Cevikce / Haber ayrıntısı

AMPULUN AYDINLIK SAVASI

Kisa süre önce Cumhurbaskani, "Herkes, Laik Demokratik Cumhuriyet'in tarafi olmalidir" demisti. Ayni gün Basbakan "Demokrasi ile Cumhuriyet'in dengesi ve ortasi bulunamadi" diyerek sanki Sezer'e yanit veriyordu. Birincisi yasanarak ögrenilen, okunarak dogrulanan ve siyasal toplumsal gerçek olan bir saptamadir. Basbakan'in söyledigini ise, laikligi halkin dini inancina saygisizlik, demokrasiyi insan denen tekilin sürü içinde aykiri da olsa, diledigi gibi ve sorumsuzca yasama hakkinin oldugu toplum düzeni olarak Türkçeye çevirebilirsiniz.
 

Basbakan Erdogan, herhalde cumhuriyeti askeri bir sözcük ve demokrasiyi de cumhuriyetle karsit bir kavram saniyor. Çünkü ona göre örnegin Ingiltere'de krallik var ama cumhuriyet yok(!) Oysa ingiltere demokrasinin besigidir. Yine ona göre cumhuriyet, iste Iran'da oldugu gibi laikligin olmadigi yerde de var! AKP'ye bazilari Ampul Partisi diyor. Tayyip Erdogan'la, Abdullah Gül'ün, partilerini kurarken simge olarak ampulü seçmekle isik, aydinlik saçan imaji vermek istedikleri anlasiliyor.

Isigi, aydinligi saçan ampul degil elbette, onlar da iyi biliyor ki elektrik denen çagdas gelismenin birincil kesfidir asil güç. Daha çok isaret etmek istedikleri, Müslüman inancina göre dünyayi gerçek anlamda aydinlatan gücün din ve kutsal kitap oldugudur. Tarih boyu siyasal ve toplumsal kavgalarin temel nedeni de budur zaten. Elektrik gibi, bilim her yeni icadi ile insanligi aydinlatirken insan beynini de kesfetti. Insan beyni bilim sayesinde kendini ve bütün insanligi daha özgür ve daha cesur kilmaya devam ediyor. Böylece korkular kalkiyor, insani öldürme ve birbirleriyle savasma için yönlendirmek zorlasiyor. Bu gerçek, toplumlar var oldugundan beri iktidar hirsi ile dolu, bilgisiz ve ilkel güçleri çok rahatsiz etti. Bugün de hâlâ Baskan Bush'un da, Bin Ladin'in de bir türlü kabul etmedikleri bu gerçek. Ikisi de sonuçta dini kullanarak baskanliklarini, kralliklarini, ayetullahliklarini, liderliklerini sürdürmek istiyorlar.

Müslüman toplumlarda bu aci gerçegi gören ve yüreklice çözmeye yönelen tek lider Mustafa Kemal oldu. Laik Cumhuriyet olmadan, padisahi ve halifeyi yenmeden, ortadan kaldirmadan, insanin özgür ve toplumun demokrat olamayacagini ilk gören Müslüman insan oydu. Bir dostum ekonomik krizden dolayi evine ekmek-as götüremez oldu. Borç-harç almaya mecbur kaldi. Yüksek egitim görmüs, erken sosyalistlerden biriydi. Ateist miydi bilmiyorum. Bir sabah geldiginde çok yorgun ve aglamakliydi. Artik dayanamayacagini, ruh sagliginin bozuldugunu söyledi ve "Keske inancim olsaydi ona siginirdim diye dün aksam kendi kendime hayiflandim" dedi. Iste dinin insan için gerçegi budur. Bu insana ve dinini böyle duyarak yasayanlara benim de, Cumhurbaskaninin da, herkesin de saygisi derindir. Bir dogru söz vardir. "Allah ile kulunun arasina kimse girmemelidir." Basbakan bunlari bilmiyor mu? Biliyorsa, günlerdir Meclis'te CHP'lilerle, AKP'liler arasindan o kisi yüzünden süren kavgaya ne demeli? Basbakanlik Müstesari olan bu kisi demis ki, "Böylece Cumhuriyet'in baslangiçta ortaya koydugu temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katilimci daha adem-i merkezi daha Müslüman bir yapiya devretmesi sorumlulugu ve artik bunun zamaninin geldigi düsüncesini tasiyorum."

Ampulü gösterip insanlari onun isigi ile uyutmak mümkün olsaydi, herkese nur saçan çoook hoca-dervis-ermis, zamaninda Profesör Ömer Dinçer gibi alim olurdu. Basbakan'a düsen, müstesarini koruyacagina demokrasiyi, Laik Cumhuriyet'in terazisinde tartmak yerine, üçünü de terazinin bir kefesine koyup, öbür tarafa Türkiye'yi oturtarak dengeyi saglamaktir.

Tarih: 24.02.2004

Okunma : 705

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır