlarin ona imrendigini söylüyor, kendisi gibi seçme, seçilme, kürsüde söz alma, mevki ve makam sahibi olma hakkindan mahrum birakildiklarini ileri sürüyor. Bunun mücadelesini de en iyi CHP'nin çatisi altinda verebildigi için hem partiye hem de bu Cumhuriyetin kurucusuna sükranlarini iletiyor. Buna karsilik fazla kadin milletvekili olmayan bilmem ne partisinin erkek üyesi, kadinlarin dinen aslinda çok daha sinirli bir sekilde toplum hayatinda yer almasi gerektigini savunuyor, ama CHP siralarindan basi açik ve kapali çok sayidaki kadin milletvekilinden alkisli protestolar yükseliyor…
Çok mu ütopik? Asla gerçeklesemez mi? Belli bir durusu olan insanlarin, farkli hayat görüsleri de olsa, ayni siyasi çati altinda ve politikalar etrafinda birlesmeleri o kadar mi zor? Insanlar örtünmeyi “kapanma” degil de “sakinma” olarak uygularken ve hep beraber toplum hayatinda yer almak isterken, onlari kazanmak yerine ötelemek niye? Ben buna farkli kesimlerdeki benzerlerin bulusmasi diyorum ve bunun için en dogru adres olarak CHP'yi görüyorum.
Yine arkadas sohbetlerinde gözlemledigim diger bir konu basörtüsü tavri yüzünden Kemal Kiliçdaroglu'nu elestirenlerin, ona genel olarak da güven duymamalaridir. Hiç sabirlari yok gibi, hemen her seyin bir anda düzelmesini istiyorlar. Oysa Kiliçdaroglu'nun CHP'nin basina gelmesi hala bir türlü aydinlatilamayan veya aydinlatilmak istenmeyen bir skandal sonucu çok beklenmedik bir sekilde oldu. Bu yüzdendir ki el altinda hazir çözüm formülleri yok (aslinda bunlar kimsede yok, önemli olan geminin dümenini belli bir rotada tutmayi basarmak ve firtinalarda elden kaymasini önlemektir), buna karsin çok hantallasmis ve öne atilma refleksini yitirmis bir örgüt ve köseleri tutmus agir ve agirmis koca kafalar söz konusu.
Bu mevcut durumu öyle bugünden yarina degistiremezsiniz, çok acele edilirse gereksiz iç çekismelerle hem zaman hem de güç yitirilir. Kiliçdaroglu'nun tüm bunlari göz önünde bulundurarak olumlu adimlar attigini ve her seyden önce genis kitlelere açilma konusunda samimi bir gayret içersinde oldugunu düsünüyorum. Kendisi her yönden bolca gelen elestirilere kulak asmaksizin tuttugu yolda devam ederse bence sonuçta gerçekten de Türkiye'nin mevcut siyasi tablosunu degistirmeyi basaracaktir. Avrupa'da dikis tuttu bile.
CHP olarak ilk defa Cumhurbaskanini ayakta alkislamalarini çok olumlu buluyorum. Bu Abdullah Gül'ü veya AKP'yi alkislamak anlamina gelmez, bu o makama duyulan sayginin bir göstergesidir ve ne olursa olsun halkin büyük bir bölümünün orada görmeyi arzu ettigi bir kisiye ‘ben de seni resmen taniyorum' demektir. Öbür türlüsü bir küçümseme, hor görme olarak algilanir ve Avrupa'da Baykal CHP'sine bu kadar soguk bakilmasinin nedenlerinden biridir. Onlara göre beyaz statükocu elitlerin halkin seçimini yok saymasinin en güzel örnegidir. Bu arada ayaga kalkmayan Baykal ve ekibinin sadece dokuz kisiden olusmasi partinin genel tavrinin da - bence olumlu - bir göstergesidir.
Hep ret ederek, yok sayarak CHP bugünkü tikanma noktasina geldi. Sonuçta da AKP onu yok sayarak ve oylarin çoklugunu arkasina alarak istedigini, istedigi gibi yapar oldu. Meydan onlara kaldi, CHP ve seçmenleri tümüyle oyun disinda seyirci konumuna düstü. Bu belki siki bir kutuplasmayi getirir, ama bunun ne ülkeye ne de sözünü duyuramayan kitlelere bir faydasi vardir. Yurt disina da ‘muhalefeti falan bos verin' deme firsatini verir.
Kabul etseniz de etmeseniz de su an ipler AKP'nin elinde, rotayi o belirliyor. O zaman da CHP o rotaya göre oynamak zorunda, karsisindakini esit bir partner gibi görerek ve esit konumda davranarak. Ister iktidar olsun veya olmasin, Türkiye'nin bundan sonraki seyrinin hangi yönde olacagi bana göre tümüyle CHP'nin tavrina baglidir. AKP'nin konumu ve rotasi belli. Sonucu Kiliçdaroglu'nun siyasetteki aktif konumu belirleyecek ve ben kendisinin dogru yolda olduguna inaniyorum. Böyle giderse CHP benim ve benim gibilerin de partisi olacak. Tabi firsat taninirsa. Hem Kiliçdaroglu'na hem de bize”

Tarih: 11.10.2010 16:18:36

Okunma : 663

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır