Cevikce / Haber ayrıntısı

GERÇEKLERI GÖRMEK VE GEREGINI YAPMAK ZAMANI

CHP’nin 34. Kurultayi son erdi. Seçmen egiliminin degismesi açisindan, bu kurultayin da öncekilerden farki yoktu denebilir.
 


Sonuçta ana muhalefet partisi önümüzdeki yerel seçime de, Baskan Kiliçdaroglu ile gidecek. Medyada bu isleri bilenler ne yazarsa yazsin, ne söylerse söylesin 16 Temmuz günü CHP’nin durumu neyse, 19 Temmuz’dan sonra da halkin gözünde aynidir. Parti Meclisine o girmis, bu çikmis kimsenin umurunda degildir.
Bir önceki Genel Baskanin özel kusuru yüzünden gitmesi ve Kemal Kiliçdaroglu’nun gelmesiyle 2010 Mayis Kurultayindan sonra, yillardir ilk kez en azindan merkez sol seçmende, yeni bir umut ve heyecan isigi parlamisti. Ne var ki geçen iki yilda parti, yüzde 25-30 bandindan daha ileri gidecegi ve daha önemlisi, iktidar seçenegi olacagi beklentisini veremedi. Kurultay fotograf olarak renkli, heyecanli ve gösterisli geçse de, Parti Meclisine deneyimli, becerikli ve is bilir bazi yeni isimler girmis olsa da, yarinlarda bu durum degismeyecektir.
Ülkeyi artik, tek basina ve tek elden yöneten “Zat” ta, CHP’nin bu durumunu bildigi ve isine geldigi için inadina tam da Kurultay sirasinda, ilk seçimde yüzde 60’lari hedef aldigini yineleyerek, kamuoyunun gözünü yine üstünde tutmayi becerdi. Bazi partileri koltugunun altina alarak baskanlik sistemine geçmek için iktidar gücünü sonuna kadar kullanacagini da gösterdi.
Bütün bu saptamalari, laik demokrat cumhuriyetçilerin, sosyal demokratlarin ve liberal demokratlarin umutlarini karartmak için yazmiyorum. Baskan Kiliçdaroglu’nu bu durumun sorumlusu gibi göstermek kasti içinde de hiç degilim. 12 Eylül 1980’den bu yana siyasal yasamimiz çok büyük oranda dünya ve çevremizde olan ekonomik, politik ve yapisal degisikliklerin etkisi altinda. Bilinmezlikler ve beklenmedik sert rüzgârlar tarihin akisini degistirmis durumda. Birinci dünya savasindan beri siyasal dogmalarin rekabeti ve savaslarindan yorgun düsen halklar, 21. Yüzyil ile birlikte din, irk ve mezhep kavgalariyla karsi karsiya kaldilar.
Ülkemiz de, bu depremlerin ana fay hatti üstünde. AKP ve R.T.Erdogan bu olaganüstü hizla akan sürecin ortaya çikardigi bir sonuç. Dolaysiyla, bu gidisati durdurmak için muhalefetteki iki partinin kendi basina çaba sarf etmesi, kadro ve programlarini yenilemesi hiçbir sonuç vermez. Televizyonda Baskan Kiliçdaroglu’nun kurultay konusmasini dinlerken, öte yanda Basbakan Erdogan’in daha çok oy için attigi adimlar aklima takildi. Ana muhalefet lideri, içtenlikli bir çabayla yeni çikis konulari yaratarak ve bir kere daha kadro degisikligine giderek, halki inandirmak ve kendine çekmek istiyordu. Ancak bu zaten CHP’nin kirk yildir en iyi yaptigi bir arayisti. Daha geriye gitmeden son yirmi yila bakildiginda, eski Genel Baskanlarin da her kurultayda benzer adimlar attigi görülür. Aradan bir ay geçmeden, degisen hiçbir sey olmamisti. Dönemin iktidarinin yarattigi yapay gündemin arkasindan kosup durdular. Son 10 yildir R.T.Erdogan’in gündemleri pesinden oldugu gibi…
Ben kesinlikle daha radikal önermelere gerek olduguna inaniyorum. Uzun süredir aklimda su düsünce olustu; CHP ile MHP, önce yerel, sonra da genel seçimde sandiga “tek oy pusulasi” ile gitmenin bir yolunu bulmalilar. Öylece, 25+15 degil, 40’in çok üstünde bir birikmis muhalefet oyunun seçim sandigina yansiyacagina inaniyorum. Bu iki parti, her düzeyde özveri gösterip, halkta AKP’nin yenilebilecegi izlenimini yaratmalidir.
Bu önerime gelecek tepkileri sezdigim için yasadigimiz bir gerçegi animsatmak istiyorum; 1977 seçiminde Amasya’dan yüzde 52 oy alarak CHP’den ikinci kez meclise girdim. Ecevit de 1950’den sonra CHP’nin yüzde 42 gibi en yüksek oyunu alan Genel Baskani oldu. Ancak, 2002’de AKP yüzde 35 oy aldigi halde yüzde 10 barajindan yaralanarak tek basina iktidar oldugu halde, CHP barajsiz nispî seçim sistemi yüzünden tek basina hükümet kuracak sayi olan 226 sandalyeyi meclise sokamadi. Ecevit, hükümet kurmakta zorlandi. Koalisyon yapabilecegi iki partiden biri, Erbakan Hocanin MSP’si ve digeri Türkes’in MHP’siydi. 1974 Koalisyon denemesinin basarisizligi yüzünden Erbakan’la ve yillarca “fasist egilimli” diye suçladigi için de Türkes’le koalisyonun adina bile yanasamadi. Sonunda güvenoyu alinamayacagi bilindigi halde CHP, azinlik hükümeti kurdu. Benim de kabinede bakan oldugum o, Ikinci Ecevit Azinlik Hükümetinin programi mecliste okunmadan iki önce Türkes, Ecevit’e aracilarla bir öneride bulundu; “Hükümet programinda, devletin bütünlügünü kasteden politik güçlere karsi taviz verilmeyecektir” seklinde bir maddeye yer verilirse, MHP güvenoyu verecekti. CHP Genel Baskani önerinin kamuoyunda duyulmasina bile cesaret edemedi. Ve azinlik hükümeti güvenoyu alamadi. Arkasindan ülke milliyetçi cephe( MC) hükümetlerini yasamaya devam etti ve 12 Eylül Darbesine gitti. Ayni Ecevit, 1999’da MHP ile kol kola koalisyon yaptiginda, ne parti tabani, ne de seçmen yadirgadi.
Tarihi yanilgilar, hele ki ezberleri bozamamak ve duygusallik yüzündense, bedeli çok agir oluyor.

Tarih: 23.07.2012 05:37:21

Okunma : 648

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır