Cevikce / Haber ayrıntısı
'Degistim'in iç yüzü |
Erbakan Hoca, davasina akildan ve gönülden bagli dürüst ve cesur bir liderdi. |
|
Söyleminde ve eyleminde tutarsizlik ve karartma asla yoktu. Milli görüs yolunda özgürlükçü, çogulcu, katilimci ve sosyal adaletçi demokrasiye inanmis bir politikaciydi. Oysa, artik çok açik görüldü ki, R. T. Erdogan bugünkü gücünü ve kariyerini borçlu oldugu Necmettin Erbakan’dan farkli karakter ve kisilikte bir liderdir. Basbakan olduktan kisa süre sonra “degistim, milli görüsçü degilim, Menderes’in çizgisinde, muhafazakâr demokratim” derken, “demokrasi bizim için amaca götüren sadece bir araçtir” sözünün üstünden henüz iki yil bile geçmemisti. Hiç degismedigi halde o sözleri, önündeki engelleri asmak için, içeride ve disarida birilerini ikna etmek hesabiyla söylüyordu. ABD’nin ve Avrupa Birligi (AB)’nin destegi için Beyaz Saray'da Baskan Bush’un yanina sokulurken, Kibris’ta Annan planina “evet” derken ne yüksünmüs ne de sorumluluk duymustu. Küresel kapitalizm yanlisi ulus devlet düsmani medyanin konusan, yazan ve çizen takimini yanina almak için de, ne gerekiyorsa yapmaktan kaçinmamisti. Baslangiçta yol haritasini, yanlis yapmamaya, “fincanci katirlarini ürkütmemeye” göre çizmisti. Hedefinin nirengi noktasi ise “Demokrasiyi araç olarak kullanmayacagina” birilerini inandirmakti! Yani önünde engel gördügü muhalefeti, yargiyi, ve güçlü çevreleri sindirmek ve asmak için kuvvet hesabina ve zamanlamaya özen göstermeliydi. Gerekirse ödün bile verebilirdi. Iste o nedenle degistigini (!) ispat için (sonralari diyecegi gibi) “kan kusup, kizilcik serbeti içmeye” katlandi! Bütün bu gayretine karsin, 2007 seçim öncesi Yargitay Bassavcisi'nin isgüzarligi, kendisini ve partisini kurtarmak için iktidarin ve meclis çogunlugunun olanaklarini sonuna kadar partizanca kullanmaya mecbur etti. Sonunda, kapanmaktan kurtulmakla kalmadi, magdur yaftasini sirtina takarak, seçimde oyunu yüzde 35'ten 47'ye çikardi. Artik kartlarini açik oynayabilirdi. Ilk adimini, anayasayi degistirmek için atti. Üstelik, Çankaya'yi da ele geçirmis ve en ciddi ayak bagindan kurtulmustu. Mutlak gücü elde etmis ve asil hedefine dogru “demokrasiyi araç olarak kullanabilecegi bir ortam” artik önüne serilmisti. Önemli olan dünyada patlayan finansal krizin Türkiye'yi teget geçmesini saglamakti. O nedenle halkin gerçek sorunu olan as-is derdini gündemden kaçirmanin yolunu bulmaliydi. 2009'daki Anayasa degisikligi hem yargiyi ele geçirmenin hem de gündemi degistirmenin firsati oldu. Sonucu belli oldugu halde Ana muhalefetin yarisi tirmandirmasi da, isine yaradi. Öylece referandum sunucu, 2011 seçimi öncesi muhalefetin iktidardan çok uzak, AKP'nin de iktidara daha güçlü gelmekte oldugunu belgelemis oldu. Geçerli her iki oydan birini alinca da, gerçek hedefine hizla kosmasinin önünde hiç bir engel kalmamisti. Son bir yildir her hafta planindaki adimlardan birini daha atarken, tarihi geri götürmek için gösterdigi inat ve hirsin arkasinda, bu on yillik süreci kendince usta bir sekilde yönettigi inanci ve özgüveni yatiyor. Artik R. T. Erdogan'i durdurmak için simdiye dek oldugu gibi sabahtan aksama, “laik demokratik cumhuriyet elden gidiyor” korkusuyla, ortaligi ayaga kaldirma çabasinin anlamsiz ve etkisiz oldugu anlasilmis olmalidir. Önce, sanayi devriminden bu yana dünyada ve de Osmanli ve Cumhuriyet Türkiye'sindeki degisimi dogru okumak gerekir. Bu öyle bir degisim ki, üç kusak sonra bugün Türkiye'de yasanan sosyal, ekonomik, toplumsal ve siyasal gerçegi, çok güçlü de olsa bir politikaci ya da bir parti ancak aksatabilir, duraksatabilir ama tersine götüremez. Kirk yil önce Orta Dogu'da olanlarla, örnek alindigimiz bugünkü cografyamizdaki degisim gerçegini karsilastirmak, tam bir akil tutulmasidir. Bu gün nüfusun yüzde altmisina varan genç kusaklar, elindeki bilgisayarlarla, degil Türkiye’yi Balkanlar'i, Avrasya’yi, Orta Dogu’yu ve hatta Dogu Avrupa’yi online yönetir düzeye ulasmis durumdadir. Asil önemli olan ve yapilmasi gereken, halkin gerçek gündemini sicak tutmaktir. Halkin gerçek gündeminin iki ana konusu ise yillardir as-Is ve iç baristir. Türkiye, ürettigini en adaletsiz bölüsen bir ülkedir. Yoksulluk sinirindaki aile orani yüzde altmislardadir. Okumus issizlik orani rekor düzeydedir. Artik kimsenin sahiplenmedigi açilim, ileri demokrasi gibi soyut girisimlere karsin, terör tirmanmaktadir. Irk, din ve dil mozayigimiz kirilmis, alt kimlik ayriliklarinin istismari, iç barisi yok etme asamasina gelmistir. Bundan böyle ana muhalefetin, aydin kamuoyunun ve sivil toplumun temel görevi, R. T. Erdogan’in arka arkaya ortaya attigi soyut konulari bir yana birakip, halkin bu gerçek sorunlarini, güçlü bir sekilde gündemde tutmaktir. |
Tarih: 25.06.2012 09:41:19 |
Okunma : 592 |
Kategori : Vatan Gazetesi |