“Seni, gerçek yüzünle ilk kez, 1973’de CHP Milletvekili seçildikten sonraki grup toplantisinda tanidim. Ecevit ilk toplantida önerecegi iki ismi Grup Baskanvekili seçtirmek için söze baslayinca, grubun giris kapisina yakin sirada oturan bir Milletvekilinin itirazi ile karsilasmisti. Ben tam tersi tarafta, çikis kapilarina yakin bir yerde sanki henüz egreti bir sekilde oturuyordum. Çok sasirmis “Kocaman Ecevit’e” bu tepkiyi gösterenin kim oldugunu görmek için, çogunluk yeni CHP’li gibi bende o tarafa baktigimda seni görmüs ve tanimistim.”
Benimde içinde oldugum 1974 hükümetinde, basarili bir Çalisma Bakanligi yapti. Baykal’la birlikte Ecevit’e karsi 1976’da ilk baskaldirdigimizda yanimizda idi. Örgütçü, iyi hukukçu ve dürüst, düzgün bir politikaciydi.
1995 seçimlerine giderken partide çok önlerde ve günlük eylemlerin içinde degildi. Milletvekili olmadigi dönemlerde benim tersime, avukatlik yapar, siyaset yerine isine bakardi. Kendisi hakkindaki kisisel yargimi yine kurultay öncesi yazdigim mektuptan aliyorum.
“O ilk tanidigim kisiligine her zaman içten bir güvenle saygi duydum, hatta birçok önemli ve yürek isteyen olayda benim gibi bazilarina umut veren bir kimlik gösterdin.”
1995’te Çankaya’dan birinci siradan aday olmasini, herkes “Benim sagladigimi” söylemistir. O seçim sonrasi CHP Grup Basvekili olmasi konusunda, Baykal’in kizginligina taraf olmustum. Sav’a, kendisine sormadan önerdigim için, bana agir bir sitemde bulundugunu hiç unutamam.
Baykal’in, zorlanarak istifasi ile yerine gelen Altan Öymen’in kazanmasinda en önemli isim Önder Sav’di. Sonra Tarhan Erdem’i Genel Sekreter yaptigi için Öymen’e kirildi ve ters düstü.
Baykal’in geri dönüsünü, en azindan erken oldugu için, hiç istemediginin en yakin tanigiyim. Baykal’la Benim oldugumun tersine, onun iliskisi “gölgeli” idi denebilir. Iste bu yüzden 19 Nisan 1999 sabahi evinde Önder Sav’i yerine önerdigimde, tanidigim Baykal’in yüzündeki tepkiyi hiç unutmam. Gönlünden beni tam anlami ile o anda sildigini ilk kez açikliyorum.
“CHP Kurultayi mi? NATO Vadisi mi?” diye yazilan jandarma barikatlari, tel örgüleri ve silahlarin çevreledigi Kurultaydan sonra bu tabloyu öncesinden degistirme gücü ve olanagi olan CHP Genel Sekreteri Önder Sav’a yazdigim mektubu, tarih düsmek amaci ile açikliyorum.
“1999 sonrasi partinin karsilastigi agir sorunlar dogal olarak kisilerin tutum ve tavirlarini asan düzeyde önem kazandi. Bu yalniz bizde degil, Dünyada hemen her politik kurumda hala yasaniyor. Tartismasiz bir gerçek su ki, sistemler çöktü, ideolojiler tarihe karisti, partiler program ve ilkelerini kaybettiler. En önemlisi “Bireysellik”, “Toplumsal Siyasetleri” genç kusaklarin kafasindan sildi, atti. Dogal olarak partiler, büyük oranda baslarindaki isimle tanimlanir hale geldiler. Bu gerçek karsisinda Türkiye’de de gençlesen her sey gibi Parti Baskanliklari, niteliklerine bakilmaksizin genç isimlerle zorlanmaya baslandi. Bunu basaranlar, karakterleri ve yetenekleri ile ölçüsmeyen, ama yükselen imaj elde ettiler. Çok uzun denecek bir süredir CHP’ de ise, bu gerçegin tam tersine Partiyi Ecevit ve Baykal adeta kilitlediler. Bugün karsi karsiya oldugumuz gerçek, artik sokaktaki siradan tek kisinin bile gözünde ve geleceginde bu iki isimin de yok oldugudur.
Korumaya zorlandigim saygima karsin, böyle yazmaktan kendimi alamadigim bu iki kisi sanki, “halktan tümüyle soyutlanmis sanal bir Türkiye’de hem kendi kendileri hem de birbirleri ile kavga ederek “bu büyük tarihi misyonu” ellerinden birakmamak için var olan yetenek ve becerilerini sonuna kadar kullanmaya söz birligi etmisler, daha kötüsü her seyi de göze almislar.
Artik ben inaniyorum ki, Baykal’in Türkiye ile, Türk Halki ile ve hatta gerçek CHP’liler ile ve Partinin Genel Sekreteri seninle bile duygu gönül düsünce ve sorumluluk bagi kalmamistir. Onun için tek amaç, varsa yoksa her kosulda öbürü gibi “Liderlik içgüdüsünü tatmin etmektir. Hadi, DSP Ecevit’in “babasinin malidir” oysa, CHP Baykal’a babasi rahmetli Hilmi Beyden kalmadi.
Bir yazimda, bu genel baskani ancak benim tanidigim Baykal degistirebilir demistim. Simdi ben inaniyorum ki, çagirdigi bu kurultay ile benim tanidigim Baykal bu olanagi yaratti. Yeter ki bir kisi sadece bir kisi bu gerçegi görmeli ve geregini yapmalidir. O Kisi sensin, evet o kisi benim bildigim gerçek Önder Sav, sensin. Sen istersen, Baykal’in da onurunu koruyarak gelecekte kendisi için en iyi karari vermesini saglamis olursun.
Eveleyip gevelemeden söylersek: Sen istersen, CHP’yi bu genel baskandan kurtarabilirsin. Sen istersen, 4 Temmuz sabahi halkin yeniden CHP’ye, kendi yuvasina dönmesine sebep olursun.
Senden, Atatürk’ün CHP’sinin Genel Sekreteri gibi davranmani diliyorum. Ben inaniyorum ki, Ismet Pasa’ya karsi rahmetli Kirikoglu’nun gösterdigi yüreklilik benim bildigim Önder Sav da fazlasi ile vardir.
Sevgi ve Saygilarimla” |