Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Ankara'nin kendine güveni (30/04/2005)

Tarih: 26.05.2005 18:02:16


Avrupa Birligi'nin (AB) yeni anayasasini eski Fransa cumhurbaskanlarindan Giscard d'Estaing'nin baskani oldugu bir komisyon hazirladi. Fransa Cumhurbaskani Chirac, 17 Aralik 2004'teki Türkiye ile müzakerelerin baslamasi kararini desteklemisti. Giscard gibi tutucu politikacilar, halki basindan beri Türkiye'nin AB üyeligine karsi kiskirtmakta en önde yer aldi. Sanki üye olundugunun ertesi günü milyonlarca Türk, çalismak üzere gelecekmis gibi, is olanaklarini yitirme korkusuyla doldurulmus Fransizlar, simdi tepkilerini AB Anayasasi'ni reddederek göstermek istiyor.
 


Türk halki da basindan beri yanlis sekilde, "Avrupa'nin kapilari açilirsa ekonomik bakimdan herkesin önünün açilacagi" havasina sokuldu. Son yillarda hizla artan AB üyeligine 'evet' egiliminin altinda kendine göre her kesimin ekonomik beklentilerinin yattigi bir gerçek. Is adamlarimiz hakli olarak yabanci sermaye girisinin artacagini ve dis ticarette engellerin tümüyle kalkmasi ile ciddi bir genisleme olacagini umut ederek üyeligin en kisa sürede gerçeklesmesini istiyor.

Belki de en olasi, en bilinçli beklenti budur. Genis halk kesimlerinin umutlarinin gerçeklesmesi ise ancak üyelik sonrasi genel ekonomik kazanimlara bagli olarak, o da çok uzun bir süre sonra söz konusu olabilir. Örnegin, küçük sanayici ve esnafin AB üyeliginden belli bir süre rahatsiz olacagi çok açik. Isçi ücret ve sosyal haklarinin AB'ye bagli olarak ayarlanmasi ve o nedenle bir artis olmasi gündeme bile gelmeyecektir. Tarim kesiminin degil kazançli tersine, zararli olacagi gerçegi zaten süren bir tartisma konusudur.

Issizlik ve is kaybi korkusu
Özellikle kirk yildir Türklerin gittigi Almanya basta Fransa, Hollanda, Belçika gibi ülkelerin halklari da gerçek neden olarak, çalisma yasaminda ve son dönemde ticaret ve turizm gibi alanlarda Türklerden dolayi issizlik ve is kaybi korkusu yasiyor. Üye olduktan sonra Polonya'dan Avrupa'ya çok sayida insan akimi oldu. Örnegin Fransa'da, halkin genis kesiminin bu nedenle büyük ekonomik kaybi olacagini, sag partiler ve komünistler yaygin sekilde isliyor. AB Anayasasi'nin reddi olasiligi, son anketlere göre yüzde 60'in üzerine çikti. Bu, yalniz Fransa'nin degil AB'nin tüm yetkililerini endiselendiriyor. Italyan Romano Prodi. "AB Anayasasi'nin kabul edilmemesi Avrupa'nin çöküsü olur" diyor.

Chirac ise "referandumda hayir çikarsa Fransa'nin AB'deki otoritesi sarsilir" diyerek uyariyor. Financial Times Gazetesi, "Avrupali diplomatlarin Fransa'dan Anayasa'ya hayir çikarsa, AB'nin felç olacagini söylediklerini" yaziyor.

Avrupali liderlerin 17 Aralik'ta Türkiye ile müzakerelerin baslamasi kararini almalarinin asil nedeni siyasaldi. 11 Eylül 2001'de New York'taki ikiz kulelerin yerle bir olmasiyla birlikte uluslararasi terör Avrupa'yi da bir korku dönemine soktu. Avrupa için Islâm dünyasi ile yeni bir baris köprüsü kurma sansinin tam bu sirada ancak Türkiye ile olanakli olacagini, sorumlu devlet adamlari gördü. Ingiltere Basbakani Blair'in 17 Aralik gecesi Brüksel'de bir otel odasinda, hem Chirac'a hem de Schröder'e, bu yeni durumda "Türkiye'ye kapilari kapatmanin nasil büyük bir hata olacagini" anlattigini herkes animsayacaktir.

Avrupali yorumculara göre, "eger AB Anayasasi Fransa'da reddedilirse, Türkiye ile 3 Ekim'de müzakerelerin baslamasi suya düser." Müzakereler suya düsse de düsmese de Türkiye'de her alanda çagdas Avrupa yasam ölçütlerinin yurttasa kazandirilmasi için gerekli degisimler ve yenilikler sürdürülmelidir. "Paris ya da Viyana, Avrupa'da Türkiye'ye sirtini dönen baskentler sonunda pisman olacaktir diyerek, Ankara'nin yoluna devam etmesi, kendine güveninin bir göstergesidir" düsüncesi, dogrudur.


Haber NO: 298

Kategori: Vatan Gazetesi