Bütün bunlar açikça görülmesine karsin, "Hükümet'in inadi" ülkeyi bir kez daha bir yeni 28 Subat'in kapi araligina getirdi. Dün aksam NTV'de Mehmet Barlas ve Fehmi Koru bile artik dayanamadilar ve askerleri hakli bularak Basbakan'i suçladilar. Herkesin ortak fikri; Erbakan Hoca'nin siyasal yasamini tüketip basaramadigini, ben basaracagim diyen Erdogan'in sürdürdügü bu inadi anlamak çok zor ve onlarin tarifi ile "DEGER MIYDI".
Ancak, laik demokratik cumhuriyeti benimsemis bütün çevreleri, uzun süredir bu Basbakan'in olumlu ve cesur tavirlariyla, AB konusunda alinan hizli yolun önüne Genelkurmay bildirisinin engel olarak çikartilacagi endisesi kaplamistir. Gerçekten de, Fransizlar basta Avrupa'nin Türkiye'yi istemeyen devletlerinin eline, yarindan sonra Türk demokrasisinin hâlâ asker gölgesinden kurtulamadigi karsi kozu yeniden geçmis oldu.
Oysa, Genelkurmay'in bildirisi özellikle bu konuda çok dikkatli ve içtenlikti bir üslupla yazilmistir. Kendi özel yararlanna ve rahatsizliklarina karsin, AB konusunda haksiz kullanilmalarina firsat vermemek için "Bagrimiza tas bastik önceki yanlis ve sorunlu konulari görmezlikten geldik" diyerek askerler, demokrasiye olan bagliliklarini belirttiler.
Simdi Basbakan uzun süredir götürdügü "AB'den bu yil sonu takvim alma" ugrasisinda basina açtigi yeni derdi asmak için ne yapabilir, herkes agirbaslilikla bekleyecek.
Demokraside, gerçekleri ve sinirlarini göremedikçe, "seçimlerde artan oylara" güvenerek her seyi yapabilecegini sanmak kadar büyük yanlis yoktur. Yakin tarihte Avrupa'da bile sandiktan çikan, sonra diktatör olan ve milyonlarca insanin canini alan, dünya savasi çikaran liderler ve partiler vardir.
Kibris konusunda cesur ve dogru bir politika izleyen, Anayasa'daki degisiklerle ülkeyi ve insanimizi hak ettigi çagdas topluma götürmek yolunda olan bu Hükümet iyi bir yoldaydi. Demokrasinin, her seyden önce çagdas bilimsel bakabilen, sorgulayan, tartisan, dinsel ve her türlü dogmatik düsünceyi özgürce irdeleyen "Beyinlerin" yasatabildigi bir siyasal sistem oldugunu, herkes anlamak ve buna inanmak zorundadir.
Bunun yüzyillardir verilen kavgalardan ve savaslardan sonra, 21. yüzyilda hâlâ bütün siddeti ile tartisildigina bakip aldanmamak gerekir. Çünkü Türkiye'nin, Kurtulus Savasi'ndan bu yana ugrunda siyasal idamlar ve binlerce ölümlerden sonra, Islam dünyasinin büyük bir kesimi tarafindan dinsizlikle suçladigi "laik demokratik cumhuriyeti" bilinmeli ki, tek örnektir.
Bu toplumu içerden disardan Islami cumhuriyete dönüstürme hayallerine, yanlisligina ya da tuzagina hiç kimsenin düsmemesi gerekir. Bu bos inadin, ülkeye zaman kaybettirmekten baska bir sey olmadigini son 40 yil göstermektedir. |