Yazdırma tarihi : 16.01.2025

Egitilmemis bir egitim bakani

Tarih: 22.02.2007 17:06:33


Bu bir canavarlasma temayülüdür. 17 yasinda bir delikanlinin eline silah nasil verilir? 2 arkadasina 8 kursun sikacak hale nasil gelir? Okulun, idarenin, ögretmenin kendini sorgulamasi lazim. Ne ekerseniz onu biçersiniz".
 


Bu sözleri, Samsun'da 2 ögrencinin arkadaslari tarafinda kiskançlik yüzünden öldürülmesi olayi ile ilgili olarak, Milli Egitim Bakani Hüseyin Çelik söylemistir.

Bu sözlerde birincisi, önyargili bir genelleme vardir. Ikincisi, kendi bakanliginin tüm idarecilerine, tüm ögretmenlerine ve yüz binlerce ögrenciye karsi çok haksiz ve agir suçlama vardir. Üçüncüsü ve en önemlisi de son günlerde artan gerginligi ve gelecek endisesini yaratan "laiklik" tartismasina dönük "hesaplasma ve kiskirtma amaci" vardir.

Çocuklarin dördü de 20 yasin altinda. Yani, yasal erginlik yasina gireli henüz iki yil, bilinçli gençlik dönemine ayak basali da üç-dört yil olmus. Özellikle erkek çocuklarin bu tür olaylara kolayca düstüklerine gelismis ve gelismekte olan toplumlarda çok sik rastlanmaktadir. Ayrica, çevremizde, komsu Müslüman ülkelerde de bu nedene dayali acimasiz can almalarin örneklerini geç de olsa dünya biliyor. Bizim gibi açik toplum olamadiklarindan o ülkelerin basindaki ilkel yönetimler benzer olaylari kitlelerin bilgisinden gizli tutmayi basarabilmekte. Türkiye, son kirk yilda en hizli kentlesen ve dolayisi ile genç kusaklarin çevreye, geleneklere ve ailesine kolayca yabancilastigi büyük ülkelerin basinda gelir. Toplum bilimciler, özellikle sanayilesme evresindeki ülkelerde, özellikle kadin erkek iliskilerinde yasanan sorunlarin hizla artabildigini belirtiyor. Üstelik küresellesen bugünkü ortamda iletisimin ve her konuda iç içe olmanin özellikle bu tür kisilik bunalimlarini özendirdigi de bir gerçek. Gelir dagilimindaki adaletsizliklerin ve issizlik oranindaki artisin, bizim gibi ülkelerde bu olaylari daha kamçiladigi da biliniyor. Bütün bunlara karsin bu ve daha önce okullarda yasanalar konusunda baska benzer ölçek ve yapidaki ülkelerle kiyasladigimizda Ülkemizin ortanin üstünde iyi konumdaki ülkeler arasinda oldugunu istatistikler göstermektedir. Dolaysi ile bir Milli Egitim Bakani'nin genelleme yaparak gençligimizi bu denli agir sifatlarla (canavarlasma) suçlamaya hakki olamaz.

Ikincisi, bir milli egitim bakaninin, kendi örencisini kendi okul idarecilerini ve ögrencilerini bu kadar acimasiz ve haksiz bir saptama ile yargiladiginin geçmiste bir tek örnegi yoktur. Üstelik bu bakaninin bu ilk ilkelligi de degil. Van Üniversitesi Rektörü'nün haksiz ve hukuksuz cezalandirilmasinda da ayni kaba, haksiz ve sorumsuz tutumu göstermistir. YÖK'le sürdürdügü, artik çatisma boyutundaki iliskilerde de haftada bir ayni üslubu kullaniyor. 2005 Ekiminde meclis açilmadan önce bu bakan aynen sunu söylemisti: "Eger biz iktidarsak ve meclis çogunlugumuz bu denli güçlü ise, meclis asilir açilmaz YÖK'e haddini bildirecegiz." Iste bu adeta kin dolu sözleri de YÖK'ün türban konusundaki dirençli tutumuna karsi gözdagi vermek içindi.

Üçüncüsü ve daha önemlisi, AKP'li Hüseyin Çelik'in "ne ekerseniz onu biçersiniz" sözü ile aslinda "laik egitim yapisinin bu canavarlasmayi yarattigi" saplantisini açiga çikarmasidir. Bu sözlerin arkasinda, Meclis Baskani Arinç'in 23 Nisan konusmasinda "laikligin yeniden tartisilmasi" önerisine destek veren bir çikis var. Bakan üstü kapali olarak diyor ki "iste bu çocuklarin getirildigi kisilik, sizin laik egitiminizin sonucudur, eger bu çocuklara bizim inançlarimizin yani dinimizin öngördügü egitim verilse idi, bu sonuçlar olmazdi!" En önemlisi ve kaygi yaratani da, bu firsatçi sözlerin halen görevde olan bir Milli Egitim Bakani tarafindan söylenmis olmasidir. Üstelik bu sözler, daha bir hafta önce laiklik karsiti bir genci yargiçlari otomatik tabanca ile tarayarak cinayet isledigi günlerin sicak ortaminda söyleniyor.

AKP'lilerin bir türlü anlamadiklari bir gerçek var. Siz halkin gerçek çogunlugunun oylarini almis bir mutlak iktidar degilsiniz. Beyler, siz halktan her düsüncenizi ve her tutkunuzu ülke yasamina geçirme yetkisi alabilmis degilsiniz. Siz bu meclise, toplam oyun yüzde 25'inden azi, geçerli oyun üçte biri ile gelebildiniz. Siz bu haksiz sandalye sayisini, bugün çogulcu, uygar, demokratik hiçbir ülkede olmayan bir seçim baraji sayesinde elde ettiniz. Siz, parti içi sorunlarina bogulmus, halktan kopmus ve kendi gerçeklerini göremeyen diger partilerin yüzünden seçeneksiz kalan halkin kerhen verdigi oyla bu sonucu sagladiniz. Siz, eskiyen politikacilara kirgin on milyon oyun sandiga küsmesinden yararlandiniz.

Hakkiniz olmayan, varsaydiginiz sözde halk destegine dayanarak, demokrasimizi gerginlik ortamina soktunuz ve gittikçe bunalima sürüklemektesiniz. Unutmayin ki, siz de yine halkin oyu ile gideceksiniz ve o suçladiginiz gençler hem de sandikta sizden bu tutumunuzun hesabini elbette soracaktir.



Haber NO: 357

Kategori: Vatan Gazetesi