Cevikce / Haber ayrıntısı
HADDINI BILMEYENLER ÜLKESI |
“Adam olmayanin eline bir mal, bir mevki geçti mi, herkesten önce kendi rezilligini sergileyen kendisi olur”
Mevlana’nin bu çok önemli özdeyisini bir-kaç kez okursaniz dört satirda, dörtyüz sayfalik bir kitap okumus kadar olursunuz.
Önce akliniza yakin çevrenizde bir-kaç isim gelir. Yasiniz biraz ilerlemisse, anilarinizda bazi önemli(!) Kisiler canlanir. Biraz daha zorlarsaniz, bu kez kendini rezil etmis bir çok ünlü yönetici, politikaci belleginizde çagrisim yapar. Iste o zaman istemeyerekte olsa Mevlana’nin nezaketini bir yana birakir, bu animsadiklariniza “HADDINI BILMEMISLER” dersiniz.
|
|
Elbette çok haklisiniz. Çünkü, keske Halkimiz o tiplerin günümüzde boy gösterenlerine “Haddinizi Bilin” diye topluca haykirsa, iste o zaman çagdas demokrasinin tam anlami ile gerçeklestigini görürüz. Iyi bir üniversiteden mezun olduktan ve planlama konusunda uzmanlik egitimi yaptiktan ve 10 yildan fazla Devlete üst düzeyde hizmet ettikten sonra kendimi, rastlanti sonucu, genç yasta politikada buldum. Benimde içinde bulundugum, iki partinin üçer üyesinden olusan komisyonun tamamladigi CHP-MSP Hükümet Programini, Turan Günes (1974’deki 1. Ecevit Hükümetinin Disisleri Bakani) Parti Genel Baskanlari Ecevit ve Erbakan’a verdi. Meclis koridorlarinin soguk bir kis gecesinde, Gazeteciler Ecevit’in açiklayacagi Bakanlar Kurulunu ögrenmek için birbirlerini atlatmaya çalisiyordu. CHP’nin O zamanki grubunda Ismet Pasa ile çalismis, Nejdet Ugur, Ilyas Seçkin, Kamîl Kirikoglu gibi birçok önemli ve deneyimli isim vardi. Gecenin geç bir saatinde Basbakanin beni odasina çagirdigini söylediklerinde, programdaki ekonomik bölümlerle ilgili sorgulanacagimi düsünerek odasina girdim. “Sayin Çevikçe, sizi Bayindirlik Bakani olarak Kabinede görevlendirmek istiyorum” dediginde Basbakan Ecevit, yüzüm kizardi ve içimi bir endise kapladi; “Efendim, ben daha yeni bir politikaciyim, grubumuzda çok degerli ve deneyli agabeylerimiz var, beni bagislayin” dedigimi ve o çekingen halimi bu gün bile animsiyorum. Hizla akan zaman içinde, bu ülkeden birçok haddini bilmezler geldi ve geçti. Ama böyleleri yüzünden, son yirmi yilda Türkiye ekonomik, sosyal ve siyasal her türlü bunalimi yasadi. Bu bunalimlarin bedelini halk öderken, kendini rezil edenler, Politikaciyi da halkin yüzüne bakamaz hale getirdiler. Bir ara, herkese haddini bildirecegim diyerek 12 Eylülcüler ülkenin basina geçti. Yatsiya kadar sürmedi büyük sözler; haddini bilmeyenlerin yerini, haddini hiç bilmeyenler aldi. Çaresiz halk eskileri arar oldu. Demirelleri, Mesut Yilmazlari, Erbakanlari, Ecevitleri, Bahçelileri bu ülke tekrar tekrar yasadi. Simdilerde halkimiz Tayip Erdoganlari, Deniz Baykallari izliyor. Demirel Cumhurbaskani olunca, Çiller Basbakan, Karayalçin Basbakan Yardimcisi oldu. Yeniden kurulan Koalisyon Hükümetinin bir Bakani için iyi niyetli bir eski tüfek politikaci “Sayin Genel Baskan duydum ki, filancayi Bakan yapiyormussunuz, nitelikleri bakimindan Cumhuriyet Hükümetinde Bakan olmak, o kisinin HADDI’ni asar, bir kez daha degerlendirin lütfen” dediginde aldigi yanit aynen sudur; “Çok önemli degil efendim, sonuçta sirasi gelen her arkadas Bakan olabilir(!)” 28 Subat postmodern bir darbeydi. Ne Avrupa’da, ne de Türkiye’de kimse 1997’de demokrasimizin çok agir bir darbe yedigini yadsiyabilir. Ancak, hiç kimse yanlisindan da, Mevlana’lardan da ders almiyor. Adam olmayanlarin eline mevkii verilmeye hala devam ediliyor. HADDINI bilse bir Basbakan Yardimcisi, “Türk Adaletine Güvenmiyorum!”, bir Maliye Bakani yurttasina “Ulan”, bir Basbakanlik Müstesari ise “Laiklik ve Cumhuriyetin yerini daha Müslüman bir yapiya devretmesinin zamani geldi” der mi? |
Tarih: 2.02.2004 |
Okunma : 739 |
Kategori : Vatan Gazetesi |