laik demokrasi, övünülebilir bir yol aldi. Ta ki, AK Saray’da oturan “Zat”, sonunda yargi tarafindan düzmece oldugu ortaya çikan Ergenekon suçlamalariyla askerlerin elinden “devlet vesayetini” kendine alana kadar. Osmanli özlemiyle baslayan AK Saray döneminde ise, devlet yönetimi (kadrolari) hizla, O Zat’in eline geçti. Daha dogrusu, “devlet vesayeti” el degistirdi, “Genelkurmay Baskanligindan, AK Saray Külliyesine”… Simdi artik sira geldi, “devletin” ele geçirilmesine. Siradan halk yani iyi-kötü bir isi olan ve çolugunun-çocugunun asgari geçimini saglayan yani nüfusun yaklasik yüzde 60’i için “devlet”, oldum olasi “Erisilmez GÜÇ”tür. Ortalik huzurlu, istikrarli oldugunda, as-is umudu, “Devlet Babadir”. Bu günler gibi, aydinligin kayboldugu, karanligin her seye ve her yere hâkim oldugunda da, “Devlet Korkudur”. “Korku Devleti”, insanoglunun varolusundan bu yana basta dinler, mezhepler, tiranlar ile birlikte çogu siyasal iktidarlarin en etkin silahi olmustur. Özellikle Ikinci Dünya Savasi’ndan sonra, temelinde “hak, özgürlük ve esitlik” olan demokrasiyi, bütün kurum ve kurallariyla özümseyen ülkeler, bu korkuya dayali devleti tasfiye edebildiler. Elbette bunun asil nedeni de, ekonomide sanayilesmeyi becermis, göreceli de olsa hakça kalkinmayi saglamis ve tam istihdam düzeyine çikmis olmalaridir. Yine bu nedenledir ki, sosyal adalet içinde ekonomik kalkinmasini gerçeklestirememis Türkiye gibi ülkelerde, yukarida belirtildigi gibi, halkinin ciddi özverisiyle emekleyen o demokrasi, kurum ve kurallariyla bir türlü kurulamamistir. AKP ve Lideri iste o nedenle yani 2000 krizi sayesinde 2002 seçiminde yüzde 35 oyla iktidari ele geçirdi. Ve arkasindan da, özellikle aydin geçinen liberallerin destegiyle de, “normallesme”, “demokratik açilim”, “çözüm süreci” ve “Avrupa Birligi üyeligi” savlarini kullanarak, 2010 Anayasa degisikligine ulasti. O tarih, baski ve ödüllendirme yollariyla “Devlet vesayetini” ve giderek “Devleti” ele geçirmeye giden yolun baslangiciydi. AK Saray’a geçisle, bu günlere gelisin çok hesapli bir plan-program içerdigini bazilari geç te olsa gördü ama çogunluk henüz karanlikta. Deniyor ki, “Baskanlik (Devleti tek basina ele geçirmek) olmaz ise istikrar, güven ve huzur olmaz”. Oysa gerçek, bes yildir içerde ve çevremizde bizce yanlis ama Onlar için bilerek atilan ve atilmaya devam eden adimlar, gele-gele sonunda halki, gerçek sorunlarindan yani As-Is derdinden önce, birlik-dirlik korkusuna kaptirmis durumda. Öyle görünüyor ki, önümüzdeki 4 veya 6 ay, dünlerden daha karanlik, daha korkulu ve daha haksiz-hukuksuz geçecektir. Ama mutlaka geçecektir, geçecektir çünkü Devlet, Eflatun’dan beri kimi zaman “Baba”, kimi zaman “Tiran” ama er ya da geç bizde de olacagi gibi yarinlarda yine, “Dogurgan ve Doyuran ANA'dir”.
|