Cevikce / Haber ayrıntısı

Bir adim ötesi, hafta tatilimiz “CUMA” dir!

Artik anlasiliyor ki
 

, bu Basbakan, anayasaya göre icranin basi olan ve TBMM’den güvenoyu almis bir parti (AKP) hükümetinin basbakani olmaktan öte, hukuken olmasa da resmen ve fiilen baskanligini ilan eden Ak Saray’in “halkla iliskiler ve propaganda nazirligini” üstlenmis durumda. O kadar ki, Bestepe’den alinan kararlarin öncesini- sonrasini kurcalamadan ve nedenine, kimlerin (gizli-açik) uygulayacagina ve nasil uygulanacagina fazla karismadan kamuoyunun dogru(!) algilamasi için gerekiyorsa günde üç-bes kere televizyon ekranlarinda gülücük dagitmayi, aslî görevi saniyor. Bu görevi inanarak yaptigina, -akilli ise ki öyle gözüküyor-- esinin bile inandigini sanmiyorum. Aslinda Davutoglu saf ve halkçi bir Anadolu çocugu olarak bu görevini de iyi yapiyor. Basinda profesör yazsa da öyle ciddi bir yüksek egitim filan almis degil. Malûm Malezya ekolünün çiktilarindan. Ama ezberi yerinde, agzi da lâf yapiyor! Eline mikrofonu aldi mi, duygu dolu din-vatan-millet döktürüp gidiyor.
Animsanirsa, basbakanlikta siradan bir müsavirken birden kendini “Disisleri Bakani” olarak buldu. O zaman Cumhurbaskani olan Abdullah Gül’de, Basbakan Recep Tayyip Erdogan da basta Suriye, Ermeni ve Israil benzeri, çetrefilli dis iliskilerimizde tirmanan sorunlari, dogrudan ellerine almislardi. Dolaysiyla, Ahmet Davutoglu’nu Ingilizce bilir, bir anlamda onlara emaneten sözcülügü kiviracak bir uygun yüz olarak görevlendirdiler. Gerçekten de, öyle basladi; “komsularla sifir sorun”, “Erivan’da dostluk maçi” ve “Fenerbahçe maçinin devami olarak Esad’i Sam’da ziyaret” ve benzeri sirf popülist propagandaya dönük, laftan ibaret gösterileri, bu güne kadar sürdürüyor.
Bu görevini yaparken bütün çabasinin, ülkenin basta terör, as ve is sorunlarini, oyalama, uyutma, gölgeleme ve laf kalabaligiyla gündemi degistirmek oldugu gün gibi ortada. Ülkenin bir bölgesi tam bir savas alani olmus, seçimde verilen ekonomik sözler gerçeklesmeden yeni yila zam furyasiyla girilmis, yani halkin asil dertleri terör, açlik ve issizlik tirmanirken, bir basbakanin “ halkimiza müjdeler olsun artik Cuma namazi iznine kavustuk!” gibi duygusal tahriklerinin sorumlulukla, ciddiyetle bagdasir bir nedeni olabilir mi?
Bu saptadiklarimin hepsi de sizin bildikleriniz, öyleyse niye yaziyorum? Bunlarla bir kuskumu açiklamak istedim: Aylardir partiler arasi politik tartismanin basligi, sadece “baskanlik”! AK Saray bu tartismayi, “parlamenter sistemin islemedigini” ve dolaysiyla ülkenin basta terör, acil sorunlarini çözmek için ‘baskanlik sisteminin anayasallastirilmasinin zorunlu oldugu’ gerekçesiyle sürdürüyor. Her gün AK Saray’a çagrilan muhtarlar basta, halk temsilcilerine hep bu gerekçeyle bir anlamda propaganda yapilirken, yaygin kabul haline getirilmek istenen, “TBMM’den güvenoyu almis bir parti hükümetinin yani parlamenter sistemin icra organi olan hükümetin yani Basbakanin, sorunlari çözmek konusunda acze düstügüdür”. Iste Basbakan Ahmet Davutoglu’nun, yukarda altini çizdigim bu “basbakanlik fotografi” da, AK Saray’in “baskanlik” israrinin gerekçesi haline getirildi.
Ahmet Davutoglu’nun bu halinin, “basbakanligi” seçmenin gözünde adeta çürüttügü de bir gerçek. Öyle olmasinin arkasinda, partinin varlik sahipleri, Abdullah Gül, Bülent Arinç gibi çok sayida milletvekilinin tasfiye edilip, AKP’nin basina onun getirilmesine, “politikada yükselmenin, beceri, yetenek, liyakat ve deneyimli olmaktan degil, ‘BIRININ(!)’ etegine yapismaktan geçtigine inanmis bir kisi” oldugu gerçegi var. Bu propaganda bir süre daha giderse, seçmen “baskanliga” kerhen de olsa ‘evet’ der artik! Nasil olsa bu kanli ortamda HDP, baraji geçemez. Devlet Bey’in de gidici olmadigi hesaplanirsa, buyurun, AK Saray’a bagli 400 milletvekilinin çikacagi 3. Erken seçim

Tarih: 10.01.2016 22:01:11

Okunma : 536

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır