|
"Inönü, konferans çikisi domates ve yumurta yagmuru altinda tek basina yürüyerek çekti gitti." Bu bir haberin basligi. Tarih 15 Eylül 2005, yer istanbul. SHP'de Genel Baskan Erdal Inönü ile beraber görev yapiyoruz. Çin'i dünyaya açtigi için tutucu komünistlerce düsürülen Devlet Baskani Zao Zi Yang'in çagrilisi olarak birlikte Çin'deyiz. Baskan Yang görüsmeye baslarken, "Siyasal ideolojilerin sonunun geldigini, bütün ülkelerin ortak hedefinin baris ve insanin mutlulugu olmasi gerektigini ve bunun sorumlulugunun önder devletlere düstügünü" söylediginde, Erdal Inönü'nün o sicak ve anlamli gülüsünü hiç unutmadim. Geçen hafta Bilgi Üniversitesi'ndeki konferanstan çikarken küçük bir azinligin yaptigina karsilik o her zamanki "gülüs" yine yüzündeydi.
|
Ve simdi yine, 1989'da Zao Zi Yang'in o sözlerine karsi Erdal Inönü'nün söylediklerini animsiyorum: "Baris ve kalkinmanin birer soyut sözcük olarak kaldigini" belirterek, "ülkeler arasi gelir dagiliminin gittikçe daha da dengesizlestiginin" altini çizmisti. "Endüstrilesmenin önünde çok önemli bir enerji sorunu var. Ortadogu'da süren savaslar ve batinin önde gelen devletlerinin bu bölgedeki emelleri dünya barisi için kaygilari artiriyor" dediginde, Baskan Yang'in sanki Konfüçyüs okulundan gelmis bir bilge gibi Erdal Inönü'yü dinleyen tavri bizleri gururlandirmisti.
Bilim adami olmasindan daha çok benim yakindan tanidigim Erdal Inönü, aslinda son çeyrek yüzyilin Türkiye'sinin en saygin politikacisidir. 12 Eylül'den sonra demokrasiye geçis sürecinde CHP'nin yerine kurulan ilk parti SODEP'te siyasete adim atarken ortaya koydugu sorumlu ve saydam tutumu ile eskilerden çok farkli oldugunu açikça göstermisti. Sikça dile getirdigi, "ben politikaci degilim" sözünde, Türkiye'nin bugün de mevcut eskimis, ilkel, içten pazarlikçi ve güvenilmeyen politikacilarini yadsiyan, kinayan ve asan bir anlam vardir. Halk aslinda, Erdal Inönü gibi özverili, sorumlu ve saydam politikaci özlemi içinde olagelmistir. Bu nedenle benim için son dönemin örnek politik önderlerinin en basinda Erdal Inönü vardir.
Tavrini açikça ortaya koyuyor O yillarda, örgüt islerinde alisilagelmis yöntemlerle partiyi yönetmeyi sürdürüyoruz. Trabzon'un bir ilçesine atadigimiz baskani istemeyen o tarihteki il baskani, beni suçlayarak Genel Baskan'a sikâyet etmis. Erdal Inönü, Yönetim Kurulu'nda beni elestirdi ve istifami istedi. Ben de görevi biraktigimi açiklayarak toplantidan ayrildim. (O olay Genel Sekreter Deniz Baykal'in da istifasi ile yillarca süren Inönü - Baykal kurultaylarinin baslangici olmustu). Ertesi günü karsilastigimizda Erdal Inönü'nün bana gösterdigi sevecen ve saygili tutum, genç yasima karsin bende, ondan çok daha eskimis bir politikaci oldugum duygusunu yaratmisti.
Bunu niye yaziyorum: Taniyabilselerdi, Istanbul'da konferans çikisi o çirkin davranisi gösterenlerin bile, "keske bugün Türkiye'nin basinda bir Erdal Inönü olsaydi" diyeceklerinden hiç kuskum yok.
Erdal Inönü'nün Sovyetler'in çöküsü ve ABD'nin tek büyük güç kalisi karsisinda söyledigi su sözler çok önemliydi: "Ikinci büyük savas sonrasi kurulan siyasal kutuplar arasi denge sayesinde saglanan baris içinde birlikte yasama düzeni simdi yok olmakla karsi karsiyadir." Bu öngörüsü ne aci ki, gerçek oldu. ABD'nin herkesi kendi ekseninde yönetme ve yönlendirme gücü, dünyayi baristan ve demokrasiden gittikçe uzaklasan bir olumsuz çizgiye getirdi denebilir.
Türkiye'de de ayni nedenle onun gibi yetkin politikacilar bile etkisizlestigi için bence Erdal Inönü de eylemli politikayi birakmaya zorlandi. Ama son olayda oldugu gibi o her zaman düsüncelerini ve tavrini açikça ortaya koyma sorumlulugunu sürdürüyor. Ne var ki, partilerini halkin gözünde bitirmelerine karsin, yerlerini bir türlü birakmamakta direnen parti baskanlari, Erdal Inönü'yü anlamak ve ondan ders almak yürekliligini gösteremiyorlar. |