Yazdırma tarihi : 15.01.2025

Ben kötümserim

Tarih: 7.10.2004


Zina olayinda oldugu gibi, ne yanlis yaparsa yapsin, Türkiye’nin gündeminde Tayip Erdogan’dan baska politikaci yoktur.
28 Eylül 2004— CHP Genel Merkezinin önünden geçiyorum. Merdivenlerde Genel Baskan Deniz Baykal, gazetecilere bir seyler söylüyor. O merdivenlerde yillarca benzer fotograflarda yaninda oldugum için Baykal’in ne söyledigini tahmin edebiliyorum!
 


Baykal’in açiklamasinin, Grup Baskan Vekili Kemal Anadol’un Meclis Baskani Arinç’in Pazar günü Mecliste, CHP’yi yok sayan tutumuna ve TCK yasasinda, belediyeler için uygulanacak çevre cezalarinin baslangiç tarihindeki degisiklige karsi söylediklerinin bir tekrari oldugunu tahmin etmek yanlis olmaz. Zaten asil yazmak istedigim, Baykal’in içerik açisindan ne söyledigi degil. Çünkü hizli akan haber kanallarinda AKP’nin Kizilcahamam toplantisi ve Basbakan’in orada söyledikleri genis yer kapliyor, kimsenin Baykal’i merak ettigi yok. Sanki Türkiye gündemi, TBMM’deki tek Ana Muhalefet Partisi CHP’yi nerede ise unutmus!
1970’den önce kamuoyu önderleri, etkili çevreler, “Muhalefette olsa da, eylem ve sözleri ile CHP Genel Baskaninin her zaman ülke gündemini belirleyen ve ülkede asil etkin siyasal partinin CHP” oldugunu söylerdi. 1950’de seçimi kaybedip, iktidari Demokrat Parti’ye biraktiktan sonra, Türkiye’de ve dünyada önemli konular karsisinda herkes CHP ya da Ismet Pasa “Ne düsünüyor” diye sorar ögrenirdi.
Pasa’dan sonra Hükümet’te olmadigi zamanlarda da (daha düne kadar) Ecevit’in görüs ve önerileri kamuoyunun ve halkin ilgisini çeker ve çok ciddiye alinirdi. 1980’den sonra da CHP’nin yerine kurulan SHP’nin Genel Baskani Erdal Inönü’nün siyasal yasamda ve halkin indinde “sözü dinlenir ve düsünceleri önem tasir” bir konumu oldugunu kimse yadsiyamaz.
1999 seçimleri öncesi Deniz Baykal’in Meclis’te 49 kisilik CHP grubu ile etkili ve sözü dinlenen bir Parti Baskani oldugu gerçektir. Özellikle Erbakan’in, bunalim yaratan laiklik karsiti uygulamalarina karsi CHP’nin çok etkin bir muhalefet sürdürdügü animsanir. O sayede, Erbakan-Çiller Hükümeti’nin çekilmesi saglanmis ve ülke 28 Subat bunalimindan demokratik kurallar içinde çikabilmistir.
CHP’nin disardan destegi ile güvenoyu alan Mesut Yilmaz Hükümeti’nin kurulmasinda Baykal’in ortaya koydugu özverili ve tutarli politikayi belki genç kusaklar animsayamaz, ancak kamuoyunun belleginde durmaktadir.
Ne var ki, 1999 seçimlerine giderken parti organlarini tam anlami ile dislayarak, Yilmaz-Ecevit Koalisyonu üzerinden baslattigi “Erken Seçim” ve “Gensoru” tartismalari Baykal’i çok hizli yipratti ve o tutumu kamuoyu ile arasinda güven bunalimina dönüstü. 2002 seçim yenilgisi nedeni ile de, parti tümüyle iç kavga ortamina dönüstü. Sonunda dün, partinin merdivenlerinde gördügüm ve “genç kusaklarin kendisinden bütünüyle koptugu ve ne söylese oldugu yerde kalan” Baykal’a gelindi.
AKP ve Genel Baskani, 2002 Kasim seçiminde karsisinda yeni ve etkili bir rakip olmamasi nedeni ile azinlik oyu ile tek basina Türkiye’yi yönetme gücünü elde ettiler. Bugün Meclis’te yalnizca iki parti var. Oysa, yurtiçinde ve yurtdisinda bu Meclis’te muhalefet yok izlenimi yaygin. 2002 seçime giderken CHP’nin basinda eskimis ve yipranmis Baykal’in yerinde yeni ve genç bir baska insan olsa idi, AKP’nin o basariyi saglayamayacagi düsüncesi, kamuoyunun ortak yorumudur.
Son “Zina” olayinda oldugu gibi, ne yanlis yaparsa yapsin, Türkiye’nin gündemindeki politikaci Tayip Erdogan’dir. Çünkü kime sorarsaniz, iyi yapsa da, dogru yapsa da, kamuoyunda Baykal yoktur.
Umutsuzluk içindeki CHP tabaninda herkes birbirine sormaktadir; “Acaba bu Sarigül CHP’nin basina gelir mi?” diye. Oysa kendi istegi ile Baykal’in CHP’yi kimseye birakmayacagi ve o istemedikçe de kimsenin partinin basina gelemeyecegi gerçegi bir yana, sorulmasi gereken soru sudur; “Baykal’la indigi bu alt düzeyden Sarigül degil, onun gibi baska renkli güllerde olsa, CHP’nin bayragi artik olmasi gereken tepeye dikilebilir mi?”


Haber NO: 211

Kategori: NTVMSNBC