Oysa, bogazlardan doguya dogru bu yüzyilin baslarinda, ilk kez Mustafa Kemal, “Amasya Bildirgesi” ile, (nüfus kâgidinda Islam yazan) Anadoluluya, “Milletin istiklalini yine milletin azim ve karari kurtaracaktir” diyordu. Bu cümle üzerinde çalisan tarihçiler ve sosyologlar, Türkiye disindaki Islam Dünyasinin, kendisi için hala hak görmedigi bu üç kavrami Atatürk’ün Amasya Bildirgesi ile dünyaya açikladiginda birlesirler: “Ulusalcilik, Bagimsizlik ve Egemenlik.”
Bunlar aslinda, halifenin (padisahin) kulu olan ve seriatin boyundurugundaki Anadolu insanina artik “özgür ve bagimsiz birey” olacagini müjdeleyen ilk yürekli sözlerdi. Zaten, o günden buyana, radikal Islami kesimlerin Atatürk’ü, “Kâfirlik ve Zindiklik” la suçlamalarinin altinda, kulluktan kurtulan Anadolu insaninin, aklini kullanmaya baslamasina karsi duyduklari, endise ve ilkel tepki yatmaktadir.
Aristo’nun “Insan düsünen hayvandir” dedigi tarihten beri, Avrupalinin kendisine duydugu “sevgiyi, saygiyi ve güveni” Müslüman dünyada yalnizca “Anadolulu”, Atatürk sayesinde son yüzyildir görmeye, bilmeye, tanimaya basladi. Bugün artik çagdas Türkiye’de, genç kusaklarin bazen anarsiye varan, “kisilik, özgürlük” zenginliklerini, Avrupalilarin kiskançlikla izledigi bir gerçek yasaniyor.
Saçlarimin arasinda makasi “tikir tikir” gezdirirken berber Ahmet Sadik’in kulaklarimda o “tiras muhabbetinden” su sözler kaldi: “Agabey, ben iste o hortumun oldugu köydenim, bak iste ‘köyüm’ benim;
“Miredagi karardi,
Karsisinda Sünlü Köyü
Sagimiz çayüstü,
Çöpdüsmez, yirgiz.
Karsi bayirda kardesim Ibrahim yatiyor
Bu köyün tasina topragina selam
Bu köy benim köyüm.”
Cebinden çikarip gururla gösterdigi Demirel’den aldigi tesekkür mektubu, berber Ahmet için sanki, “kisiliginin aynasi” idi. Ve kulagima egilerek, Basbakan’in Chicago caddelerinde arkasinda tesettürlü bes hanimla çektirdigi resimleri göstererek, “Agabey biz böyle miyiz, biz bu fotografa lâyik degiliz… Yazik ediyorlar bize” deyisi yürekli bir tavrin göstergesi idi.
Çubuk’un Sünlü Köyü’nden, Türk berberi çagdas Ahmet Sadik, Basbakan’dan “Kendi, kisiliginin hesabini soruyordu…” |