Yazdırma tarihi : 16.01.2025

TÜRBANIN ÖZGÜRLÜGÜ DEGIL, BASÖRTÜSÜNÜN ISTISMARI

Tarih: 10.12.2007 16:09:38


Tarhan Erdem’in arastirmasinin yayinlanmasi ile “türban” yeniden gündemin birinci maddesine oturdu
 


Anayasa degisikligi ile ilgili olarak AKP’nin anayasacisi Burhan Kuzu bir gazeteye yaptigi açiklamada, “basörtülü kizlarin üniversitede okumalarinin önündeki engelin kalkmasi için yeni anayasada açik düzenleme olacak" deyince de, önümüzdeki günlerin bir kez daha politik bir savas alanina dönüsecegi belli oldu. Bu sicak gelismeyi günlerdir herkes kendi açisindan yogun bir biçimde tartisiyor. Burhan Kuzu’nun aynen Tayyip Erdogan ve Abdullah Gül gibi tartismayi, türban degil de “basörtüsü” tanimi içinde tutmak istedigi açikça görülüyor. Bu ayirimin çok önemli oldugunu bildigim için önce Hürriyet’in muhafazakâr genç gazetecisi Ahmet Hakan’in son bir yazisindan bazi alintilar yaptim;
-Türban ile basörtüsü arasindaki farklar; Türban egitimli, genç ve sehirlidir. Basörtüsü ise kirsal, yasli ve egitimsizdir.. Türban geçisken özelliklidir; türbanli annenin kizi da türbanli olur..Basörtüsü ise geçisken degildir; basörtülü annenin kizi basini örtmeyebilir..Türban bir bilincin eseridir. Basörtüsünde ise bilinçten ziyade bir aliskanlik rol oynar..Türban, politik bir tercihe de gönderme yapar... Basörtüsü ise politikayla pek ilgilenmez-

Bunlari yazinca, simdi sira benim konu ile ilgili 2005 Temmuzundaki yazimi yenilemeye geldi;
Daha 1960'larda Milli Nizam Partisi'ni kurarken, laik cumhuriyet ile seriat düzeni bagdasmadigi için Erbakan Hoca'nin asil hedefi ‘Islami cumhuriyet’ olmaliydi. Elbette, Iran'daki Ayetullah Humeyni gibi devrim yapma olanagi olmadigi için milli görüsçüler Türkiye'de sonucu sandikta arayacaklardi! Basbakanliga kadar geldiler ama asil hedeflerine ulasamadilar. Ancak mirasçilari, elde edilmis halk destegini arkalarina alarak tek baslarina hükümet oldu.
Kimilerine göre ‘Hoca'nin gençleri’ degismedi, ayni yoldalar. Kimilerine göre de geçmisten ders aldiklarindan ‘olmayacak duaya amin’ demek yerine, simdiki amaçlari, ‘Türkiye'yi yönetmenin maddi manevi kazanimini’ sürdürmektir. Artik demokrasi, onlar için düzeni kökten degistirmek yerine, kendileri iktidarda oldukça, amaçlari için bir araçtir. Genelde sag politika önderlerine göre türban ve imam-hatip okullari tartismasi bireysel haklara sahip çikma anlayisi ile siyaset meydaninin degismez konusu oldu ve olmayi sürdürüyor. Demokrasinin askiya alindigi dönemler disinda, 1950'den beri CHP'ye yönelttikleri ‘laiklik diyerek, toplumu dinden uzaklastirmak istiyorlar’ suçlamasi ile oy almayi hep basardilar. 2002 seçimi sonrasi aldigi oyun çok üstünde bir güçle iktidara gelen AKP, tartismayi ayni amaçla sürekli olarak gündemde tutuyor. Türban sorunu, son on yilda gündeme siyasal amaçla getirilmis ve özellikle ‘radikal Islâmi siyasetin simgesi’ olarak gençleri öne sürmek amaci ile kasitli yaratilmistir. Bu politikayi ortaya atanlar, hep ‘basörtüsü’ sözcügünü kullandilar, basindan beri ‘türban’ demekten bilinçli olarak kaçindilar. Oysa basörtüsü bugün hala köylüsü, kentlisi ile analarin, bacilarin günlük yasaminin vazgeçilmez bir gelenegidir. Öte yandan, türbana karsi olan ve laik cumhuriyeti savunanlarin, basörtüsü ile hiçbir sorunlari olmadigini anlatamadiklari da bir gerçektir.
Bu sorun çözümlenmedikçe, siyasal ve toplumsal yasamin olumlu bir ortama kavusmayacagi artik açikça görülüyor. Eger amaç, kafalardaki karanlik özlemleri demokrasi adi altinda ülkeye yerlestirmek degilse, yapilmasi gereken türbanla basörtüsünü ayirarak, basörtüsüne özgürlük kazandirmaktir. Bunun için konuyu öyle büyük bir dava gibi anayasa ile çözmek gerekmez. Iki maddelik bir yasa herkesi rahatlatir. Yeter ki, Basbakan, dilinden düsürmedigi, Atatürk’ün “ülkeyi çagdas uygarlik düzeyine çikarma” hedefine inançla bagli olsun!




Haber NO: 437

Kategori: Vatan Gazetesi