7 Mayis 2004— Yasa, Yüksek Ögretim dünyasi ile tam bir karsilik içinde Meclis’ten geçse bile, Cumhurbaskani iki aya yakin bir süre geçirerek yasayi geri çevirecektir. Sonra da, Anayasa Mahkemesi’ne gidecek olan yasa yürütmenin durdurulmasi karari ile uygulama olanagi bulmayacaktir. Bütün bunlara ve açikça görülmesine karsin, “Hükümet’in Inadi” ülkeyi bir kez daha ilk benzerligi ile bir 28 Subat’in kapi araligina getirdi.
Dün aksam NTV’de Mehmet Barlas ve Fehmi Koru bile artik dayanamadilar ve Askerleri hakli bularak Basbakani suçladilar. Herkesin ortak fikri; “Erbakan hocanin siyasal yasamini tüketip basaramadigini, ben basaracagim diyen Erdogan’in sürdürdügü bu inadi anlamak çok zor” ve onlarin tarifi: “DEGER MIYDI”.
Ancak, CHP basta Laik Demokratik Cumhuriyeti benimsemis bütün çevreleri, uzun süredir bu Basbakan’in olumlu ve cesur tavirlariyla AB konusunda alinan hizli yolun önüne, dünkü Genelkurmay bildirisinin engel olarak çikacagi endisesi kaplamistir.
Gerçekten de, Fransiz’lar basta Avrupa’nin Türkiye’yi istemeyen devletlerinin eline, yarindan sonra Türk demokrasisinin hala Asker gölgesinden kurtulamadigi karsi kozu yeniden geçmis oldu.
Oysa, Genelkurmayin bildirisi özellikle bu konuda çok dikkatli ve içtenlikli bir üslupla yazilmistir. Kendi özel yararlarina ve rahatsizliklarina karsin, AB konusunda haksiz kullanilmalarina firsat vermemek için “Bagrimiza tas bastik önceki yanlis ve sorunlu konulari görmezlikten geldik” diyerek askerler, demokrasiye olan bagliliklarini belirttiler.
Simdi Basbakan uzun süredir götürdügü “AB den bu yil sonu takvim alma” ugrasisinda basina açtigi yeni derdi asmak için ne yapabilir, herkes agirbaslilikla bekleyecek.
Demokraside, gerçekleri ve sinirlarini göremedikçe, “Seçimlerde artan oylara” güvenerek her seyi yapabilecegini sanmak kadar, büyük yanlis yoktur. Yakin tarihte Avrupa da bile, sandiktan çikan sonra diktatör olan ve milyonlarca insanin canini alan Dünya Savasini çikaran liderler ve partiler vardir.
Kibris konusunda cesur ve dogru bir politika izleyen, Anayasada son yapilan degisiklerle ülkeyi ve insanimizi hak ettigi çagdas topluma götürmek yolunda, bu Hükümet iyi bir yoldaydi.
Demokrasinin, her seyden önce çagdas bilimsel bakabilen, sorgulayan, tartisan, dinsel ve her türlü dogmatik düsünceyi özgürce irdeleyen “Beyinlerin” yasatabildigi bir siyasal sistem oldugunu herkes anlamak ve inanmak zorundadir.
Bunun bir anlamda yüzyillardir verilen kavgalardan ve savaslardan sonra, hala 21. Yüzyil’da gündemde bütün siddeti ile tartisildigina bakip aldanmamak gerekir.
Çünkü Türkiye’nin, Kurtulus Savasi’ndan bu yana ugrunda siyasal idamlar ve binlerce ölümlerden sonra, Islam Dünyasinin büyük bir kesimi tarafindan dinsizlikle suçlandigi “Laik Demokratik Cumhuriyeti” bilinmeli ki, bir tek örnektir.
Bu toplumu, içerden, disardan Islami Cumhuriyete dönüstürme hayallerine, yanlisligina ya da tuzagina hiç kimsenin düsmemesi gerekir. Bu bos inadin, Ülkeye zaman kaybettirmekten baska bir sey olmadigini son 40 yil göstermektedir.
|