Yazdırma tarihi : 16.01.2025

BIRAKIN ADAYLAR PROPAGANDAYI PROJELERIYLE GÖTÜRSÜN

Tarih: 11.02.2019 09:21:04


Ülkemiz tarihinin en sorunlu bir dönemini yasarken, CHP’yi elestirmenin, sorumsuzluk sayilacagini biliyorum.
 


Ancak, Tek Adam seçiminden bu yana baktigimda, hep R.T.E ve AKP'yi elestirirken, aslinda nedenlerinin sonuçta, CHP ile ilgili oldugu da saklanamaz bir gerçek. 1974’den beri çok olumsuzluklar gördüm. Ama bu kez 31 Mart seçimi için aday belirlenmesinde yasananlari ve kamuoyuna yansiyanlari, ben bile anlamakta zorluk çekiyorum. Çünkü bu gün oldugu gibi, birakiniz ilçe baskanlarini il baskani, parti meclisi-merkez yönetim kurulu üyesi ve meclis baskan vekilligi konumunda istifaya varan tepkileri ne gördüm ne de duydum. Bu durum, bütün umudunu CHP'ye baglamis, as-is derdindeki sade yurttasin hakli tepkisini çekmeye devam ediyor.
CHP'nin, Türkiye Cumhuriyetinin kurulusundan beri, çagdas uygarlik yolunda üstlendigi görev ve sorumluluk, basta bu gün iktidardaki AKP, hiçbir bir baska parti için söz konusu degildir. Issizlik ve fiyat artisi derdiyle bogusan sade seçmen güncel olarak böyle bakmasa da, demokrasisi olgunlasmamis, kalkinmasini tamamlayamamis bizim gibi Müslüman bir ülkede yurdunu seven, sagduyu sahibi ve öngörüsü yüksek öncü kesimlerin-boyutu ne olursa olsun- CHP'ye bakisi olaganüstü önem tasir. O bakisin halk indinde etkinligi de, basta genel baskan, parti üst yönetiminin, içerde ve disa dönük söylem ve eylemlerinin tutarli, inandirici ve güven verir olmasina baglidir.
2010’da, ilk kurultayinda “anlamli bir seçim kazanamazsam, ayrilirim” dedigi halde, dokuz seçim kaybetmis olmayi “anlamli” saymiyor olmali ki, CHP Genel Baskani partiyi tek basina sahiplenmeye ve ayrilmamaya kararli gözüküyor. Üstelik tüzükte yapilan antidemokratik degisikliler ile de, kendisi istemedikçe Genel Baskan'i degistirmek de olanaksiz hale gelmis durumda. Son olanlar ise kamuoyunda, Genel Baskan ve yakin çevresinin, ya konumlarini koruma ya da gelecegi güvenceye alma hesabi içinde olduklarini gösteriyor. Oysa halkin en basta günlük ekonomik yasam, ülkenin her alanda içine düstügü çikmaz yüzünden, AK Sarayin baskisindan kurtulma firsati saydigi, bir yerel seçime gidiyoruz.
Ne yazik ki bu son olumsuzluklar, yerel seçimin gündeme girdigi ilk aylardaki AK Sarayin olumsuz durumuna karsi CHP’ye yönelen seçmen ilgisini sogutuyor. Son yirmi yilda, Avrupa'da da sosyal demokratlarin, muhafazakâr ve liberal-kapitalist partiler karsisinda zayiflamasi ve bunun Türkiye'ye de yansidigi bir gerçek. Özal'la baslayan ve küresellesme ile yayginlasan bireysellesmenin özellikle yeni kusaklari sosyal demokrasiden uzaklastirdigi da dogru. Ancak, yine Avrupa’da ve Güney Amerika’da, genel seçimlerde böyle olmakla birlikte, basta ekonomi olmak üzere halkin güncel dertleri açisindan yerel yönetimler öne çikmis durumda. Merkezi ya da federal hükümetler iktidarda oldugu halde birçok orta ve büyük ölçekli kentlerde muhalif yerel yönetimler seçim kazandilar. Bizde de 1989 ve hatta 2009’da oldugu gibi sosyal demokrat belediyecilik anlayistaki partiler yerel seçimlerde önemli tirmanis gösterdiler. Iste bu nedenle, Istanbul Belediye baskanligi deneyimine dayanarak bu gerçegi görmüs olmali ki, Partili Cumhurbaskani Erdogan, AKP’nin temel amaç ve hedeflerinde olmadigi halde sirf propaganda için açikladigi seçim manifestosunun 11 maddesi de CHP (SHP)‘nin 1989’daki yerel seçim bildirgesinin hem de ayni basliklarla kopyasindan baska bir sey degil.
Sonuç olarak sunun altini çizmek istiyorum. CHP, Genel Baskani basta olmak üzere Üst Yönetim, artik Partili Cumhurbaskani R.T. Erdogan’la günlük söz dalasini ve gelecek post hesaplarini 1 Nisana ertelesinler. Ve Istanbul büyük sehir adayi Ekrem Islamoglu’nun baslattigi ve sürdürdügü gibi, bütün il ve ilçe adaylari 31 Mart aksamina kadar, yerel seçim propagandasini halkin içinde, mahalle mahalle, projeleriyle götürsünler.


Haber NO: 1149

Kategori: BiGazete