Yazdırma tarihi : 15.01.2025

ÜÇ Önemli SÖZ

Tarih: 14.11.2016 12:13:37


Akli yerinde, beyni aydinlik, yüregi berrak ve omurgasi saglam herkes
 


ülkemizin geldigi ve gidecegi durum-vaziyeti görüyor ve kaygi içinde tartisiyor. Ne var ki, demokratik cumhuriyetçi sanilan bilim ve is adamlarinin, mesleginde uzman geçinenlerin çogunun, kendi özel neden ve gerekçeleriyle, seyirci kaldigi da bir gerçek. Dilerim, yakin geçmiste Avrupa’da oldugu gibi sira onlara geldiginde yanlarinda hala birileri kalmis olur!
Çok önemli ve uyarici buldugum için, su üç degerli ismin sözlerini yazimin ana temasi yapmak istedim. Nedeni, aklimdan çok duygularimdan gelen bir dürtü oldu:
Erdal Besikçi (tiyatro sanatçisi);
“Tedirgin edici günler yasiyoruz. Bu tedirginlik içerisinde hiçbir sey yokmus gibi yasamaya çalisan bir toplum var. Tatli bir sizofreniye dogru gidiyoruz”.
Nuray Mert (siyaset bilimci ve yazar);
“Zaten Cumhurbaskani önderliginde iktidar partisinin, Türkiye ufkunun tek adam liderliginde otoriter bir rejim insasindan ibaret oldugu iyice netlesti. 15 Temmuz darbe tesebbüsü ise, demokrasinin öneminin anlasilmasindan ziyade, otoriter rejim tahkimati için mesruiyet kaynagi olarak dolasima girdi”.
Ahmet Insel (akademisyen ve gazeteci)
“Hepimiz biliyoruz ki bindik bir alamete, hep birlikte gidiyoruz kiyamete”.

Erdal Besikçi’den aldigim, “toplumun tatli bir sizofreniye dogru gidiyor” saptamasi, çok önemli; Yillar öncesinden inandigim ve yazilarimda sikça atif yaptigim bir bilimsel gerçek var: Popülizm, politik anlamda siyasal bencilligin sorumsuzlukla birlestigi yerde, sorunlari agirlastirmayi göze alanlarin yakalandigi hastaliktir. Aci gerçek o ki, kitle psikolojisi, çogu zaman hukuk disi uygulamalari ve hatta devlet adina siddet kullanimini alkislamistir. Oy hesabi yapan çirkin politikaci, kitlenin bu iyi niyetli heyecanini ve duyarliligini hep kullanmistir. Tarihte örnekleri çok görülen bu tek elden ve tek basina yönetme hirsi, demokrat bilinen ülkelerde bile kitleyi etkisi altina alabilmistir. Milliyetçi sosyalist Hitler ile fasist Mussolini'nin dünyayi kana bulayan ve milyonlarca insanin canina mal olan politikalarina, Alman ve Italyan halklari cosku ile güç vermistir. 1950'lerde ABD'deki McCarthyism'in soykirim bayragini, milyonlar siritarak omuzlamistir. Kitlelerin bu psiko-sosyal yapisini, bir anlamda ortak kitle ruhunu irdeleyen bilimsel arastirmalar; halklarin din, mezhep ve etnik duygusalliklarinin, çogu zaman önüne geçilmez birikimlere ulastigini göstermistir.
Nuray Mert’in önemsedigim saptamasi da, “darbelerin, otoriter rejim tahkimati için mesruiyet kaynagi olarak dolasima girdigidir”. Gerçekten de, Sili’de Arjantin’de, Yunanistan’da bir zamanlar bizde, 12 Mart ve 12 Eylül’de oldugu gibi simdi de, 15 Temmuz’un o yolda hizlandiran bir güç haline geldigi görülüyor. Devlet Bahçeli’nin açilimi(!) da, AK Saray’i hedefine iyice yaklastirmis oldu. Ancak bir gerçegi unutmus gözüküyoruz. Çünkü degisen MHP degil, 2002’de degistim diyen R.T. Erdogan’in, vesayeti eline aldiktan sonra, aslina yani “ulus devletin” hâkimiyeti yerine, “Müslüman Kardesligin” yani Erbakan Hocanin “Milli Görüsünün” hâkimiyetine dönüsüne, irk milliyetçiligi anlamindaki “Türk ve Islam sentezcisi” MHP’yi katmasidir.
Ahmet Insel’inkini almamin nedeni ise, bütün çabamiza karsin sonunda, onun son 4 kelimesine saplanip kalmis olmamizdir. Ne kadar yazsak, çizsek, tartissak ta, olaylar kendiliginden (mi) ayni hizla, akip gidiyor. Yalniz Türkiye’mizde degil, çevremizde ve dünyada olan-bitene baktigimizda, olumlu-olumsuz yasananlarin, nereden ve niçin ve hangi hizla geldigini ve nereye ve ne hizla gittigini anlamakta birakin siradan bizleri, ilim-irfan takiminin bile, hiç görülmedigi kadar bocaladigi, zorlandigi bir gerçek.
Bilsinler ki, Ahmet Insel’in “hep birlikte gidiyoruz kiyamete” sözünde, sade bizim gibi karsitlari degil, AK Saray’in yandaslari, trolleri yani tek adamcilarin, bizim Amasyali deyisimizle “alayi” var. Ak Saray da var mi, onu ancak Tanri bilir?


Haber NO: 1021

Kategori: BiGazete