Cevikce / Haber ayrıntısı
R. T. Erdogan’in iç yüzü |
Türkiye Partisi Genel Baskani Abdüllatif Sener ile ben, Erdal Inönü’nün SHP Genel Sekreter Yardimcisi, o da Erbakan Hoca'nin Refah Partisi'nin milletvekili iken bir açik oturumda tanistim. |
|
Ilk izlenimim; düzgün, dürüst, akilli ve milli görüs siyasetine inanmis bir politikaci olduguydu. 1995-99 döneminde ben CHP’den, o yine Refah’tan milletvekili olarak mecliste olduk. Ancak bir kez dahi bir araya gelmedik. Geçen haftaya kadar da hiç görmemistim. AKP’nin kurulusunda Erbakan Hoca'yi birakti ve Abdullah Gül, Bülent Arinç, Mehmet Ali Sahin’le birlikte R. T. Erdogan’in yaninda yer aldi. 2002 seçiminden sonra kurulan AKP hükümetlerinde bakanlik yapti. 2007 seçimi öncesi kendi karariyla AKP’den ayrildi. 2009’da Türkiye Partisi'ni kurdu ancak, umdugunu bulamadi. 1974 CHP-MSP Koalisyon hükümetinde bakan oldugumdan beri, Erbakan Hoca ve milli görüs kadrolarini yakin tanimak için hep inatçi bir çaba içinde oldum. Benzer nitelikleri, ilke ve hedefleri olan bir kadroydular. Bana göre, Abdüllatif Sener de, Erbakan Hoca'nin verdigi deger ve destege hep layik olanlardandi. Kamuoyunda her görevinde olumlu yorumlanmis ve sayilan, sevilen bir politikaci kalmayi basarmistir. Ayrica etkin konumunu erken yitirdigi için üzülenler oldugu kanisindayim. 20 yil sonra, Baskent Üniversitesi hastanesinde karsilastik. Ikinci kez bir araya gelmistik. Ama sanki ikimiz de geçen iki on yilin her olayinin hem de birlikte en yakin tanigiydik. Onun farki, son yillarda ülkeyi tarihindeki en bunalimli ve sorunlu hâle getiren bir basbakanin en yakininda olmasiydi. Onun için hemen sordum, “12 Eylül darbesinden çeyrek yüzyil sonra, bir kez daha (hangisi galip gelirse gelsin) politikaci-asker çekismesinin, ülkenin baris, istikrar ve huzurunu bozacagi korkusu, ayrilmanizin gerekçesi olmus muydu?” Yaniti kisa oldu: “Birçok neden vardi. Ancak ilki, Basbakan'in adalet anlayisinin ve duygusunun zayiflamasi, ikincisi de geçmisin kini içinde, iktidar gücünü kavga etmeye dönüstürmesi oldu.” Belki herkesin bildigi bir yanitti! Ancak, Abdüllatif Sener gibi birinin bu açiklikta söylemesi çok önemliydi. Bu yaniti alinca, su soruyu sormadan edemedim: "Erbakan Hoca Istanbul'a baskan adayi yaparken bu yönüyle onu taniyamamis miydi?” Hiç ummadigim bir yanit geldi: “Hoca istemiyordu!” Bu ögrendiklerimden anlasiliyor ki R. T. Erdogan gerçek yüzünü ve hedeflerini, Genel Baskani dâhil herkesten saklamasini bilmisti. Ta ki, 2011 seçiminde aldigi oya kadar. Artik o hâle geldi ki, en önemli ülke konularindaki kararlari, sayesinde bu günlere geldigi Cumhurbaskani Gül’e bile bilgi vermeden ve hatta ona ragmen aliyor. Anlasilan, Basbakan'in yanindaki etkin ve yetkin ilk besten biri oldugu halde Abdüllatif Sener’in ayrilisinda devre disinda kaldigini erken görmesinin ciddi rolü olmus. Daha baska soruya gerek kalmamisti. Çünkü Adalet ve Kalkinma Partisi'nin kurucu önderlerin birisi ve bence en düzgün olani diyordu ki, “Partinin Genel Baskani'nin “adalet” duygusu zayiflamisti ve hükümranligini kurmak için basta devletin en önemli kurumlari, önünde engel gördügü herkesle 'kavga' etmeye karar vermisti.” 2007 seçiminden bu yana olanlar da bu savi dogruluyordu. Not: Bunlari kendisinden izin almadan yazdim. Aradan günler geçti. Bir türlü aklimdan çikmayan bu sözler bana göre, özellikle son iki yildir olanlari çok iyi açikliyordu. O nedenle Sayin Sener’in beni anlayacagina ve bagislayacagina inaniyorum. |
Tarih: 20.07.2012 02:57:18 |
Okunma : 635 |
Kategori : Vatan Gazetesi |