Çevikce Haber

Meclis Baskani Arinç’in milletvekillerine birer bilgisayar vermesi çok dogru ve çagdas bir uygulamaydi.

1976’da CHP Il Baskani iken Baykalciliga bizimle beraber baslayan bugün Meclis Idare Amiri Manisa Milletvekili Erdogan Yetenç’i aradim. Besiktas ve futboldan baska siyaset disi hiç bir ugrasisi olmadigini bilerek ve kullanmayacagini düsünerek aldigi bilgisayari bana vermesini istedim. “Esimle karar verdik, derse basladik. Ben kullanacagim” deyince ne kadar sevindigimi anlatamam. Simdi Baskan Bülent Arinç’tan bir dilegim var. Bilgisayardan daha çok aydinlanacaklarina inandigim için yeni bitirdigim bir kitabi 550 adet aldirip, milletvekili arkadaslarima hediye etmesini kendisinden rica ediyorum. Kitabin adi : “Fundamentalizmler Çatismasi”, yazari Pakistan kökenli ünlü Tarik Ali.

Kitabin arka kapagini aynen aktariyorum:

“11 Eylül 2001’de düzenlenen saldirilarla Amerikan anakarasina kimsenin dokunamayacagi kurali 1812’den beri ilk defa bozuldu. Sonar da Amerikan Imparatorlugu, bütün dünyaya kendi düzenini en çiplak ve acimasiz biçimiyle dayatmaya baslayip, 11 Eylül sonrasi atmosferden de yararlanarak, yeryüzünde baslayan herkesin kendini yeni bir dehset ve korku dalgasi karsisinda iyice güçsüz hissetmesine yol açti.

Türkiye’de romanlariyla taninan Tarik Ali’ye göre, böyle bir “yeni” dünya atmosferinde söz konusu olan sey, medyanin önderliginde bize yutturulmaya çalisildigi gibi bir “medeniyetler çatismasi” degil, tam tersine bir “fundamentalizmler çatismasi”dir; en büyük tehlike ise “bas fundamentalist” Amerikan Imparatorlugu.

“Allah’in öcü”, “Allah bizden yana” ve “Tanri Amerika’yi korusun” gibi sloganlarla dinsel sembollere dayali bir savas çilginligi tarihe geri getiriyor. Bilmek gerekir ki, fundamentalizm Islam’a özgü degildir, dinsel fundamentalizmin yaninda din-disi fundamentalizmler de vardir. Ve tarihe baktigimizda Yahudi ve Hiristiyan fundamentalizmi çok daha kan dökücü ve zalimdir. Her din gibi Islam da yekpare degildir ve çesitli iç mücadelelerden geçtikten sonar günümüze gelmistir. Simdilerde Usame bin Ladin’le ön plana çikan Islam ise, Suudi Kralligi’nin parasal katkilari, Pakistan’in lojistik destegi ve ABD’nin bilgi ve silah akisini saglamasiyla gelisen Vehhabi Islami’dir.

Kendini “Müslüman olmayan bir Müslüman”a benzeten Tarik Ali, Islam âleminin içinden bakarak bir tarihsel panorama çizdigi Fundamentalizmler Çatismasi adli bu kitabinda, Islam ülkelerinin halklarini kendi yöntemlerini seçmeye, ABD ve Batiya karsi kendi kaynaklarina ve kederlerine sahip çikmaya ve bunlarin gerçeklesmesi için de çok acil bir gereklilik olan bir Islami Reformasyon’a çagri yapiyor.

Fundamentalizmler Çatismasi bu niteligiyle, Dogunun, magdurlarin ve muhaliflerin gözünden bir dünya tarihi olarak da okunabilir.”

Kitapta Osmanli’ya ve Atatürk’e birçok atiflar var: “Sabirsiz Avrupa Emperyalizmi, Osmanli Imparatorlugunun çöküsünü keyifle izliyordu.”, “Osmanli Sultani tarafsiz kalabilirdi aslinda ama Avusturya-Almanya ittifakina katilmaya karar verdi. Geriye dönüp bakildiginda bu seçim aptalca bulunsa dahi, o zaman Babi-Ali talihini denemeyi bir marifet saymisti.”, “Mustafa Kemal Pasanin, kendini ve dini yenilestirmekten aciz bu köhnemis kurumdan kurtulmak için aldigi cesur kararlar Islam dünyasini bölmüstü. Modernlesmeciler sevinirken, kimliklerini sarik giyerek sergilemekten hoslanan muhafazakar din adamlari ve geleneksel dindar kesim artik kendini yetim hissediyordu.”, “Osmanlilar Araplari disaridan birlestirmis ancak içeriden bunu saglayacak yapilari kurmamisti”, “Çogu zaman Osmanli Imparatorlugu tarafindan kendi haline birakilan kabine bölünmeleri bölgede çok basli egemenlikler yaratmisti.”, “Sekuler-Milliyetçi alternatifini ortadan kalkmasiyla Sah Washington’un bölgedeki çikarlarini sadakatle gözettigi sürece ülkeyi gönlünün istedigi gibi yönetme özgürlügüne kavusmus oldu.”, “Iran’da bir çok insanin simdi ulemaya ve dinine duydugu nefret gerçekten dikkat çekici.”, “Çok uzun zamandan beri biz Müslümanlarin üzerine bir cehalet perdesi gerilmis. Bu bizi asirlarca geriye itti. Türkiye’yi modernlestirmek isterken Kemal Atatürk bunu anlamisti…”