Yazdırma tarihi : 16.01.2025

ERDAL INÖNÜ’YÜ ANLAYAMADIK

Tarih: 7.11.2016 00:04:42


Dokuz yil önce 31 Ekim’de Erdal Inönü'yü yitirdik.
 



Son yillarda en üstten yönetenlerin ülkeyi getirdigi duruma bakinca, O’nun uygarlik, aydinlik, baris, hak ve hukuk konularinda gösterdigi evrensel ve demokratik anlayisin ve yaklasimin önemini simdi çok daha iyi anliyoruz. Bu açidan bir CHP’li olarak bizim de, birlikte görev yaparken O’nu anlayamadigimizi ve ben ve benim gibilerin bu günlere geliste sorumlulugumuzun oldugunu, hiç birimiz yadsiyamayiz.
Erdal Inönü’yü övmek ve üstün kisiligi ile ilgili yorum yapmak benim için hadsizlik olur. O nedenle, yaninda yasadigim iki olayi ve yorumumu yazmayi yegledim: SHP'de Genel Baskan Erdal Inönü ile beraber görev yapiyoruz. Çin'in bu günkü ekonomik güce erismesinin kapisini açan ama o politikasini ideolojik saplantilarina aykiri gören partizanlarca görevden alinan Devlet Baskani Zao Zi Yang'in davetlisi olarak 1989 yilinda Pekin’deyiz. Baskan Yang, ziyaretimizde yaptigi konusmaya su sözlerle girdi: “siyasal ideolojilerin sonu geldi, bütün ülkelerin ortak hedefinin baris ve insanin mutlulugu olmasi gerekiyor. Bunun sorumlulugu en basta büyük devletlere düsüyor”. Bu sözlerine karsilik Erdal Inönü'nün o sicak ve anlamli gülüsüyle Baskan Yang’in yüzüne bakisi, yillarca gözümün önünde kaldi. Zao Zi Yang'in, 27 yil önceki o sözlerine karsi Erdal Inönü'nün söylediklerini bu gün gibi animsiyorum: "Baris ve kalkinmanin birer soyut sözcük olarak kaldigini ve ülkeler arasi gelir dagiliminin gittikçe daha da dengesizlestiginin" altini çizerek, "ekonomik ve sosyal kalkinmanin önünde çok önemli bir enerji sorunu var. Orta Dogu'da yayilan ve tirmanan terör ve savaslar ve batinin önde gelen devletlerinin bu bölgedeki emelleri dünya barisi için kaygilari artiriyor" dediginde, Baskan Yang'in Erdal Inönü'yü, Konfüçyüs okulundan gelmis bir bilge gibi dinleyen tavri, bizlerin gögsünü kabartmisti.
Erdal Inönü'nün o günkü Sovyetler Birligi'nin (Rusya’nin) çöküsü ve ABD'nin tek büyük güç kalisini yani küresel kapitalizmin tek basina hâkimiyetini yorumlarken söyledigi su sözler çok önemliydi: "Ikinci büyük savas sonrasi kurulan siyasal kutuplar arasi denge nedeniyle yürüyen ‘baris içinde birlikte yasama’ düzeni simdi bozulmak üzeredir". Bu öngörüsü, ne yazik ki, çok kisa süre sonra gerçek oldu. ABD'nin herkesi kendi ekseninde yönetme ve yönlendirme gücü, dünyayi baristan ve demokrasiden gittikçe uzaklasan bir ortama getirdi.
Yakininda olmak ve birlikte çalismaktan onur ve gurur duydugum Erdal Inönü, bilim adami olmasindan daha çok, 1980 sonrasi Türkiye'sinin en saygin ama daha önemlisi örnek bir siyaset adami ve politikacisiydi. 12 Eylül'den sonra demokrasiye geçis sürecinde CHP'nin yerine kurulan ilk parti SODEP'te siyasete girerken sergiledigi sorumlu ve berrak tavriyla, öncekilerden ayriligini hem de sadelikle ve sahiden göstermisti. Hep dilindeki, "ben politikaci degilim" sözcügünde, Türkiye'yi yönetme firsati bulmus ilkel, laik demokratik cumhuriyete inançsiz, içten pazarlikçi ve güvenilmeyen politikacilari yadsiyan, kinayan ve asan bir anlam vardi. Dokuz yil sonra basta cumhuriyetle yasit Cumhuriyet Gazetesine yapilanlar, bu günleri görseydi yüzünde, o günlerdeki sicak ve umutlu tebessümü, soguk ve aci dolu olurdu.


Haber NO: 1019

Kategori: BiGazete