|
Milli gelirin dagilimi ve paylasiminda yasanan büyük uçurum ve haksizlik dünyanin ve Türkiye'nin birincil sorunudur. Bu konuda uluslararasi istatistikler gerçegi tam yansitmiyor. Çünkü özellikle yoksul ve gelismekte olan ülkelerde bilgi elde etme ve derleme konusunda büyük zorluklar var. Ayrica Birlesmis Milletler'in (BM) açiklanan bilgileri adeta haksizligi saklar ölçekte sapmalarla dolu. Bunun bilinçli olabilecegi kanisi bazi çevrelerde yaygin tartisma konusu olmaya devam ediyor. Bundan yirmi yil öncesine kadar bilgi akimi çok zor ve kit oldugu için özellikle geri kalmis ülkeler kendi durumlarini ve digerleri ile kiyaslamayi tamamen Tanri'ya birakmislardi!
Son 10 yildir bilgi akisinin ulastigi hiz, bütün yoksullarin aklini gökten yere indirdi.
Birlesmis Milletler'in 2004 istatistiklerinde görülen bazi çarpici kiyaslamalar söyle: Fert basina milli gelir
* Brundi'de 110 dolar;
* Siera Leone'de 130 dolar;
* Nijer'de 130 dolar;
* Banglades'te 370 dolar iken;
* ABD'de 34 bin dolar;
Japonya'da 35 bin dolar ve Ingiltere'de 25 bin dolardir. Son yillarda yasanan ciddi terör olaylarinin ve savaslarin bence temelinde bu haksizliga baskaldiris var. "Biri yer biri bakar, kiyamet ondan kopar". Anlayanlar için aile ve kisiler arasindaki bu çok güzel atasözümüz, bugün artik evrensel boyutta en güzel ögüt degerindedir.
Baskan Bush ilk dönem seçildiginde programinin ana ilkelerini açiklarken söyle demisti:
"Bundan sonra ABD dünyadaki sorunlari degerlendirirken, dogrudan kendi ülke menfaatlerini esas alacaktir. Baska ülkelerin arasindaki çatismalarin çözümü ABD'nin sorunu olmayacaktir."
Bu ilkenin o günlerdeki, muhatabi Ortadogu krizi yani Filistin-Israil gerginligi idi. Çünkü ona göre önceki baskan Clinton bu sorunu dünyanin en ciddi sorunu ve bütün sorunlarin kaynagi varsayarak, yanlis yapmisti! Oysa, asil Bush bu bencil yorumuyla bir anlamda El-Kaide'yi cihada zorlamis oldu ve olmaya devam ediyor. Elbette ki, 11 Eylül'ün insanlik için faturasi agir oldu. Üstelik ABD Baskani o ilkesinden yüz seksen derece döndü ve "dünyanin neresinde olursa olsun birakin var olan sorunlari, gelecek sorunlarin bile kendi sorunu olacagini" ilan etti. Ilan etmekle kalmadi, silaha sarildi ve belki de yüzyil savaslarina tas çikartacak bir saldirganliga yöneldi.
Ne var ki, bu hafta basi Beyaz Saray'dan Amerikan halkina yaptigi yeni yil konusmasinda "Irak'ta kitle imha silahlari olmadigini ve isgalin gerekçesi olarak dünyayi yanilttigini kabul ettigini" açiklarken o Bush'un kendisi bile, bu maceranin ne zaman bitecegini artik bilmiyor...
Aslinda herkes görüyor ki bütün bunlarin arkasindaki aci gerçek, dünya gelirinin "aslan payini" ele geçiren ve bir türlü gözü doymayan ülkelerin, zenginliklerini artirmak için güçlerini sonuna kadar kullanma isteginden baska bir sey degildir. Türkiye'de de gelir dagiliminda derinlesen uçurum bütün sorunlarin asil nedenidir. Son seçimde, geçmis partilerin tümünün tasfiyesindeki temel neden ülke gelirinin paylasimindaki akillara sigmayan, adaletsizlik ve haksizliktir. Bazi hesaplamalara göre gayri safi milli gelirimizin yaklasik yüzde 80'i, nüfusun yalnizca yüzde 7'sinin eline geçmektedir. Fert basina milli gelirimiz görünürde 4 bin dolar. Gerçekte, bir ayda eline 100-200 dolar geçen nüfus, toplam nüfusumuzun yarisindan fazlasidir. Rakamlar böyle gösteriyor.
Öte yandan, her gün 250 dolari rahatlikla harcayan ve 100 dolari bahsis diye veren delikanlilar ve köse dönmeciler var. Kirsal kesimde ve büyük kentlerin çevresindeki insanimizda kiskanç bir servet düsmanligi yok ama hüzün veren bir kin ve nefret var. Buna karsin, artik ekonomide istikrar saglandi diye herkeste bir rahatlama görülüyor. Oysa, gelir dagilimi adaletli bir sekilde çözüme kavusmadikça yiginlardaki bu büyük kinin ve nefretin artarak sürecegini, iktisat tarihini okuyanlar bilir. Basbakan basta, bu hükümetin akil hocalarina o kitaplari okumalarini öneririm. |
