Cevikce / Haber ayrıntısı
Asil olan, okumak yazmak degil, ögrenmektir |
Benim gibiler, artik antikalasan Saatli Maarif Takvimi’nden bir türlü vazgeçmediler. |
|
Ilk kez 1963’te duvarima asmistim. Simdilerde zor bulunuyor. Ankara’ya, Ulus Meydani’ndaki bir büfe sanki bizim için sayili getiriyor. 2011’i de aldim. Arkali-önlü her yaprak, hem bilgilendiriyor hem düsündürüyor hem de ögretiyor. Namaz saatleri ve burçlar da eksik degil. Ben en çok “geçmiste bugün” ve “atasözlerine” merakliyim. Tez canli oldugum için alir almaz yine yapraklari söyle bir çevirdim. Yillar öncesinden bir deyiste duruverdim ve bu yazima basladim; Bilgin Dhammapada diyor ki, "Ögrenmeden yaslanan insan öküz gibidir, yalniz gövdesi büyür." Sanirim dikkatinizi çekmistir, radikal dinci çevreler su siralar, TV ekranlarinda cumhuriyetin en büyük eseri laik, çagdas ve evrensel egitime karsi dehsetli bir savas açmis durumdalar. Geçen gün benim kusaktan ögrenciyken Necip Fazil’in müritlerinden, Türk-Islam sentezci Kadir Misirlioglu’nun, basta Ismet Inönü olmak üzere, ölen-kalan tüm Kemalistlere, nefret ve kin kusan halini gören herkes, sanirim dehsete kapilmistir! Kubilay’i katleden Dervis Mehmet’ten 31 Mart’in basini çeken Dervis Vahdeti’ye, Atatürk ve arkadaslari için ölüm fetvasi veren Dürrizade Abdullah Beyefendi’den Saidi Nursi’ye kadar, lâik demokratik cumhuriyet düsmanlarinin nasil birer Islam mücahidi (savasçisi) olduklarini, öyle bir methetti ki, Fethullah Hoca’dan özür dilenmesi gerekir! O kiskirtici telasinin nedeninin, Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda ve tez günde, bir “seriat devletine” dönüsmesi oldugunu pervasizca haykirdi durdu. Ona göre, AKP’ye verdigi yüzde 47 oyuyla halk da, öyle istiyormus! Eger, “demokrasi var deniyorsa, bu vakia münakasa” edilemezmis. Ve ilk yapilmasi gereken de, temel egitimden baslayarak cumhuriyetin “zindik maarif sisteminin Islami esaslara” dönüstürülmesiymis! Hükümet destekli birçok kanalda, benzer kampanyayi, her gün hizla artan sayida hem de sifatli birçok “ulemadan” izlemek artik siradanlasti. Simdi anladiniz mi, Bilgin Dhammapada’nin o sözünü niye animsattigimi? Öyleyse ondan devam edelim: Bilgin'in öküz benzetmesinin, Aristo'nun "Insan düsünen hayvandir" sözüyle baglantisi oldugunu düsünüyorum. Ne olursa olsun, hayvanin önce buzagilik, daha sonra danalik dönemini geçirdigini ve sonrada öküz olup irilestigini biliyoruz. Demek ki, insan da bebek olup, çocuk oluyor, sonra genç; sonra da ergin oluyor ve nihayet yaslilik dönemine ulasiyor. Düsünmeyen, irdelemeyen, sorgulamayan ve sonunda gerçegi ögrenmeyen kisiye ergin insan denmez diyen Dhammapada, insanogluna kendi akil gücüyle en büyük ögüdünü vermis. Dikkat edilirse, bilgin "okumayan" demiyor, "yazmayan” demiyor, "bilmeyen" de demiyor; “ögrenmeyen” insan öküz gibidir diyor. Çünkü ögrenmek hem gerçek, hem nesnel bir sonuçtur. Ayni zamanda bilimsel nitelik tasir. Insan ögrendiginde hem gerçegi, hem dogruyu ögrenmis demektir. Bütün mesele de budur zaten. Dogruyu ve gerçegi ögrenen insan kendisini aklina ve ögrendiklerine teslim eder. Öylece, daha önce teslim oldugu önyargilardan, korkulardan ve aklinin ermedigi güçlerden kendisini kurtarmis olur. Ögrenen insan sevmeyi, sevilmeyi de ögrenmis olur. Ögrenen insan, öküz olmaktan kurtuldugu için insanlara, hayvanlara ve esyalara saldirmaz. Ögrenen insan Suudi Arabistan'da da, Türkiye'de de, Alaska'da da, Malezya’da da; öteki insanin da, kadini ve erkegiyle insan oldugunu ögrenmis olur. Ögrenen insan, artik kendini de bu dünyada güdülen bir öküz olmaktan kurtarir. Artik ögrenmistir ki, kurtulusun yolu da ögrenmekten geçer. Elbette gerçek kurtulusa inananlar için! |
Tarih: 10.01.2011 15:35:44 |
Okunma : 693 |
Kategori : Vatan Gazetesi |