Milli Egitim Bakani oldugundan beri yapmadigi “Gariplik” ve çikarmadigi “Problem” kalmayan bu Bakanin, Ali Suavi gibi, bugünün kusaklari için bilimselligi sifir olmaktan öte hiçbir bilgi ve ilgi degeri olmayan ismi, niye doktora konusu seçtigi anlasiliyor gibi!
Halk biliyor ki, Türkiye’mizde Bakan olmak ne zor, ne de özellik isteyen bir istir. Üstelik, bu Bakanlik odalarindan Çelik’in de yakinda olacagi gibi, “düsüp gittikten sonra unutulmus” ya da “dalga geçilmis” sayisiz sira politikaci geldi geçti.
Bütün zamanlarda çok önemli olan Milli Egitim Bakanliginin, temel görevi; “Laik Demokratik Cumhuriyetin Çocuklarinin” akil ve bilim yolunda egitimini saglamaktir. Baska Bakanliklara “ne oldugu” hiç bilinmeyen bazi isimlerin geldigi olmustur! Ancak, 1920’de ilk Bakan olan Dr. Riza Nur’dan bugüne kadar, Milli Egitim Bakanligina böylesi, kendi sözleri ile Valileri kiskanan, horlayan, devleti ile sorunlar yaratan, gündemi çok önemli olan TBMM’deki komisyon toplantisina “esofmanla gelecek kadar” hafif, bir “ZAT” herhalde gelmemistir!
Bu Bakanligin Galerisinde, Hasan Ali Yücel’ler, Tevfik Ileri’ler, Turhan Feyzioglu’lar ve Mustafa Üstündag, Orhan Oguz, Ali Naili Erdem, ve Nejdet Ugur gibi partilerinin en seçkin sayisiz politikacisi vardir.
TV’deki son “Ulusa Seslenis” konusmasinin bir yerinde Basbakan, Disisleri Bakanini överken, ortaya koydugu anlayis, izleyenlerin aklina “Iyi de, bu Milli Egitim Bakanini niye sirtinda tasiyor(!)” sorusunu getirmis olmalidir. Hani, “arkasinda AKP’li parti tabani, yani örgüt gücü var” dense, o da dogru degil. Hüseyin Çelik, Dogru Yol Partisinden, Tansu Çiller’in tepeden inme Milletvekili yaptigi, belli ki politika meraki yüksek, kariyer tutkusu olan örgütsüz, tabansiz bir kisi.
Simdi gazetelerdeki bu sözleri karsisinda, Valilikten gelen Içisleri Bakani da onu kiskanip derse ki, “Arkadasim Milli Egitim Bakanimiz hakli. Bir benim arabama bakin bir de Benim Valimin altindakine. Bende daha iyisini isterim(!)”
Abdülkadir Aksu Aga çocugudur, Doçent degil ama Mülkiyelidir. Kendisini bu düzeylerin üstünde tutacak kadar olgundur. Hem bu sözlerin söylendigi o günlerde Aksu, Baskan Bush’u Washington’a salimen yolcu etmek için o kadar çok mesguldü ki, böyle küçük islerle ugrasacak zamani da olmamistir. |