Yazdırma tarihi : 16.01.2025

DERDINIZ KIZLARIMIZ DEGIL, SIYASAL ÇIKARINIZ

Tarih: 20.02.2008 15:19:33


Tayyip Erdogan “cigerlerimden konusuyorum” derken, Bülent Arinç gözyaslarini tutamiyordu. Anlasilan laik cumhuriyetin cumhurbaskanlari, basbakanlari, meclis baskanlari artik türban yaralarindan o denli gocunmuslar ki, kin duygularina gem vuramaz haldeler.
 


Türban tartismasi basladigindan beri bir muhalif olarak partinin basindakilere oranla çok daha sakin düsünmeye çalisiyorum. Üstelik Basbakan’in Ispanya’da hazirliksiz bir sekilde ve “patisinin tabanini idare etmek” amaci ile her zaman yaptigi konusmalardan birini yaptigina inaniyorum. Ne var ki, hiç beklemedigi bir zamanda Bahçeli’nin kendi sözü ile oy hesabi tuzagina düsmüs oldu. Elbette arttik geri dönmesi beklenemezdi. Üstelik firsati kendi lehine çevirmenin telasina girdi. Böyle oldugu son yaptigi konusmasinda açikça görüldü. Tayyip Erdogan belki de ilk kez bir grup konusmasina, yüzde yirmiyi geçmedigini söyledigi türban karsitlarini yildirma ve gözdagi verme amaci ile hazirlanmisti. Bir anlamda aldigi oya güvenerek cesaret gösterisi yapmak ve gücünü ispatlamak için benzemek istedigi 1960 öncesinin bir eski basbakanini taklit etmeye çalisti. Oysa Erdogan tarihi azicik dogru okuyabilseydi, Menderes’in katiksiz bir laik cumhuriyetçi oldugunu ve çagdas demokrasiyi ve halkçiligi anlama konusunda asla ona benzeyemeyecegini görebilirdi.

Gündemi uzun süre belirleyecek olan o konusmasinin her zaman oldugu gibi tek dayanagi da soyut demokrasi tutkusu idi. Laiklik konusundaki duyarligini, hakli bir endise ile ortaya koyan medyanin yazarina, çizerine, konusanina layik gördügü de, “çikarlarinizin pesindesiniz” demek oldu. Karsisina aldigi herkesi, gerginligi artirmak ve darbe çigirtkanligi yapmakla suçladi durdu.

Anlasilan Basbakan tepkilerden o denli rahatsiz ki, “Erdogan önceliklerinin ne oldugunu ortaya koydu. Avrupa Birligi reformlarinda bir yildir hiç adim atilmiyor. Basörtüsü konusundaysa Erdogan çok daha fazla çaba ve cesaret gösteriyor. Erdogan ülkesini riskli bir bölünmeye sürüklüyor. Bu gidisatin sonunu ise kimse bilemiyor” diyen Almanya’nin en ciddi ve büyük gazetesi Westdeutsche Allgemeine Zeitung’u bile çikar pesinde görmekten kendini alamaz durumdaydi.

Ana muhalefete karsi takindigi tavri ise her sey bitarafa, ikinci dönem seçimle is basina gelmis bir basbakanin hiçbir demokratik ülkede görülmeyecek kadar dikta ruhu tasidigini belgeliyordu. Aslinda kendi yaklasimi yüzünden ülkenin sürüklendigi gerginligin sonuçlarindan endiseli oldugu da açikça görülüyordu. Oysa DSP Genel Baskaninin ziyaretindeki söylediklerinden, gerginligin düsmesini herkesten çok ister havadaydi!

Ana muhalefet partisi Genel Baskaninin iki yil sürdügü gerginlik politikasinin, 2007 seçiminde Tayyip Erdogan’in isine yarayacagini yazanlardan biriydim. Ne yazik ki, öyle de oldu. O nedenle türban olayi öncesine kadar Baykal’in bu politikadan ders aldigini ve seçimden bu yana daha olumlu bir üslûp götürmekte oldugu bir gerçek. Simdi, yerel seçim havasina giren Basbakan’in yeniden ana muhalefeti, gerginligin sorumlusu durumuna sokmak istedigi çok açik. Yoksa Basbakanin bilim adamlarindan yargiçlara, is adamlarina, sivil toplum örgütlerinden, baslica medya gruplarina kadar demokrasiyi gerçekten ondan daha iyi bilen ve yasayan herkesi yildirmak amaci ile gerginligi daha da artirmasini hangi sagduyulu gerekçeye baglamak mümkündür. Ancak bu tirmanis, 2007 seçiminde Baykal’in basina geldigi gibi önümüzdeki yerel seçimde Tayyip Erdogan’in basina gelmesine neden olabilir. Çünkü asindan ve isinden baska derdi olmayan halk, bu kez daha da artacagi gözüken siyasal gerginligin asil “magdurunun” AKP degil, kendisi oldugunu artik görmüs olmalidir.


Haber NO: 459

Kategori: Vatan Gazetesi