Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Hepimizin demir yoluna borcu vardir

Tarih: 1.04.2004


Türkiye’nin rakimi (deniz seviyesinden yüksekligi) en yüksek ilçesini biliyor musunuz? Bilemediniz saniyorum. Yazimin sonunda yanitini verecegim.
 


Eskiden ilçelerden küçük, köylerden büyük kasabalara “Nahiye” denirdi. Bugün ilçelerde olan Kaymakam gibi o zamanlar Nahiyeleri “Nahye Müdürü” idare ederdi. Iste yukarida sordugum, bugün ilçe olan eski nahiyenin müdürü Rizeli Kumbasarmis. Oglundan ögrendigime göre, 1940’larda en az 20’ye yakin “çogu Rizeli” Karadenizli aile o nahiyenin bagli oldugu il ve ilçelerinde yerlesik olarak yasamini kazaniyormus.

Yillar önce Arjantin’e gitmistim. Havaalaninda karsima, karisi Arjantinli ve 10 yasinda oglu olan bir Rizeli çiktiginda inanamistim. Istanbul’da is ararken geçici çalistigi küçük otele gelen Buenos-Aires’li turist ailenin kizina âsik olup 13 yil önce gitmis ve oraya yerlesmis.
1974’de Bayindirlik Bakani oldugumda, ilk yurt içi denetleme gezimi Güneydoguya yapmistim. Sonra görevim bitine kadar, batida altyapi sorunlari göreceli olarak çözümlenmis 12 ilimizin disindaki illerin hemen bütün ilçelerini ve kasabalarini gördüm. Datça’dan Savsat’a, Semdinli’den Enez’e kadar, firini, bakkali veya pastanesi olan her yerde en az bir Karadenizli bulursunuz. Tarla yok bugday ekecek, düzlük yok fabrika bacasi dikecek, otlak yok sürüyü salacak, siz olsaniz Rizelinin yerinde, ne yaparsiniz? Nerede is bulursaniz oraya kosmaz misiniz?
Rizeli için “Memleket dogdugu degil, doydugu yerdir.” Rize’den, çok Basbakan, çok Bakan çikmistir. Ama hepside karinlarinin doydugu yerden ya da eslerinin dogdugu yerden politikaya girmislerdir. Ama hepside okullari disarida okumus. Karadeniz’den ilk çiktiginda çogu önce Istanbul’a gitmis, oradan Anadolu’ya dagilmistir.
Elli yil önce, henüz karayolu yokken, Anadolu’da pasalar, valiler, agalar birinci mevkide, kentliler-köylüler ikinci ve üçüncü mevkide sigirlar-koyunlar yük vagonlarinda ama illaki “Kara Trenle” gider gelirdi. Elli yil önce, Asfalt daha Istanbul’dan Ankara’ya bile ulasmamisti. Iller “Vilayetler” arasi sose yollar II. Dünya Savasi sonrasi yeni yeni yapilmaya baslamisti. Köylümüz, kentlimiz makineye (yani Austin Kamyona) ilk kez 1950’lerin basinda çakil dökülmüs yolda (yazili tas) binebildi. Ortadogu’nun zenginliklerine ulasmak için II. Abdülhamit zamaninda, Almanlarin yaptigi Bagdat Demiryollari olmasa, Kurtulus Savasinda Istanbul’dan Anadolu’ya top tüfek tasimak olanaksizdi ya da aylar alirdi.
Anadolu’yu Istanbul’a baglayan ve böylece Bati Penceresini açan ve insani kente tasiyan, daha sonra köyleri kente, topragi fabrikaya dönüstüren ilk adim, “Yurdu bastanbasa ören Cumhuriyetin demir agi” olmustur.
Anadolulunun, is-as için Istanbul’a, Izmir’e Adana’ya ulasmasi da o demir yolu sayesinde baslamistir. Yoksa Anadolu’nun 2260 metredeki en yüksek nahiyesine yillar önce yasam kuran Rizeli oraya nasil giderdi? Önce trenle Van’a, sonrada katirlarla Yüksekova’ya ulasir ve nahiye müdürü görevine baslardi. Vali Hatay’a, Kaymakam Konya’ya, Posta Müdürü Malatya’ya, Basçavus Erzurum’a öyle giderdi. Kara tren olmasa, Erzincan-Kars, Van-Hakkâri karayolunu açan ve 1950’lerde Marshall yardimindan gelen dozerler, grayderler oralara tasinamazdi.
Yalniz bizde degil, Demir yolu olmadan, dünyanin hiçbir yerine sanayi, çagdas yasam hatta bugünkü karayollari ulasmamistir. Fabrikalar, barajlar, önemli sanayiler yani kalkinma, bugün var oldugu yerdeki dogumunu demir yollarina borçludur.
Elbetteki Rizelinin de Cumhuriyetin Demir Yoluna borcu vardir. Hele bir gün Basbakan olanlarin, Demiryolu yapiminda yalin ayak kazma sallayanlara, onlarin alin terine herkesten daha çok borcu vardir. Hiç trene binmemis bile olsa, babasindan, dedesinden hala kalan borcu vardir.


Haber NO: 112

Kategori: NTVMSNBC