Cevikce / Haber ayrıntısı
Iktidari yitirme korkusu |
Hangi bilim dalinin ilkel ile uygar insan arasindaki ayrimi açiklayabildigini merak ettim. |
|
Internet sayesinde ögrendim ki, psikolojiden baslayip, siyasete kadar hemen bütün bilim dallarinin ilgi alanina giriyor. Ayrica, ülkesi ve birlikte yasadigi çevresi kisinin karakterini etkiliyor. Ülkesinin ekonomik ve sosyal düzeyi ve kisinin sinifsal yapisi da duygularini kontrolde çok önem tasiyor. Elbette alt kimlik, aile ve okul sartlanmasi, ilkellikten kurtulmak için ya destek, ya da köstek olan en agirlikli etmenler. Bir Ingiliz politikacisinin rakibinden yüz yil öncesinin hesabini sordugu görülmemistir. Yunanli bir parti baskaninin bir digerini irk, din ve mezhep farkini kullanarak asagiladigi, suçladigi duyulmus degildir. 21. yüzyilda dünya haritasinda, liderlerin birbirine karsi “yalanci”, “ikiyüzlü”, “sahtekâr”, “seviyesiz”, “karaktersiz” gibi sifatlari agza almayi aliskanlik hale getirdigi bir ülke bulmak ise çok zordur. Demokrasiyi tanimayan günümüz tek adam diktatörlüklerinde, zaten bu tür söylemler olmaz, olamaz da. Demokrasiyi yerlestirmeye çalisan yani söz, yazi ve tartisma özgürlügünü amaçlayan bir ülkenin parti baskanlari, bu özgürlügü karsilikli olarak nefret ve kin duygularini tatmin için kullandiklarinda, birakin diger gelismis uygar ülke halklarini, kendi halklari indinde bile ne inandiriciliklari, ne de güvenilirlikleri kalir. Kazanan, her seçim aksami “beyaz sayfa açiyoruz” diyerek basbakanligin kapisina geliyor. Aradan bir ay geçmeden küçümseme, asagilama ile baslayan gerginlik, kisa sürede tirmanisa geçiyor. Muhalefet liderlerinin savunma içgüdüsüyle kizisan “dalasi”, sonunda ülkenin gerçek gündemini yani halkin as ve is sorununu unutturup gidiyor. Daha öncesini bir yana birakirsak, 12 Eylül darbesi sonrasi AKP’ye dek alti Basbakan geldi ve gitti. Özellikle dis iliskilerde altisi da, söylem ve eylemlerinde son derece titiz, dikkatli ve tutarliydilar. Ulusal yarar ve çikar söz konusu oldugunda, hiçbir zaman ilkel oy hesapçisi degildiler. Yeri geldiginde çok yürekli, gerektiginde yumusak olabildiler. Iktidardayken, her zaman sogukkanli, muhaliflerine karsi saygili, halka hosgörülü olmaya çalistilar. Tartisma ortaminda hazirlikli, bilinçli ve donanimli olmaya özen gösterdiler. Özellikle sorunlu konularda uzun erimli ve sabirli bir özgüven içinde olabildiler. Son üç yildir ne denli tarafsiz ve iyimser olunsa da, Basbakan Erdogan'da bu niteliklere, sifatlara ve yaklasimlara benzer bir söylem ve eylem bulmak zor. Seyrek görülen olumlu ve yapici tavirlarinin ise, yakininda tuttugu birkaç kisiyi dinler görünme gösterisi oldugu belli. Zaten, çok kisa süre sonra da, gerçek düsünce ve hesaplarini açiga vurarak cesaret gösterisi yapmayi marifet sayiyor. Üstelik hem yanlislarindan ders almiyor, hem de çatismayi tirmandirarak, tehditkâr bir tavirla hakliligini kabul ettirmeye çalisan bir inatçiligi var. Aslinda, bu telasinin ve gerginliginin altinda, önceki Basbakanlarin hiçbirinde olmayan bir endise var gibi! Iktidari yitirme korkusu. Baskanlik sistemine geçme plani bundan kaynaklaniyor. Gücünün zirvesindeyken, anayasayi degistirip bir on yil daha tek basina hükmünü sürdürmek istiyor. |
Tarih: 21.05.2012 09:15:30 |
Okunma : 649 |
Kategori : Vatan Gazetesi |