Cevikce / Haber ayrıntısı

2007’de CHP+MHP=35 IDI, BU SEÇIMDE 45 OLMALI

1950’den beri ilk kez bir seçime giderken, partilerin kimligi simdi oldugu gibi yok olmamisti.
 



Irkçi milliyetçi bir küçük parti biryana birakilirsa, AKP, CHP ve MHP’nin Genel Baskanlari 12 Haziran sandigina, yaka paça kisisel bir kavgayla gidiyorlar. 1973 seçiminde milletvekili adayi oldugum CHP’nin Amasya mitinginde Ecevit konusurken bir grup ülkücü genç “komünistler Moskova’ya” diye avazlari çiktiginca bagirip durdular. 1977 seçiminde CHP’liler olarak sagci Demirel’i Türkiye halkinin emegini sömüren bir avuç zenginin adami olduguna halki inandirdigimiz için yüzde 42 oy almistik. 1999 seçiminden sonra DSP koalisyon zorunlulugundan bize göre fasist MHP ile hükümet kurdugunda, Rahsan Ecevit “içime sindiremiyorum” demisti. Özal’in ellerini yukarda baglayip “ne sagciyiz ne solcu, herkesi kucakliyoruz” dedigi ANAP, 1983’te yüzde 45 oy almisti. Ancak kapitalizmin (küresel sermayenin) isbirlikçisi oldugu için ikinci seçiminde yüzde 32’ye, 1991’de de yüzde 24’e düsmüstü. 2002 seçiminde, 2000 krizinde assiz-issiz kalan halk, çareyi yeni sandigi AKP’de aradi. 2007’de de, CHP’nin cumhurbaskanlik seçimini gerginlik gündemi yapmasi AKP’nin ikinci kez oyunu artirarak kazanmasina neden oldu.

12 Haziran 2011 seçimine giderken ise halkin indinde ne ilimli Islamci muhafazakâr AKP, ne sosyal demokrat ulusalci CHP, ne de merkez sagdaki milliyetçi MHP var! Sanki siyasal yarisin sagi, solu, merkezi tarihte kalmis gibi. Herkesin gözü Erdogan, Kiliçdaroglu ve Bahçeli’de. Aday listelerine bakilirsa, Tayyip Beyin yaninda solculukta ün salmis birçok isim var. Kemal Bey en çok CHP’nin omurgasini kirmakla elestiriliyor. Erdogan, Demirel’i, CHP’nin yeni “Milli Sefi” diye suçlarken, kastettigi, Kiliçdaroglu’nun oy almak için taninan çok sayida sagciyi listesine almis olmasidir. Partinin program ve tüzügüne sadik çok sayida üst düzey CHP’li de suskun ama kizgin. MHP’nin iç kavgasini, Bahçeli’nin Alparslan Türkes’in ilke ve hedeflerini ters-yüz etmesine baglayanlar var. O yüzden partinin tabaninin kaydigi ve baraj sorunu yasadigi tartismasi gündemden çikmiyor.

Bu sagliksiz durum aslinda, yalniz Türkiye’de yasanmiyor. Son yirmi yilda estirilen ABD kaynakli “küresellesme firtinasi” Yunanistan’dan Isveç’e kadar bütün Avrupa’yi etkiledi. Ispanya disinda hemen hiçbir ülkede sosyal demokrat iktidar kalmadi. Moskova’da komünizmin çökmesiyle baslayan bu tartismanin ne zaman ve nerede terse dönecegi belli degil. Gerçi, önce finans sektöründe baslayan ama kisa süre sonra bütün sektörlerde yükselen 2008 ekonomik krizi, küresel kapitalizme ciddi bir darbe oldu. Basta ABD ve Ingiltere olmak üzere gelismis en zenginlerin devletçi müdahaleleri 2010’da krizin kontrol altina alindigi iyimserligini getirdi. Ancak, Irlanda ve Yunanistan’in içine düstügü çöküntü dizginlenememisken, Portekiz’in ve Ispanya’nin da hizla kayisi yeniden korkulari alevlendirdi.

Bizde de Basbakan Erdogan “teget geçti” diyerek halki avutmak istedi. Gerçek öyle olmadi. Bazi parasal istatistikler iki yildir olumlu gözükse de halkin içinde bulundugu özellikle issizlik basta yapisal kötülesmenin sürdügünü kimse yadsiyamiyor. Bundan dolayi liderler artik ekonomi politikalarindaki ayriligi bir yana biraktilar, halkin özlemlerine dönük “vaat yarisina” girdiler. Erdogan’in “Istanbul kanali”, Kiliçdarolu’nun “aile sigortasi”, Bahçeli’nin “yillik 700 bin kisiye yeni istihdam, kisi basina 14 bin dolara gelir” sözleri gibi.

Halk, elbette kendi gerçegini iyi biliyor artik. Ancak, iki seçimdir üst üste daha çok oy vererek eline baktigi Erdogan’dan vazgeçmesi için önce Kiliçdaoglu’nun ya da Bahçeli’nin alacagi oyun, hükümet kuracak merdivene çikacagini görmek ister. Böyle oldugunu üçü de biliyor. Erdogan bu yüzden her gün kisiliklerini hedef alarak, Kilçdaroglu’na “çirak”, Bahçeli’ye de “baraji geçemeyecek” diyerek küçümsemeyi sürdürüyor. Bu ortam, üçünü de yipratici bir karalama yarisina sürükledi. Bir yandan da her gün yeni bir anket yayinlaniyor. Ama sanki anlasmislar gibi hepsinde de AKP 45-50, CHP 28-30 ve MHP 10-15 bandindalar. Seçime iki hafta var. Halk hakli olarak, bu tablodan bir iktidar degisikligi çikarmakta zorlaniyor. Bu gerçegi basindan beri görenlerden biri olarak ben, hep bu seçim, Erdogan’in “baskanlik” sistemine geçis kapisini kapatsin yeter, diyorum. Iste o zaman 2015’te iktidar el degistirir. Yeter ki, Kiliçdaroglu simdi yüzde 30’u geçsin, Bahçeli’de 15 olsun.

Tarih: 23.05.2011 07:35:17

Okunma : 672

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır