Cevikce / Haber ayrıntısı
BEN DE YAZDIM |
Ayrilikçi terörün artan saldirilari, simdiye dek görülenin çok üstünde tepkiye neden oldu. |
|
Bilsin bilmesin, sorumlu olsun olmasin herkes konusuyor, yaziyor çiziyor. 1980’nin ikinci yarisindan bu yana inen çikan bu tirmanisi, bakan, milletvekili ve sorumluluk duygusu olan bir politikaci olarak, eski sözle “bilfiil” yasayanlardanim. Ancak, ayni partide birlikte milletvekilligi yapmamiz dolaysiyla Ahmet Türk’e dönük düsüncelerimi not ettigim iki yazim disinda, haftalik yazilarimda konudan uzak durmaya çalistim. Çünkü sorun ve olaylar, iç-dis bilemedigim ve artik tahmin etmekte zorlandigim o denli çok güç ve sebebin etkisi altina girdi ki, benim gibilerin bir süre daha susmasi gerekiyor diye düsünüyorum. Izleyebildigim kadariyla, Ana Muhalefet Partisinin Genel Baskani da günlük konusmalarinda bu nedenle soyut ve dolayli sorularla, gündemi geçistirmeyi yegliyor. Ancak geçen hafta ki yazima tepki gösteren bir dostum, “Memleket yanarken, ‘CHP (Koca Çevikçe bile), tüzükle, Belediye kazanmakla mesgul’ algisina kapilmasina, özen göstermeniz gerektigine inaniyorum” deyince, aklima üzerinde çalistigim siyasal öz geçisimle ilgili kitaptan bir bölümü, okurlarimla paylasmak geldi; “Zaman tünelinde bir kez daha geriye giderek, Çevikçe’nin daha sonralari önemli saptamalar yapacagi, Dogu (simdilerde Kürt) sorunuyla bire bir tanismasinin baslangici olan Temmuz-1974’e dönelim: Karayollari’nin Van'daki müdürlügünde yaptigimiz toplantidan sonra programimizda Hâkkari’ye gitmek vardi. Van’dan Hâkkari’ye Baskale üzerinden gidilir. Anadolu’nun en yüksek rakimli ilçesi Baskale’ye giderken, Güneydogu’nun sarp daglarini, 2460 metre rakimdaki Güzelsu Geçidi’nden asarsiniz. Dünya harikasi Güzelsu Geçidi’nde bizi, Hakkâri milletvekili Mikail Ilçin, Il Baskani Abdurrahman Keskin ile CHP örgüt yöneticileri karsiladi. Vadide sürpriz bir kahvalti hazirlamislar. Sofrada yok, yok.. Sosyal demokrat genç bir bakanim. Ülkenin en ihmal edilmis, en yoksul yöresinin ezilmis insanlarina hizmet ediyor olmanin romantik heyecani içindeyim. Tarifsiz mutluyum… Bu duygularla sonralari cehenneme çevrilecek o dupduru Güzelsu Vadisi'nde, dere kenarina serilmis kilimler üzerine bagdas kurmus kahvalti ederken, birden art arda patlayan silah sesleriyle irkildim. Benden baska herkes çok sakindi. Meger orada adet oldugu üzere bizim dokuz hanimli milletvekilimiz Mikail Ilçin, serefimize beyaz sedef sapli tabancasiyla kursun yagdiriyormus. Çok degil 15 yil sonra o muhtesem vadide degil kahvalti etmek, ihtiyaç molasi için bile duraklamanin hayal oldugu, kardesin kardesi vurdugu kanli dönemler yasanacakti. O tarihlerde esamisi okunmayan bir ayrilikçi PKK hareketi 40 binin üzerinde cana mal olacakti. Oysa o gün Çevikçe’yi karsilayan ve aralarinda belediye baskanlari, milletvekilleri bulunan örgütün hepsi Kürt kökenli yurttaslarimizdi. Çünkü onlar Kuvay-i Milliye'den gelen CHP'ye gönülden bagliydi. Kürt kimlikleriyle birlikte CHP’li kimliklerinden de hem güç aliyor hem de kivanç duyuyorlardi. Bu nedenle Çevikçe’nin sonralari üzerinde çok durdugu gibi, Türkiye'de 12 Eylül sonrasinda olusan tüm olumsuzluklarin önemli bir kaynagi, basta CHP olmak üzere köklü partilerin kapatilmasidir. CHP’nin ve DP’nin devami olan AP’nin kapatilmasi Dogu ve Güneydogu Anadolu'da devletle iliskisini sadece partileri araciligiyla kuran insanimizin sahipsiz, kimliksiz kalmasina yol açmistir. Onlarin aidiyet duygusunu ortadan kaldirmistir. Çevikçe bunu söyle somutlastiriyor: Yillarca birlikte politika yaptigimiz Mikail Ilçin'in, sonradan belediye baskani olan Abdurrahman Keskin'in, devletle iliskisini CHP’li kimlikleri sagliyordu. Devleti kuran CHP'nin üyesi olmak, bir yerde Türkiye Cumhuriyeti’nin esit haklara sahip birer yurttasi olmakla esdegerdi. Her sorunlarini bakanlari olarak bana, basbakanlari olarak Ecevit'e çekinmeden ve açikça aktarabiliyor ve çözümü birlikte arayabiliyorlardi. Partililik ruhu, birlikte yasama, dayanisma, yurttaslik bilincini ayakta tutan en önemli faktördü, belki de baslica dayanakti. Partilerin kapatilmasiyla ortaya çikan bosluk, yabancilasma duygusunu getirirken devlete olan güven duygusuna da yok etti. Devlete karsi partileri araciligiyla kurduklari bagin yerini, devletten korunmak için alt kimlikte dayanisma mecburiyeti aldi.” |
Tarih: 29.08.2011 17:41:57 |
Okunma : 624 |
Kategori : Vatan Gazetesi |