Cevikce / Haber ayrıntısı

Seçime yarim yil kala AKP’nin bilançosu

2002 seçim sandigindan AKP iktidari çiktiginda Türkiye’nin karsi karsiya oldugu baslica sorunlar nelerdi?
 




--------------------------------------------------------------------------------



Halk açisindan ilki ve en önemlisi, 2000 yilinin sonbaharinda banka sisteminde parlayan ve birkaç ay içinde bütün ekonomiyi saran ekonomik yangin sönmüs ama dumani tütmeye devam ediyordu. Yirmi yildir süren enflasyon (fiyat artislari) frenlenmis ama issizlik hizla yükselise geçmisti. Ülke açisindan ise diger temel sorunlar söyle siralaniyordu: Tikanan Kibris sorunu, büyük oranda ona bagli olarak buzdolabina kalkmis olan Avrupa Birligi (AB) iliskileri ve 1999’da gerilemis gibi gözüken ayrilikçi terörün yeniden tirmanisa geçmis olmasi.

Altini çizmek gerekir ki, o tarihte var olan diger ekonomik, toplumsal ve politik sorunlarin tamami, aslinda bu dört temel soruna bagli olarak dogmus ve sürmüstür.
Simdi, sekiz yil sonra 2010 yilinin Kasim ayinda bu sorunlarin geldigi asamaya bakalim; Daha iyi duruma geldigi gözüken tek sorun, genel ekonomik gidisattir. Gözüken dedim, çünkü AKP yanlisi bilinen ekonomistler ve finans çevreleri bazi sayilari siralayarak, mali açidan, neredeyse dünyanin en istikrarli ülkesi oldugumuzu yazip çizmekteler. 2000 krizinden bu yana Merkez Bankasi basta büyük bankalarimizin eski üst görevlerinden ve bilim çevresinden çogunluga göre ise yeni bir kriz kapida. Birinciler borsa endeksleri üzerinden iyimser konusurken, kötümserler issizlik, gelir dagilimi gibi halkin gerçek durumunun altini çizmekteler. Ancak su gerçegi kimse yadsiyamaz. Sekiz yil sonra bugün ekonomide gözüken göreceli istikrar, 2001 yilinda Ecevit’in ve koalisyon ortaklarinin IMF ile birlikte aldigi önlem, karar ve yasal düzenlemelerin sonucudur. Basbakan Erdogan ne derse desin, o IMF politikalarini aynen sürdürmekten baska yaptigi ve övünecegi hiçbir degisiklik ve yenilik yoktur.
Diger üç konuya bakildiginda, Türkiye bu üç sorun karsisinda da, tarihinde hiçbir zaman bu denli bir çikmazin içine girmis degildir. Denktas’a ragmen ve onu tasfiye ederek Kibrisli Türkler Annan Planina “evet”e zorlanmis. Karsiliginda bugüne kadar basta ekonomik ambargolar, verilen hiçbir söz yerine getirilmemistir. Bu gün Kuzey Kibris halkinin yasami 2002 öncesine göre her bakimdan daha umutsuz bir haldedir. Yine 2002 öncesine bakarak Türkiye açisindan da uluslararasi iliskilerinde Kibris sorunu daha çok zarar verir olmustur.

Milli görüsçüler Erbakan Hoca'nin söylemiyle Bati Kulübüne yani AB’ye temelinden karsidirlar. Ancak, AKP kuruldugunda R. T. Erdogan ve arkadaslari özellikle Abdullah Gül’ün telkiniyle “eger iktidara gelmek ve kalici olmak” isteniyorsa, önlerindeki engelleri asana kadar ABD’ye ve AB’ye koruyucu kalkan olarak gereksinimleri oldugu konusunda ortak bir kabulde anlastilar. 2005 yilina kadar AKP aday üyelik konusunda üzerine düsenleri yapar görünmeye çalisti. Sonra 2007 seçim öncesi özellikle Basbakan'in Davos’ta Israil’le ipleri koparmaya yönelik çikisiyla birlikte aksayarak da olsa süren üyelik müzakereleri önce yavasladi sonra da buzdolabina kalkti. 2007 seçiminde aldigi oya güvenerek de Erdogan bir anlamda denilebilir ki, AB ile iliskilerde yeniden milli görüsçü bir çizgiye döndü.
Terör ve Kürt sorunu konusunda gelinen asama tam bir çikmaz oldu. “açilim ve demokratiklesme” söylemiyle yola çikan Basbakan ve arkadaslarinin artik “kendilerinin bile ne istediklerini bilmedikleri” gün gibi ortada. Hem PKK’yi hem de meclisteki partisini tek elden yönlendirdigini bütün taraflarin kabullendigi Öcalan ise ne istedigini, Basbakan'in beyaniyla devletin görevlilerine resmen iletmis durumda; Anayasa'da yapilacak degisiklikle, Kürdistan Özerk Bölgesi kurulacak. Bölgenin kendi parlamentosu olacak, vergi salma yetkisi ve kendi güvenlik gücünü kurma hakki verilecek. Zaten daha önce eski DEP Baskani Ahmet Türk de ayrilikçi terör ve Kürt sorunun geldigi sonucu söyle özetlemisti, “Cin siseden çikti artik, kimse geri sokamaz”.
Bir iktidar partisinin, halkindan yeniden yetki isterken vermesi gereken hesabin özeti bence bu olmalidir. Her seçimde, “gelin laikligi yeniden tanimlayalim”, “referansimiz Islâmdir, biz türban magduruyuz,” diyerek, Müslüman dünyasinin çocuklarinin kahramani olmaya heveslenerek, halkin gerçek gündemini degistiremezsiniz. Öyle, dilinizde demokrasiyi, insan haklarini ve özgürlükleri sakiz gibi çigneyerek üçüncü kez de siçrayacaksaniz, önce as-is pesinde kosan halka bu hesabi vermelisiniz


Tarih: 8.11.2010 17:19:41

Okunma : 660

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır