Amasyamizin en bilgin kisisi olan “Kâmil Efendi” okul yolunda kolumdan tutup demisti ki; “Evladim Erol, sen akilli bir çocuksun; iyi oku, iyi bir isin olsun. Hiç unutma, insanoglunu isinden baska hiçbir sey mutlu edemez. Ne ask, ne söhret, ne de para”
Sansli olduguma inanirim, iyi okutuldum, Devlet Planlama gibi egiten, yetistiren bir kamu kurulusunda çalistim. Ülkemin en nitelikli, bilgili ve degerli kisilerinden görgü ve deneyim kazandim. Önüme gelen gence güvenle ve övünçle, “Kâmil Efendi”nin bana 10 yasinda söyledigini aktardim, aktarmayi inançla sürdürüyorum.
1963’de Birinci Bes Yillik Plan’la baslayan, “Kalkinma”nin bir adi da, “Sanayilesme” dir. Gerçekten de çagdaslasmak bir anlamda kalkinmak ve kentlesmek demektir. Çogu ekonomistler kalkinmayi, sanayilesmekle es anlamli olarak tanimlar. Bütün bu kavramlarin son çözümlemede asil amaci ise, istihdam yaratmaktir yani, “Is yaratmaktir.”
Türkiye, 1960’larda planli ekonomiye geçerken, özel sektörün yatirim yaparak is olanagi açacak, ne parasi ne de bilgisi vardi. Simdi “tu-kaka” edilen Kamu Iktisadi Tesebbüsleri (KIT) ülkenin sanayilesmesinin tek araçlari idi. Nitelikli isçi çalistiran, 1950’den sonra örgütlü (sendikali) hale gelen çalisanlarin is olanagi buldugu sanayi kuruluslarinin hemen tamami devletin elindeydi.
Makine-Kimyalar, Etibanklar, Sümerbanklar, Karabükler, Pasabahçeler, Seker Fabrikalari, Çimentolar, Gübreler, imalat sanayisindeki tüm kuruluslar birer KIT idi. Ancak 1980’den sonra, Rusya’daki çöküsle birlikte dünyadaki büyük degisimin arkasindan zorunlu olarak ve yine devletin büyük destegi (özellikle finansman ve teknoloji) ile özel sektörde dise dokunur sayida isçi çalistiran sanayi kuruluslari kurulmaya ve gelismeye basladi.
Issiz “emeginin karsiliginda üretken bir is” bulamayana denir. Bizim gibi %60 genç nüfusu olan ve her yil bir milyon yeni is istegi olan bir ülkede issizlik orani çok yüksektir. Buna ek olarak tarim ve hizmetler kesiminde oldugu gibi “gizli issizlik”te çok yüksek sayilardadir. Üretime katki yapmadan, (Katma deger yaratmadan) verimliligi olmayan yani, görünürde çalisanlara “gizli issiz” denir. O kisi, aslinda çalismadan maas ya da ücret alan birisidir. Türkiye’de özellikle tarimda ve hizmet sektörlerinde gizli issizlik çok yaygindir.
1950’den sonra hemen bütün partiler, popülizm tuzagina bu konuda düsmüstür. Hakli olarak yoksul kesim, ogluna kizina is bulma sözü aldigi ve daha önce denemedigi partiye oy vermistir. Erbakan Hoca bu sayede Basbakan olacak kadar oy almistir.
Tayyip Erdogan, Kayseri’de geçen hafta “Ülkemizde kayitli 1,5 milyon is adamimiz var, her biri bir kisi alsa 1,5 milyon gencimiz is olanagi bulmus olur” dedi.
Ne kolay ve halkimiza ne hos gelen bir öneri yapmis oldu sevgili Basbakan!
Meger 1,5 milyon is sahibinin, üretimine katki yapacak yani katma deger yaratacak ek isçiye gereksinimi varmis da, akillarina gelmemis! Simdi hepsinin de gözü açilmis olmali! Tayyip Erdogan Bey’in akli ile, simdi herkes birer kisi alip, hem katma deger yaratmis, hem de issizligi çözme yolunda önemli bir görev yapmis olurlar!
Öyle mi dersiniz, sevgili okurlar? HAYIR, “Açik Issiz” sayimiz azalir, “Gizli Issiz” sayimiz bir o kadar artar, yani gerçekte bir kisilik bile istihdam yaratilmis olmaz. |