1999'da Erbakan'in partisi Refah'in birinciliginin de 2002'de Erdogan'in kendisinin de beklemedigi oyu almasinin arkasinda da halkin as-is beklentisi vardir. Ekonomideki son gelismelerin kamuoyunda abartiyla reklam edilmesine karsin, Adana'dan Kars'a, Burdur'dan Amasya'ya, emegi ile geçinen insanimiz yine her sabah güne as-is aramakla basliyor. Türkiye'de, bugün de halkin Basbakan'dan sikâyeti, geçim derdi ve issizlik. Seçim ne zaman olursa olsun, bu hükümet de halkin ekonomik sorunlarini çözemedigi için sinifta kalacak.
Demirel ve Özal Bunu en iyi görenlerin basinda da Erdogan geliyor. O nedenle bu temel sorunun disindaki soyut ve yapay konularda tartisma yaratarak, gündemi saptirmaya çalisiyor. En deneyimli politikacimiz Demirel de basbakan oldugu dönemlerde hep böyle yapmistir. Çünkü Erdogan gibi kirsaldan geldigi için o da Anadolu'nun tarih boyu tek büyük derdinin yoksulluk oldugunu çok iyi ögrenmistir.
Üstelik, sapkasini alip gittigi 12 Mart hariç, kaybettigi bütün seçimlerde kaybedisinin asil nedeninin ekonomik sorunlar oldugunu yasayarak ögrenmis bir devlet adamidir. Özal da 1987 seçimlerinden sonra ekonomiyi küresellestirmeyi kisa sürede basardigi (!), ülkeyi kapitalizm yolunda dönülmez bir asamaya getirdigi halde, as ve is sorununu çözemedigini görüp seçimleri göze alamadigi için ANAP'i birakmis Çankaya'ya çikmistir.
1991 seçimini as-is davasina çare bulmak vaadi ile kazanan Demirel'in, 1995 seçimlerinden önce basbakanligi ve DYP'yi hem de istemedigi Tansu Çillcr'e birakip Kösk'e çikmasinin asil nedeni de as-is sorununa kendi sözü ile "çare" bulamamasidir.
Gerginlige neden olacagini bildigi halde Erdogan'in cumhurbaskani olma inadinin asil nedeni de son anketlerde görüldügü gibi gelecek seçimde bugünkü çogunlugu bulamayacagi korkusudur. Gerçekten de anket sonuçlari, AKP'nin oy kaybinin birinci nedeninin "yurttasin as-is konusunda Erdogan'dan da umdugunu bulamadigini" gösteriyor.
Bu gerçeklere karsin, ana muhalefet partisinin Genel Baskani sanki, Tayyip Erdogan'a "gündem saptirma" konusunda, (Basbakan olurken yaptigi gibi) yardimci oluyor izlenimini vermektedir. Geçmiste, Kürt sorunu, Mersin'deki bayrak olayi, dokunulmazliklar, hatta AB ve Kibris konularina benzer sekilde, Baykal'in bu günlerde gündeme getirdigi erken seçim ve mal varliklari tartismasi da sonuçta, AKP'nin halkin asil sorunlari olan as-is konusunu unutturma amacina yarayacaktir. Özellikle sosyal demokrat partiler, dünyanin her yerinde ekonomik bakimdan zayif, emegi ile geçinen, alin teri ile çalisan kesimlerden oy alarak iktidara gelir. Bu gerçek 1970'lerde ve 1999'da Ecevit'i Basbakanliga götüren seçimlerde yasanarak görüldü.
Soyut konularda, çogu zaman magazin düzeyine kolayca indirgenen tartismalar, hep iktidar olanaklarini kullanan partilere yarar. Yillarin deneyimine karsin ana muhalefet liderinin, partisi için olumlu sonuç vermedigi açikça görüldügü halde, salt gerginligi tirmandirma amaci ile bu konularda inat etmesini anlamak, kendisini sayanlar için bile zordur.
CHP'nin politikasi Anlasiliyor ki CHP, olagan tarihinde yani Kasim 2007'de yapilacak seçimde "halki, AKP-CHP ikileminde tutma stratejisi" nin gereklerinden baska bir sey düsünmüyor. CHP'nin bu politikasi, "Gündem bir buçuk yil Erdogan-Baykal tartismasi ile sürerse, halkin ya AKP'ye ya da CHP'ye oy vermek zorunda kalacagi ve bu ikilemden de Baykal'in sansli çikacagi" varsayimina dayaniyor. Oysa halkin, kendisini gerçek sorunu olan "as ve is"e çözüm bulacagina inandiramamis hiçbir politikaciyi "Basbakanliga" getirmedigini 1950'den bu yana yasananlar belgeliyor. |