medyanin sadece magazin açisindan ilgisini çeker oldu. Son seçimde de, basta Partili Cumhurbaskani R.T. Erdogan, adaylar ne kadar çok magazin degeri yüksek konu (dedikodu) varsa, yüksek sesle onu dillerine doladilar. Bu, adaylar arasinda oldugu kadar partiler arasinda da öyle oldu. Dolaysiyla, insan haklarina dayali özgürlükleri ve adaleti güvence altina alan demokrasi, salt (sadece) sandiga dönüstü. Aralarinda, ilkeler ve hedefler farki kalmayan siyasal partiler yani liderler arasindaki seçim de, “popülizm yarisina” dönüstü. “Önce Insan” açisindan baktigimizda ise, dünyanin gerçek ve birincil sorunu, gelir dagilimindaki adaletsizlikten kaynaklanan “terör ve savaslardir”. “Biri yer biri bakar, kiyamet ondan kopar” sözü, bütün dillerde var olan en eski bir demedir. Basta ABD, Rusya ve Çin olmak üzere dünyanin ilk on ülkesinin her yil daha da artan zenginligi, teknolojisi gittikçe yükselen ve üretimi hizlanan silah satisina dayaniyor. “önce Insan” için ise, simdi asil gerçegi-gelir bölüsümündeki korkunç haksizligi” görelim: Oxfam'in Credit Suisse'in verilerini kullanarak hazirladigi rapora göre, 2016 yilinda dünyanin yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kisi, dünyanin geri kalan yüzde 99'undan (Yaklasik 7 milyar insan) daha fazla servete sahip. Oxfam'in raporuna göre 62 "süper zenginin" toplam serveti, dünyanin nüfusunun en fakir olan yarisindan daha. Küresel 80 "süper zenginin" serveti, dünya nüfusunun en fakir olan yarisinin toplam serveti kadar. TÜIK’in en son verilerine göre Türkiye’de ise, nüfusun yüzde 20 yoksul dilimi, toplam gelirin ancak yüzde 5’ni alirken, en yüksek gelir dilimi yüzde 20 nüfus, toplam gelirin yüzde 50’sinden fazlasini aliyor. Daha ayrintili baktigimizda, toplam nüfusun, en fakirlerden olusan yüzde 10’luk dilimindeki 7,5 milyon insan, toplam gelirin yüzde 2,5’unu alirken, en tepedeki 7,5 milyon insan gelirin yüzde 30’unu aliyor. Toplam nüfusun yaklasik yüzde 20’si yoksulluk sinirinin altinda yasam savasi veriyor. Bu gerçege karsin, Türkiye’miz dahil, özellikle sömürülmeye devam edilen çogunlugu Müslüman ülkelerde küresel sermaye ve yerel ortaklari -kârini maksimize etme pesindeki en zengin grup- "alt-orta-düsük" gelir grubundaki yüzde 80 nüfus kitlesini, estirilen “irk, dil, din, mezhep” firtinasi yüzünden As-Is sorunlarini yani gerçek gündemini göremez, düsünemez hale getirmis durumda. Son seçimde partileri degil, R.T. Erdogan’la M. Ince’nin aldigi oy dagilimina baktigimizda, toplam gelirden en düsük payi alan seçmenin nerdeyse tamaminin R.T. Erdogan’a oy verdigini görüyoruz. Orta gelir grubunun ise yariya bölündügü ve fakat gerçek gündemi daha dogru algilamaya baslayan ve daha önce oyunu R.T. Erdogan’a veren orta gelir grubunun yüzde 10’unun, bu seçimde M. Ince’ye verdigi görülüyor. Bu durum, son yarim yüzyildaki degisim çizgisine göre, Türkiye’miz açisindan daha iyimser olabilecegimizi belgeliyor. Öyleyse, altmis bes yildir, laik demokratik cumhuriyet için gücü yettigince çabalamis bir Anadolu INSANI olarak benim ve dahasi genç kusaklarin, her zamankinden daha “iyimser” olmamiz gerekir. Yeter ki, 81 Milyonun adayi M. Ince’nin estirdigi “umut rüzgârina” bir nefes te biz katalim.
|