Ancak, bu 25 yil süresince hemen tüm hükümetler asiri harcama politikalarini pervasizca uyguladilar. Yasal engelleri bile dinlemeyerek, hazine araciligi ile Merkez Bankasi kaynaklarini karsiliksiz kullandilar. 1990’lardan sonra hizla artan kamu açigi devaminda basvurulan sicak para politikasi ülkeyi 2000 kasimina getirdi.
Her konuda oldugu gibi, daha önce bilen bilmeyen herkesin, bugün yarin çökecek dedigi bankalar arka arkaya kapilarini kapatinca, Basbakan Ecevit bir gecede günah keçisi oluverdi.
Sonrasi, Ecevit’in Dervis’i getirip, gemiyi batmadan karaya çikarmak için ekonominin kaptan kösküne oturtmasi ile baslayan, Kasim 2003 seçimlerine kadar süren kurtarma dönemi yasandi. Her zaman oldugu gibi, bu üç sene nasil geçti artik kimse ilgilenmiyor. Yokolan kaynaklarin arkasindan, söhret olmak için bir çok Donkisot, bir süre yel degirmenleri ile savasti kimisi acikli, kimisi gülünç duruma düstü.
Yillarin içinden ve büyük mücadelelerden gelen partiler, onlarin Genel Baskanlari, kendilerini yok sayan Dervis’e, hava attilar, caka sattilar, posta attilar ancak, sonunda sapka çikardilar. Solcular, Bagimsiz Türkiye sevdasi ile erkeklige gölge düsürmemek için IMF’ye, Amerika’ya sözde savas açtilar. Ülkücü Milliyetçiler, ne isimiz var Avrupa’da, Avrasya bizi özler, bizi bekler diyerek kendilerini avuttular.
1970’lerin ikinci yarisinda aci gerçekleri yasayan Ecevit, isitemiyor, göremiyor diyen acemilerin hepsine kulaklarini tikadi, bu ülkeye bir kez daha Amerikan Ambargosu yasatmamak için Dervis’in isteklerine harfiyen uydu.
En sevdigi isçilere, memurlara sirtini döndü. Hiç sevmedigi Istanbullu Levantenlerin yüzüne güldü. Yillarca kalkinma köylüden baslayacak inanci ile eline Hükümet geçtiginde destekleme ürün sayisini artiran o Ecevit, tütüncüyü bile yabanci sermayenin eline birakti. 1995’te “Iktidara deldigimde, Gümrük Birligi anlasmasini yirtacagim” diyen o Ecevit, Avrupa Birliginden yardim umudu ile sagligi el vermedigi halde aile fotografi çektirmek için Brüksel’lere gitti.
Hiçbir Sosyal Demokrat Liderin grubundan bile geçiremeyecegi bir degil, iki degil hem de 22 yasayi, gemiyi karaya çikarmak için TBMM’den hem de bazilarini tek oturumda geçirdi.
Siyaset tarihimizde Türkiye, ne böyle büyük bir kriz gördü nede gelecegini aldigi kararlarla siyaseten bitiren Basbakan. Yakindan tanidiklarim ve uzaktan hakkinda dogru bilgi sahibi oldugum ciddi iktisatçilarin, maliyecilerin hemen tamami, Ecevit’in üstlendigi bu sorumlulugun ve aldigi bu riskin dogrulugunu gördüler. Ancak, yillar sonra anlasilacak bu aci gerçegi, çogu disarida söyleyemedi, kalemleri yazamadi. Korkudan yada bir baska kisisel yarar hesabindan degil, ben dahil hemen tamamimiz ne böyle bir ekonomik krizi, nede çözüm yollarini görmüstük. Çogumuz için, sanki Ecevit kumar oynuyordu. Zaten öylede oldu, 3 Kasim 2003 günü bütün yasaminda kazandiklarini bir seçim sandiginda verdi gitti.
Her seyden önce bunlari yazmam benim için ahlaki bir görev diye düsündüm.
Eger bugün Ekonomik göstergeler olumlu ise, Enflasyon tarihte kaldi deniyorsa, aylardir her baskiya ve oyuna ragmen dolar yerinde sayiyorsa, reel faiz yüzde 10’larin altina düstü ise, birilerinin dönüp Ecevit’e sükran duymasi gerekir. Bunlarin en basinda da, dün bir temel atma töreninde, gögsünü gere gere; “Türkiye Ekonomisi bugün saglam temeller üzerinde yükselmeye devam ediyor.” diye nutuk atan, bugünkü Basbakan gelir.
O bunu bilir mi, bilse de söyler mi derseniz, sevgili okurlar; HAYIR. Simdi degil, çünkü o simdi Basbakan, koltuktan düsünce bildigini animsar da, yine söylemez. Buna da niye derseniz; Türkiye’de adet böyle de ondan.
Gelecek genç kusaklar daha onurlu ve cesur olacak, umutlu olalim.
|