ABD’nin dünya ile sorunlarini ve izledigi politikalari, kimi zaman yerinde olmak üzere, 1953 den beri bilinçli izleyebildim. Ikinci Dünya Savasi sonrasi, ABD’nin Güney Amerika ve Pasifik’te yayginlastirdigi sömürge politikalarina karsi, önce Güney Amerika’nin bazi ülkelerinde yerel Diktatörleri hedef alan Gerilla Savaslari, hizlanarak Vietnam’a ulasti. Türkiye’ye kadar uzanan Sehir-Kir Gerilla yöntemleri adi altindaki Silahli Terör, 1972 Münih olimpiyatlarindan bugüne kadar Filistinlilerin, Kudüs dahil Arap topraklarinin Yahudilerden geri alinana kadar sürdürecegini ilan ettikleri bir savas biçimi olarak dünyaya yerlesti.
Bu zaman içinde, dünyanin hemen her bölgesine hizlanarak yayilan silahli terör; sömürgecilere ve diktatörlere karsi siyasal savas yönteminden çok, son 10 yildir kaynagi, nedeni, milliyeti belirsiz sekilde ve bir anlamda profesyonel terör kadrolarinin farkli amaçlari için, bütün dünyayi tehdit eden bir savas niteligine dönüstü.
Bu kanli süreçte en belirgin unsurlar, uluslararasi Terörün baslica Liderlerinin Arap Kökenli oldugu ve gösterilen siyasal gerekçenin de Yahudilerin Kudüs’ten atilmasi oldugudur. Artik ikinci kusak kosullandirilmis bugünkü Arap Gençligi, (çocuklar dahil) bu ugurda Cihat inanci ile vücutlarini bomba yapmaktadirlar.
Dün ki, Bagdat’ta Birlesmis Milletlere kadar uzanan 10’larca can alan saldiri ile ayni aksam Kudüs’te 5’i çocuk olmak üzere 20 canliyi yok eden ve her ikisinde de yüzlerce insanin yaralanmasina neden olan iki olay bana göre özünde ayni kafadan ve ayni amaçtan kaynaklanmistir.
Önümüzdeki günlerde, aylarda Pakistan’da, Endonezya’da, Tunus’ta olanlarin Türkiye’de de olmamasi için herhalde her önlem alinmaktadir.
Dünya gelirinin aslan payinin, alin teri dökmeden ABD basta Müslüman olmayan diger Gelismis Ülkelerce gasp edildigi gerçegine baskaldiran mazlum ülkelerin, büyük nüfus üstünlüklerine ragmen, Birlesmis Milletlerde yok sayilmalari sürdürdükçe bu cihat, korkarim yok edilemeyecek.
Birileri doymak bilmezcesine yemeyi sürdürürse, ne yazik ki öbürleri kiyameti koparmak için can vermeye ve almaya devam edecektir.
Afrika’da, Kibris’ta, Kosova’da daha bir çok ülkede baris için ve açliktan insanlar ölmesin diye 25 yilini veren Brezilya’li Diplomat Sergio Vieira De Mello’nun elini öpmesi gerekirken onun basini alanlar, inandiklari cenneti asla göremeyecektir.
|