 |
Basbakan, partisinin “Muhafazakar Demokrat” kimligini öne çikararak bu sözünün Çagdas Demokrasi anlayisinin dogal sonucu oldugunu söylüyor. Yeni akil hocasi ve danismani Adana Milletvekili Ömer Çelik’de ayni zamanlama ile medyada baslattigi bir dizi yazim ve söylesi kampanyasinda Tayip Erdogan’in ne çok degistigini kamuoyuna açiklamak için telasli bir gayret gösteriyor. |
|
AKP’nin sorumlu ilk agzi ve sözcüsü gibi konusan Çelik, Muhafazakarligin düne kadar bilindigi gibi, tutuculuk yani kurulu düzene baglilik olmadigini söylüyor. Ve ekliyor, “AKP Türkiye’de yenilesmenin ve degisimin adresi partidir ve bu baglamda bir çagdas Muhafazakar Partidir” diyor. Elbette bu sözleri ile Ömer Çelik siyaset sosyolojisinde Avrupali eski Muhafazakar agabeylerine ders veriyor ve hatta siyaset bilimine yeni bir katki yapiyor(!) Bunlar, yeni kusak siyasetçilerin imaj yaratmak için kuramlarla oynama hevesidir. Toplumsal gerçege uymayan, popülist çabalardir. Bunlar, kisa dönemlerde oy getiren ancak kalici olmayan taktik yaklasimlardir. Gelismekte olan Demokrasilerde halkin siyasal sömürüsünün en kolay yolu bu tür popülist söylemlerdir(!) Bunu en iyi bilenler bizim ülkenin sagci politikacilaridir. Türkiye’deki en yakin örnegi de ANAP’tir. Oysa, sözle imaj yaratmak ve onu kalici kilmak birikim ve tutarlilik ister. Demirel köyden gelmis lâkin, Isparta basta 40 yilda yildizi parlayan bütün sehirlerimizin çagdas birer sanayi kenti olmasinda en büyük payi olan basbakanlarimizin basinda gelir. Çok esprili ve yaratici zekasi olan bir Devlet Adamidir. Çok güzel sözleri vardir. Ilk basbakanligi yillarinda sokak yürüyüslerinin yogunlastigi günlerde, terörden toplumun endisesi korkuya varan boyutlara çikmisti. Ankara Kizilay’da yine izinsiz gösterilerin tirmandigi bir gün, olaylari durdurmak için ne düsündügü soruldugunda Demirel, ünlü sözünü söyler “Sokaklar yürümekle asinmaz.” Muhalefette iken, bir seçim öncesi Ege’de dolasirken, köylünün tütün fiyatini az bulup sikayet etmesi üzerine Demirel” Ben gelirsem 5 kati fiyat verecegim” der. Seçimden sonra mali sikintilar tütüne o düzeyde destekleme fiyati vermeye olanak vermedigi için soruldugunda Basbakan Demirel o sicak gülüsü ile “ dün dündür, bugün bugündür” der. Olaylarin önüne geçilemedigi için, silahli terör ileri boyutlara varmistir. Istanbul’da, Ankara’da her gün bir banka soyulur ve yabancilar rehin alinir, Büyük Elçilerin otomobili yakilir, uçak kaçirma eylemleri yasanir. O sicak ortamda askerler Demirel’in Basbakanligi birakmasini isteyen ünlü 12 Mart muhtirasini verir. Demirel’de sapkasini alir, gider. Sonralari korkaklikla suçlayanlara Demirel’in, “Ne yapacaktim, kendi askerimle savasacak miydim?” deyisi hiç unutulmaz. Tayip Beyinde simdilerde söyledigi espri içeren sözleri ilerde belki, animsanir(!) Ancak yillardir çözülemeyen ve kendisinin dogrudan taraf oldugu Türban Sorunu karsisinda ciddi öneri yaratmak baska, Demirel’i kiskandirircasina espri yapmak çok daha baskadir. Bir kere Türban, basörtü olayi degildir. Basbakanda biliyor ki, siyasi bir düsüncenin simgesidir. Böyle oldugu için Fransa’dan sonra Almanya’da türbani okullarda yasaklamaya yöneldi. Eylemli olarak topluca hak aramaktan öte, Türban Kavgasi açikça hedefi ve amaci Islami Cumhuriyet olan siyasal bir mücadeledir. 1969’dan bu yana Erbakan Hoca’nin baslattigi ve ideolojik slogani “Milli Görüs” olan siyasetin devamini, bugün AKP temsil etmektedir. Bunu ben yazmiyorum, bunu türbanli gençler iyi niyetle böyle görüyor ve o nedenle AKP’ye güvenerek eylemlerine cesaretle devam ediyorlar. Bu durumda hariçten gazel okurcasina, sorunun hem tesvik edicisi, hem sorumlusu olan Basbakanin, hem de Almanya’da “Basi açik ile örtülü bir arada yasamali” sözleri, oturdugu koltugun ciddiyeti ile bagdasmiyor. “Ben bu sözleri Muhafazakar Demokrat olarak söylüyorum” derseniz, Avrupa’da kim inanir bilemem, ancak Türkiye’de sezgilerim, bana birilerinin bu sözler karsisinda Ismet Pasa gibi, “Hadi canim sende” dedigini söylüyor. |
|