Yazdırma tarihi : 16.01.2025

CHP NE YAPMALI?

Tarih: 28.09.2020 17:49:59


Hangi bilim dalının, “uygar ile ilkel insan” arasındaki ayırımı irdelediğini merak ettim;
 


Araştırınca öğrendim ki, psikolojiden başlayıp, sanata kadar hemen bütün dalların ilgi alanına giriyor.
Coğrafyası ve birlikte yaşadığı çevresi kişinin karakterini etkiliyor. Ülkesinin ekonomik ve sosyal düzeyi ve kişinin sınıfsal yapısı da düşünce ve duygularını kontrolde önem taşıyor. Elbette alt kimlik, aile ve okul koşullanması, ilkellikten kurtulmak için ya destek ya da köstek olan en ağırlıklı etmenler.
Bir İngiliz politikacısının rakibinden yüz yıl öncesinin hesabını sorduğu görülmemiştir. Portekizli bir parti başkanının, bir diğerini ırk, din ve mezhep farkını kullanarak aşağıladığı, suçladığı, nadirattandır.
21. yüzyılda dünya haritasında, liderlerin birbirine karşı “yalancı”, “ikiyüzlü”, “sahtekâr”, “seviyesiz”, “karaktersiz” gibi sıfatları ağza almayı alışkanlık hale getirdiği bir uygar ülke bulamazsınız.
Demokrasiyi yerleştirmeye çalışan (söz, yazı, tartışma ve eleştiri özgürlüğünü tanıyan) bir ülkenin parti başkanları, bu söylemi karşılıklı olarak nefret ve kin duygularını tatmin için kullanma ilkelliğine düşmez, düşemezler!
Muhalefetin karşı savunma içgüdüsüyle kızışan çekişme (gerginlik), sonunda ülkenin gerçek gündemini yani halkın aş ve iş derdini unutturup gidiyor. Bu yüzden, günümüzde halkın politikacıya ve hatta demokrasiye olan güveninin sıfırlandığı gerçeğini yaşıyoruz.
Daha öncesini bir yana bırakırsak, 12 Eylül darbesi sonrası AKP’ye dek altı Başbakan üç Cumhurbaşkanı geldi ve gitti. Özellikle dış ilişkilerde bu liderlerin hepsi de, söylem ve eylemlerinde genellikle, dikkatli ve tutarlıydılar. Ulusal yarar ve çıkar söz konusu olduğunda, hiçbir zaman ilkel oy hesapçısı değildiler.
Yeri geldiğinde çok yürekli, gerektiğinde yumuşak olabildiler. İktidardayken, muhaliflerine karşı saygılı, halka hoşgörülü olmaya çalıştılar. Tartışma ortamında hazırlıklı, bilinçli ve donanımlı olmaya özen gösterdiler. Özellikle sorunlu konularda uzun erimli ve sabırlı bir özgüven içinde olabildiler.
Yarım puan oy farkıyla değişen Anayasa ile resmen Partili Cumhurbaşkanlığı (Tek Adamlık) düzenine geçeli, ne denli tarafsız ve iyimser olunsa da, Devletin Başında bu niteliklere, sıfatlara ve yaklaşımlara benzer bir söylem ve eylem görmek olanaksız.
Kazanılan her seçim akşamı “beyaz sayfa açıyoruz” diyerek devletin başına gelenler, aradan bir ay geçmeden, ilkel politikacı söylemini tırmandırmanın, gelecek oy yitirme korkusundan başka nedeni olamaz.
Üstelik halkın yaşamsal sorunu aş-iş konusunda ülke tarihinin en ciddi bunalımına girileli, artık sözler ve adımlar bu gerçek gündemi karartmak ve sorumluluğu eleştirenlerin üzerine atmak için tırmandırılıyor.
Nefret suçu islercesine gerçek düşünce ve hesapların açığa vurulduğu ve adeta cesaret gösterisine dönüştüğü bir dönem yaşanıyor.
Birlik ve dirlik yerine, ayrışmayı ve çatışmayı sıradanlaştırarak, tehditkâr bir tavırla haklılığını(!) kabul ettirmeye çalışan bir inat, aklı ve sağduyuyu esir almış durumda. Aslında, bu telaşın ve gerginliği sürdürmenin altında, korkulu bir kaygı var.
2019’da, başta İstanbul olmak üzere yerel seçim sonuçları, Partili Cumhurbaşkanı (Tek Adam) seçilmek için gerekli yüzde 50+1 oy alma olasılığının kalmadığını herkese açıkça gösterdi.
Dolaysıyla AK Saray, var olan seçim ve partiler yasaları ile seçime gitmeyi göze alamıyor. Seçime gitmek için mutlak ihtiyacı (hesabı), yanıldığını gördüğü bu ittifak sistemini kaldırmak. Ya da cumhur ittifakına, merkez ve merkez sağda parti ya da partiler katmak.
Bir süre önce başlayan İYİ Parti Genel Başkanı ile uzlaşma yaklaşımlarına, MHP Liderinin de ikna edildiği gözüküyor. Devlet Bahçeli’nin “yuvaya dönün” çağrısı bunu kanıtlıyor. İYİ Partinin son kurultayında, yönetimdeki merkezci politikacıların tasfiyesi de, AK Sarayın planının işlerlik kazandığını gösteriyor.
Bütün bunlardan CHP’nin çıkarması gereken iki ders var: İlkel sözlü çatışmadan (çekişmeden) uzak durmak ve halkın gerçek derdi aş-iş gündeminin üzerine gitmek. İkincisi ve daha önemlisi ortak aday çıkarmak için sadece millet ittifakına bel bağlamanın yetmeyeceğini bilmek.
Zaman (ortam), cumhurbaşkanlığı adaylığına endeksli bir merkez sağ millet ittifakı için olduğundan daha çok, tek başına ya da daha geniş tabanlı bir sosyal demokrasi ittifakı için akıl ve uğraş harcama zamanıdır.
Yeter ki, inançlı, özgüvenli ve halkı kendinden olduğuna inandıracak uygar bir muhalefet yapılsın.


Haber NO: 1249

Kategori: BiGazete