Cevikce / Haber ayrıntısı

Niçin korkuyoruz!

Ekonomik konularda AKP’yi, daha dogrusu Basbakan R.T. Erdogan’i elestirebilen sivil toplum kuruluslari (STK'lar), 12 Haziran seçimi sonrasi seslerini kestiler.
 



Is olsun diye arada ses çikaranlardan TÜSID gibilerse, halkin gerçek sorunlarini bir yana birakip, uzaktan genel bir bakisla sorumluklarini yerine getirdiklerini sanir oldular. Bir zamanlarin en yüreklisi Ümit Boyner geçen hafta kamuoyuna, “2050 yilinda nasil bir dünyada yasayacagiz?” baslikli bir rapor sundu. Özeti su; “Önümüzdeki 40 yila bakinca, dünyada üretim ve tüketim aliskanliklari olagan seyrinde gittigi takdirde, 2050 yilinda su anki refah seviyemizi korumak için 2,3 dünyaya ihtiyacimiz olacaktir. Fakirlik, gelir dagilimi esitsizligi, hammadde tekelleri bizi sosyal, ekonomik ve siyasi bir kaosun içine mi itmis olacak?.. Bu dogrultuda yadsinamayacak bir gerçek var ki, büyümeyi ve kalkinmayi sürdürülebilir kilmak 21. yüzyil is dünyasinin en kritik konularinin basinda yer aliyor. 2050 yilinda yaklasik 9 milyar insanla, dünyanin sunabildigi ve yenileyebildigi kaynaklarin sinirlari içinde yasamak durumundayiz. Türkiye'nin gerekli adimlari atma esnekligine ve kendisinden ileride olan ülkelerin tecrübelerinden faydalanmanin avantajina sahip oldugunu görüyoruz.”

Bunlari okuyunca ilk aklima gelen Ü. Boyner’in seçim öncesi Basbakan'i kizdiran çok gerçekçi elestirileri oldu! Ikinci olarak da bir süredir Avrupa’dan kaynaklandigi söylenen ancak, bana göre 2008’den beri, küresel ekonominin (kapitalizmin), basta bizim gibi gelisen ülkeler olmak üzere bütün ülkeleri sürükledigi çikmaz aklima geldi. Ekonomimizin bugünkü durumu için su bir cümle yeterlidir: Türk Lirasi'nin hizli deger yitirmesi ve üst üste gelen zamlar, yeniden enflasyon rüzgârini gündeme tasidi.
Bir arastirma, televizyonlarin yani sira yazili basinin yüzde 82’sinin iktidarin yandasi haline geldigini gösteriyor. Adi bilinen çogu yazar, özellikle ekonomik konularda “sahibinin sesi” olmus durumda. Yurt disindan bakan yabanci agizlar (Avrupali, Amerikali ekonomistler, yazarlar...) ise gerçeklerden çok, kendi ülke hesaplarini dillendiriyor. Neyse ki, yurt disinda sözü dinlenen uzman yurttaslarimiz gerçekleri görüyor ve gösteriyorlar. Galatasaray Üniversitesi çikisli onlardan biri, on yildir uluslararasi büyük finans kuruluslardan birinde çalisiyor. Boyner’in degerlendirmelerine dönük elestirisi, gerçegi tam anlamiyla özetliyor; 40 günün nasil geçecegini kestiremedigimiz su günlerde, 40 yillik beklentileri okumak oldukça ilginç(!) geliyor. Bence bu raporun üzerinden ‘es’ geçtigi üç nokta; 1) Hem gelismis hem de gelismekte olan ülkelerde hizla artan küresel boyuttaki issizlik (ve onun su anki ve gelecek kusaklara getirdigi sosyal ve ekonomik etkiler),
2) Gelismis ülkelerdeki yüksek kamu ve özel borç stogu ve 3) Finansal piyasalarin küresellesmesinin getirdigi sistemsel riskler ve tehlikeler ki, bunlari gelismis ülkeler bizim gibi gelismekte olanlara yikma çabasindalar. Bence yakin gelecekteki birçok politik ve ekonomik dengeler bu 3 meselenin çevresinde olusacaktir.”

Niçin korkuyoruz! Bir gün gelecek, her parti gibi AKP de oy yitirecek, Erdogan da gidecektir. Halkimiz kendi sesini ve kokusunu aldigi politikaciya hep sahip çikmistir. Bunun yakin geçmisteki en çarpici iki örnegi; Demirel ile Ecevit'tir. Halk her ikisini de kendinden bilip, benimsedigini göstermek istercesine birine “Çoban Sülü”, digerine “Karaoglan” demistir. 2001 krizinde, as ve is derdindeki halk Kasimpasali Erdogan'i da kendinden bilmisti(!) Halklar sabirlidir ama korkmaz. Günü geldiginde sesini çok iyi yükseltir. Ve yarinlarda yine, milyonlara varan is pesindeki ogluna, kizina sahip çikacak bir yeni “kendinden olani” bulma yürekliligini gösterir.

Tarih: 13.10.2011 08:49:19

Okunma : 624

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır