Bu cümleleri, Taha Akyol’un 11 ekim tarihindeki yazsindan aldim. Sayin Akyol’un yazisinin basligini da yazimin basliga yaptim.
Taha Akyol diyor ki, muhafazakar Kürtler yani, dinciligi agir basan Kürtler, AKP’ye oy veriyor, o partiden Kürtler de parlamentoya giriyor, böylece AKP entegrasyon açisindan önemli bir siyasal basari sagliyor. Bu savi, ayni oylarin daha önce Erbakan Hocanin degisik adlardaki milli görüsçü partisine gittigi gerçegi ile yorumlarsak; Kürt yurttaslarimizin önemli bir bölümü, daha önce Erbakan’a verdikleri oyu son seçimde Erdogan’a, dini degerlerini gözeterek verdiler, sonucuna variriz. Buda kabul edilebilir bir gerçektir.
Taha Akyol yazisinda devam ediyor.
“Irtica paranoyasiyla bu bagida tahrip ederek muhafazakar Kürtleri de itmek kime hizmet olur?”
“Türkiye’de etnik kimliklerin üzerinde birlestirici bir siyasi deger olusturacak, sol bir partimizin yoklugu, sadece demokrasimizin degil, siyasi entegrasyonumuzun da vahim bir eksikligidir. 1930’lara saplanarak, bu milli ihtiyaci görmeyi engelliyor maalesef”
Bu savlari ile, AKP’nin siyasal basarisi dediklerini birlikte yorumlarsak, Sayin Akyol üstü kapali diyor ki, CHP 1930’dan beri saplandigi Laiklik paranoyasindan kendini kurtarsa ve solculuk yaparken beraberinde Kürt yurttaslarimizin, birincil önem verdikleri dini inançlarina da önem verse “yani siyasal söyleminin bir boyutu olan sosyal demokrat politikalarini islerken, Kürt yurttaslarimizin oyunu almak için bir yolunu bulup dinsiz olmadigini da anlatabilseydi “onlarin ayrilikçi siyasetlere kaymasini önlerdi.!
Özeti, 70 yildan beri CHP Laiklik konusunda ödün vermedigi için Kürt yurttaslarimizin oyunun ayrilikçi partilere gitmesine sebep oldu.
Ciddi bir sosyo-politik yanlislik, dünyanin her yerinde oldugu gibi bizim aydinlarimizin içinde de her zaman varolmustur. Mustafa Kemal’in daha yüzbasi iken fark ettigi ve onu bu cografyadaki liderlerden ayiran en büyük üstünlügü, Aydinlanma, Çagdaslasma, Gelisme ancak Laik Toplum olmakla mümkündür, anlayisidir. Enver Pasanin Mustafa Kemal kadar cesur, zeki, vatansever oldugu, hatta ondan daha önce tek basina ülkeyi yönetme gücünü elde ettigi bir gerçektir. Enver Pasa içtenlikle inanmisti ki, hem hilafet kalacak “yani imparatorluk esas olarak dini kurallarla yönetilecek” hem Esitlik, Adalet, Özgürlük olacak; hem de Sanayilesme, Gelisme(Terakki) olacak. Iste Enver Pasa’nin temel yanilgisi, bunun olmayacagini görememesi idi. Iste Mustafa Kemal ‘in yola çikarken bir tek arkadasina bile açmadigi temel dogrusu bu idi.
Iyi niyeti ve içinden geldigi Anadolu’nun insanina duydugu sevgi ve saygisi ile Sayin Akyol inaniyor ki, CHP, Laik Demokratik Cumhuriyet ilkesinden ödün vermeden, öyle bir dini politika sürdürürdü ki, tutucu olmayan Kürt yurttaslarimizin oyunu alirdi.
Anlasilan Taha Akyol’a göre, CHP’nin kurtulamadigi Laiklik saplantisi yüzünden, ayrilikçi kürt liderler, Islamci Siyasetle Solcu Politikalarini birlikte sunduklari için, Kürt yurttaslarimiz CHP’ye oy vermemisler!
Taha Akyol’un bu düsüncesinde gerçek payi var olduguna inanan Baykal, zaten son seçimlerde “Anadolu solu” açilimi ile, bu politikayi götürdü. Ciddi elestiriler ve partiden kopmalara ragmen de israrla sürdürdü. Ancak, CHP Laikligi çok önemsedigi dönemlerde aldigi oyun Dogu ve Güneydogudan, 2003 seçimlerinde yüzde birini bile alamadi. Ecevit’in 1995’den sonra uyguladigi ve “inançlara saygili Laiklik – iyi tarikat, kötü tarikat” diyerek Fetullahcilara bile çok yakin durmasinin sonucu, 1999’da oyunu ciddi olarak artirdigina inananlar olmustu. Oysa, sonuçlara bakilirsa 1999 da DSP’nin Dogu ve Güneydogudan hiç oy almadigi görülür.
Bilimsel ve gerçekçi olmadikça, dogru sosyolojik yorum yapmanin olanaksiz oldugunu, bir gün herkes ögrenecektir.
|