Cevikce / Haber ayrıntısı
LIDERLIK-ÖNDERLIK KUMASI |
Bu baslik altinda, 9 yil önceki yazim, su savla bitiyordu: |
|
“Basbakan Erdogan’in, üstesinden çok zor gelinecek köklü ve önemli sorunlari kolay bir cesaret konusuna dönüstürdügünde, eninde sonunda (belki de istemeyerek) despotizme kaymasi kaçinilmaz sonuçtur” Bagislayacaginizi umarak, o yazimi birlikte bir kez daha okuyalim; -Cesaret, liderlige soyunanlarda, olmasi gereken birincil özelliktir. Bölgemizde, Avrasya’da ve hatta Balkanlar’da, duygusalligin ve kaderciligin agir bastigi genis kitleler indinde, sirf cesaretiyle liderligi de asan ve kahramanlasan örnekler vardir! Ancak cesaret sahibinde, bilgi, deneyim, sagduyu ve özveri bir arada olmazsa, kisi gerçek anlamda lider olamaz. Bunlarsiz ve üstelik yüreginin hacmini de asarak cesaret gösterisine kapilanlar, o yüzden de dünyayi içinden çikilmaz sorunlarla karsi karsiya getirenlere bile oldu. Murat Karayalçin'i DPT'de çalisirken tanimistim. Yetenekli, bilgili, çaliskan bir gençti. SBF'de okumus, iyi Ingilizce bilen ve Rize kökenli, görmüs-geçirmis bir aileden geliyordu. Türkiye’nin ilk büyük uydu kent projesi olan Bati Kent Toplu Konut uygulamasinin basina getirildi. Kisa sure içinde olaganüstü basarili oldu. Bu basari, onun özgüvenini ve dolaysiyla cesaretini artirdi. 1989 yerel seçiminde SHP, Murat Karayalçin'i Ankara Belediye Baskan adayi yapti. O da, seçimi kazanarak belediye baskanligina ve fiili politikaya ilk adimini atti. Çok basarili oldu ve Ankara düzeyini de asan yönetim yetenegini kanitladi. Bu gün AKP’li Melih Gökçek’in övündügü temiz ve yesil çevre, Metro ve Dikmen Vadisi basta, bütün projelerin sahibi ve baslaticisi odur. Politikada deneyimsiz oldugu için ben, Karayalçin'a belediye baskanligini birakmamasini önermistim. Ancak, Genel Baskan Erdal Inönü ve yakin çevresinden destek buldugu için aday oldu ve Aydin Güven Gürkan'i yenerek 1993'de, SHP Genel Baskanligi'na seçildi. Belediyedeki basarisina bagli olarak artan özgüveni ona, Atatürk'ün, Ismet Pasa'nin, Ecevit'in, Erdal Inönü'nün oturdugu o koltugu dolduracak cesareti de vermisti. RecepTayyip Erdogan'i ise, Istanbul Belediye Baskani olunca tanidik. Kendi sözüyle bir Rum ustanin çirakligini yapmis, imam-hatip çikisli, milli görüs çizgisinde bir politikaci. Sporcu, çok zeki, Kasimpasa'da büyümüs, o da Rize kökenli iyi bir aileden. Ebakan Hoca’nin Istanbul Il Baskani olan Tayyip Erdogan da Karayalçin’a benzer bir yoldan geçti. O da, ilk basarisini 1994’de Istanbul Belediye Baskanligini kazanarak gösterdi. Bu basarisi, onun da cesaretini daha arttirdi. 28 Subat yüzünden parçalanip dagilan milli görüs siyasetini yeniden AKP'de toplamasi da, Erdogan'in bu yükselen cesaretinin sonucuydu. Benim o zaman gördügüm eksikliklerine karsin Karayalçin, bugünkü R.T. Erdogan'dan daha olumlu bir örnekti. Ancak, çok kisa süre sonra o Karayalçin'in yerinde, siradan ve basarisiz bir "parti genel baskani" gördügümde, çok üzülmüstüm. Ve sonralari, politikayi iyi niyetle sürdürmek isteyen, ülke için kaybedilmis bir Murat Karayalçin'i yine üzülerek izledim. Tayyip Erdogan gibi, daha bazi büyük kent belediye baskanlarinin, bir-iki basaridan sonra genel baskan olma hevesini ve merakini Türkiye’de ilk uyandiran Murat Karayalçin olmustur. Bunun Dünya’da da örnekleri vardir. Ünlü Alman Devlet adami Willy Brandt, basbakanliga Berlin Belediye Baskanligi'ndan gelmistir. Jacques Chirac, Cumhurbaskani olmadan önce Paris Belediye Baskani idi. Ancak Türkiye'nin toplumsal dokusu ve politik yapisi, Almanya ile Fransa'dan çok farklidir. Üstelik bu liderler yalnizca bilgili, deneyimli ve cesur olduklari için degil, Ikinci Dünya Savasi'na dayanan ve ülkeleri düzeyinde çok zorlu politik kavgalar verdikleri ve bu kavgalardan üstün basariyla çiktiklari için, o görevlere gelebildiler. Basbakan Erdogan’in, ikide bir, "Istanbul'u nasil basariyla yönettiysek, Türkiye'yi de öyle yönetecegiz" sözlerini yineleyerek ve salt cesaretine güvenerek AKP ile yükselip çiktigi yolda, çogu söz ve kararlarinda ortaya çikan olumsuzluklar ve yanlislar rastlanti degildir. Çünkü her siradan kisi gibi Basbakanin da, üstesinden çok zor gelinecek köklü ve önemli sorunlari kolay bir cesaret konusuna dönüstürdügünde, eninde sonunda (belki de istemeyerek) despotizme kaymasi kaçinilmaz sonuçtur.- |
Tarih: 9.12.2013 06:01:52 |
Okunma : 606 |
Kategori : Vatan Gazetesi |