Cevikce / Haber ayrıntısı
Nereden gelip nereye gittigini bilmek |
AKP Genel Baskani R. T. Erdogan Istanbul Belediye Baskani olup, milli görüs siyasetinin önderligine soyunana dek, Türkiye’de politika as-is yani ekonomik ve sosyal sorunlar üzerinden yapilirdi. |
|
Bugün artik, partiler arasindaki seçim yarisinin basligini, soyut din, irk ve mezhep tartismalari olusturmakta. Bunu bilinçli ve programli olarak o baslatti, tirmandirdi ve sürdürüyor. Tek amaci var; sonucu ne olursa olsun, oyunu artirmak. Çünkü politikadaki varliginin ve kaliciliginin seçim sandigindaki oy sayisina bagli olduguna inaniyor. Kader arkadasi ve buralara gelmesini borçlu oldugu Cumhurbaskani Abdullah Gül’ün, “demokrasi sadece sandik degildir” dedigi günden beri mikrofonu eline her aldiginda, tersine, demokrasinin sandik oldugunu ispat(!) için ter döküyor! Ama o inatla israr ettikçe dalkavuklari disinda, sagduyulu yandaslari bile kuskuya kapilmis durumda. Bu yaklasiminin dayanagi, 1997’deki “28 Subat’in, demokrasiye karsi yapilmis bir darbe girisimi oldugu” inancidir. Daha dogrusu bu, onun inanci olmaktan öte daha çok korkulu rüyasi olmali! Çünkü özüne bakildiginda, 28 Subat müdahalesinin asil nedeni, Erbakan-Çiller hükümetinin egitimin altyapisindaamaçladigi, laiklik karsiti yapisal dönüsümü engellemekti. Milli görüsün öne çikanlarindan olmasi dolayisiyla 2003’ten bu yana “kan kusarken kizilcik serbeti içtim dedigi” yani gerçek hedefini gizlemek zorunda kaldigi on yil boyunca onun da yasadigi darbe fobisi anlamlidir! 2010 Anayasa degisikligi ile askeri ve yargisal vesayeti kendi eline alinca da, rahatladi ve “asil hedefimiz, dindar nesil yetistirmektir” dedi. Bu savini, aldigi yari seçmen oyuna baglayarak, milli iradenin geregine dönüstürünce de, basta muhalefet partilerinin liderleri olmak üzere karsitlariyla, inanç ve tinsel düsünce temelinde tartismak hesabina geldi. Suriye ve Misir’daki aci ve karanlik gelismeler karsisinda, takindigi aglamakli tavrin nedeni de, sandiktaki ayrismayi, ayni konulara dayandirmak olsa gerek! Aslina dönme çabasindaki Ertugrul Günay su son sözleriyle, bu gerçegi açikça belgelemektedir: “Ali Ismail Korkmaz’i öldürenler hak ettikleri cezayi almadan, kimse bana adaletten ve baska ülkelerin mazlumlarina merhametten söz etmesin!” Darbe aksami, yakinlarima ilk söyledigim su oldu: “Bu henüz baslangiç. Misir, darbe dönemine yeni basliyor, dilerim iç savasa dönüsmez”. Bazilarinin, demokrasi havarisi gözükerek, Müslüman Kardesler'in cihat politikasina arka çikmasi, hâlâ iç dünyalarindaki darbe korkusunu yansitiyor! Oysa Türkiye’miz, onar yil arayla basindan geçen müdahalelere karsin, demokratik yolda ilerlemesini sürdürmeyi basarmistir. Unutmayalim, biz 1950 ile arka arkaya üç seçimde, gizli oy-açik sayimi basarmis bir ülkeyiz. 27 Mayis 1960’ta darbecilerin gerekçesi kesinlikle irk, din ve mezhep ayrisimina dayanmiyordu. Kisa süre sonra 1961’de de yine, gizli oy ve açik sayima dayali tartismasiz bir seçim yapilabilmistir. Bugün, nüfusumuzun yüzde 70’i genç kusaklar için darbeler, kirk yil öncesinin anilarinda kalmistir. Üstelik darbecilerin yargilanabildigi bir tarihi yasiyoruz.Misir, Ingiltere’nin boyundurugundankurtuldugu altmis yildir, omuzlari yildizli diktatörlerin istedigi gibi yasadi. Geçen yil gençler, Tahrir Meydani'nda “yeter, söz bizimdir” derken hayalleri, Türk halkinin 1950’de, “yeter söz milletindir” diyerek, ayaga kalkisiydi. Ne var ki, çok önemli bir fark vardi; o seçimden baslayarak yarim yüzyil boyunca Anadolu halki, hiçbir seçimde irk, din ve mezhep ayrismasiyla sandiga gitmedi. 2011 seçimine kadar da, Kars’tan Mugla’ya, Hakkâri’den Edirne’ye seçmen hep, as ve is umuduyla, kendinden buldugu “lidere” oy verdi. R. T. Erdogan da, Demirel ve Ecevit gibi o umudun yarattigi bir politikacidir. Biraktik dünya liderleri arasina girmeyi, Müslüman dünyasina örnek olmak isteyen bir lider öncelikle, basinda oldugu laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve kendisinin, nereden gelip nereye gittiginin ayirdinda olmasi gerekir. Nerde!.. |
Tarih: 1.09.2013 19:02:47 |
Okunma : 586 |
Kategori : Vatan Gazetesi |