Yazdırma tarihi : 15.01.2025

Antropedagojik* açıdan Tek Adam

Tarih: 18.11.2019 09:01:21


O mektuplara karşın mecbur olduğu için dostu Donald Trump’a gidişi**,
 


Partili Cumhurbaşkanının tamamen özel ve kişisel kararıdır. ABD ile 120 Rusya’yla 150 saatlik diyerek imzaladığı ve süreli hale gelen Barış Planı Harekâtını durdurma kararı da, yine AKP Genel Başkanının yalnız ve tek başına verdiği bir karardır.
AK Saray’ın bütçesiyle, güvenlik güçleriyle, yargısıyla ve istihbaratıyla sonunda tek başına eline aldığı ülke yönetiminin içinde bulunduğu bu günkü duruma, lügat tanımıyla başıbozukluk*** denilebilir. Sanki devletin bütün kurumları, sorumluluk ve yetkilerini AK Saraya devretmiş… Parlamento işlevsiz, bakanlıklar sadece sekretarya. Başta yargı bütün kurumlar “bağlı” hale getirildiği için günlük en basit konularda bile tam bir kargaşa (uyumsuzluk ve karışıklık) var.
Yüz yıla yaklaşan demokrasi deneyimimizin kazanımları olan, iktidarıyla ve muhalefetiyle halk adına egemenliğin sorumluluğunu almış Meclis, bağımsız Yargı, laik demokratik Kamu Yönetimi (İcra) adeta tarihi birer anı gibi? AK Saray, TBMM’yi yok sayan, “ben de seçildim” diyerek, millet adına “egemenliği” ve devlet adına “vesayeti” eline almış konumda.
Tam anlamıyla bağımlı yaptığı parti kadrosunun, hükümet üyelerinin, yazılı ve görsel yazar-çizerlerin (medyanın) düşünme, sorgulama ve karar alma hak ve sorumluluğunu tek başına ve tek elden üstlenmiş ve bunu da dünya-aleme kabul ettirme ısrar ve inadında. Dolaysıyla bireysel önyargıları ve sezgileri, bilinçaltı saplantıları ve kendince ilahî(!) duygularıyla, hak-hukuk ve ahlak anlayışına göre, kimi zaman ve yerde baskı, kiminde ödün ve ödül yoluyla, istediği sonucu almaya çalışıyor.
Ne var ki ülke açısından sonuç, her gün dünden çok daha kötü durumda. Çünkü bu süreç, AK Saray’da erişilmez bir güce ulaştığına inanan Reis’in daha yolunun başında laik demokratik cumhuriyetin yerine, hedefi olan çağdaş ve uygar dünyaya kökten zıt bir yaşamı zorlamak**** emeliyle (emriyle) başladı.
Vesayeti eline geçirdiğinde şu sözü (vaadi) verdi: “Hedefimiz dindar nesil yetiştirmektir”. İşte Milli Eğitim sisteminde gelinen aşama? Bilinçaltındaki baskın dürtü de, daha 1994’de bir TV kanalında açıkça itiraf ettiği, İslâm’ın mutlak şartı dediği, “Şeriatın” banisi olmak.
Toplum felsefesi üzerine yapılan bilimsel araştırmalar şu gerçeği ortaya koyuyor; “Tek Adam” haline gelmiş liderlerin kişilik (pedagojik-psikolojik-ruhsal) yapısını, çocukluk ve erginlik dönemlerinde aldığı aile, çevre ve okul eğitiminin niteliği belirler. Bu açıdan bakıldığında, AKP’nin kuruluşu ve sonrasında, eğitimleri, bilgileri ve deneyimleri ayrı (artı) olan Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Ömer Çelik ve şimdilerde de İbrahim Kalın gibi kimlikler, O’nun o katılaşmış kişiliğini, o değişemeyen gerçeğini niçin ve nasıl görmediler, göremediler ya da gördüler ise neden engellemeye çalışmadılar?
Çünkü bu kişiler (başka isimleri de siz ekleyin), antropedagojik açıdan farklı olsalar da, politik kariyer-amaç-hedef-bireysel yararları için Recep Tayyip Erdoğan’ı uygun (kullanılabilir-yönlendirilebilir) gördüler! Bazıları da, hala o hesap içindeler. Hem de, hepsinin ortak davası olan milli görüşün Lideri Necmettin Erbakan’ın, daha 1990’ların başında R.T. Erdoğan’la ilgili uyarılarını bile-bile…(İsteyen YouTube’dan izleyebilir)
Bütün bunları anımsatmamın nedeni, ülkenin karşı karşıya kaldığı “ağır sorunu” bir-kaç kişiye ve onların sorumsuzluğuna indirgemek değil, bu gerçeği gördüğü halde bireysel çıkar için bu değirmene hala su taşıyan “Günümüzdekiler”in de, elbet bir gün onların durumuna düşeceklerini, belgelemek (dosyalamak).
(*) Antropedagoji: Pedagojik açıdan dikkate değer tarihteki şahsiyetlerin durumlarını inceler ve günümüz ile karşılaştırmalı veri alışverişi yapar.
(**) R.T. Erdoğan’ın bu gidişinden kazanımını(!), Donald Trump’ın Mazlum Kobani için şu sözü özetliyor: “YPG ile birlikte yakın çalışıyoruz. Sizin Cumhurbaşkanınızla da çalışıyoruz” yanıtını verdi. Gerisi bir gazetenin başlığındaki “Tüccar Sohbeti”.
(***) Başıbozukluk: Düzensizlik-Disiplinsizlik-İlkellik (TDK)
(****) “Demokrasi bizim için amaç değil, hedefe ulaşma yokunda araçtır” Başbakan R.T. Erdoğan, 2004 Rize


Haber NO: 1200

Kategori: BiGazete