Bu saptamayi, Avrupali bir toplum bilimcinin yeni kitabindan aldim. 21. yüzyilin basinda Türkiye basta özellikle fert basina milli geliri 10 bin dolarin altindaki ülkelerin gerçek durumunu bire bir tanimliyor. Aslinda bu çeliskili görünüm, küresellesmenin sonuçlaridir, denebilir. Bu durumun yansimalari elbette her ülkenin özelligine göre yogun bir tartismayi da beraberinde yaratti. Avrupa’nin ortasindaki büyük parçalanma, bu tartismanin simdilik en somut belgesidir. Bu gerçegin içinde “iyimidir-dogrumudur” sorusu bence anlamsizdir. Önemli olan, nedenlerini ve sonuçlarini dogru anlayanlarin, kendi ülkeleri için gerekeni yapmak zorunda olduklarini ögrenmis olup, olmamalaridir. Iktidarla muhalefet arasinda Tayyip Erdogan’in basbakan olmasi ile baslayan ve her gün tirmanan çekismeye bu açidan bakildiginda, taraflarin sorunun aslini, hala kavramadiklari görülür. Ya da genel baskanlar düzeyinde hiç yoksa birisinin kavramis olacagi varsayilsa bile, oy hesabi ile halki bu yapay gündem pesinde sürüklemek emellerinin, baskin çiktigi söylenebilir.
Talat Pasa anilarinda, “gerçekleri yenilgi sonrasinda daha iyi gördügünü”, söyler. En önemli saptamalarindan birisi, “Avrupa’nin sark meselesi diye tutturdugu sey, tamamen petrol bölgesini ele geçirmekten ibarettir” savidir. Aslinda Talat Pasa, orta dogu sorununun temel nedeni ekonomiktir, demektedir ve çok dogrudur. Bu dogru, bütün ülkeler için bu gün daha da geçerlidir. Eger Moskova’da Sovyet rejimi çöktügünde Yugoslavya’nin fert basina milli geliri o zamanki komsusu Avusturya kadar, yani 15.000 Dolarin üstünde olsaydi, hiç kimse ayrilik için kan dökemezdi. Bu gün Irak’taki ayrilikçi politikacilarin hesabi da ekonomiktir. Kerkük’te her gün patlayan bombalarin arkasinda, topraginin altindaki petrolü ele geçirme kavgasinin yattigini kimse yadsiyamaz. Türkiye’yi sözde bölme hesaplarinin gerçek nedeninin de ekonomik oldugunu, her akli eren görmekte ve bilmektedir. Önemi gittikçe artan jeopolitik gücü ve son yarim yüz yilda komsularina ve uzak Islam ülkelerine oranla elde ettigi ekonomik üstünlük, küresel ekonominin bas aktörlerini endiselendirmektedir. Öte yandan, askeri gücünün bu gün ulastigi düzeye karsin Türkiye’yi bölmenin olanaksizligini Beyaz Saray basta, bilmesi gerekenlerin iyi bildigi bir gerçektir.
Bu gerçeklerin bu günkü iktidarla elbette ki, bir ilgisi yoktur. 2002’de devir aldiklari uygulamalari bozmamakla dogru yaptilar denebilir. Yasadigi ekonomik krizlere karsin Türkiye bu gün ulastigi kalkinma asamasina, ikinci dünya savasi sonrasi dünyaya egemen olan teknik, ekonomik ve parasal gerçeklere uyum gösterebildigi için gelmistir. Bunun da arakasinda cumhuriyetin nicelik ve nitelik olarak hem bütün Islam ülkelerinden hem de komsularindan çok önce yetistirmeyi basardigi beyin gücü vardir. Genç kusaklarinin gücü sayesinde Türkiye bu gün ekonomik, sosyal ve teknik açidan her alaninda bilim çagina ayak uydurabilecek düzeye erismistir.
Bunlari yazmamin nedeni, halkin artik sabrini tasiran cumhurbaskanligi konusu bittiginde özellikle aydinlarimizin, ülkenin gündemini iktidarin ve ana muhalefet genel baskaninin elinden alip, bu asil konuya dönüstürtmeleri gerektiginin altini çizmektir. Dünyanin her yerinde oldugu gibi ülkemizde de genel seçim sonuçlarini belirleyen konu, halkin as ve is sorunudur. Bu kez de böyle olacaktir. O nedenle, ilk is, iktidar hesabinda olanlari dogru minderde güresmeye zorlamak olmalidir. Bunu için ise önce, eski tüfek biz solcularin, önyargilarimizi yenip, ezberimizi bozmamiz gerekir.
|